Gün batımı'nın tam ortasında, herkesten uzak bir binanın üstündeydik. Belki size çok romantik gelebilir ama bu beni daha çok streslendiriyordu, sanki hayatımda hiç hissetmediğim şeyleri tadıyormuş ve doyamadan elimden kaybedecekmiş gibiydi.
Derin düşüncelerimi bozan spider man oldu.
"Vaayyy bee demek ki sen bensin!"
Buraya oturduğumuz dan beri ona olan biten herşeyi anlatmıştım yanii bir kısmını atlamış da olabilirim.
"Pek sayılmaz, ikimizin de farklı hayatları olduğunu hissedebiliyorum."
"Doğru..."
"En azından sen seviliyorsun..."
"Bu ne demek?"
Bu sefer bedenini ve ruhunu tam anlamıyla bana çevirdi, maskenin altından endişeyla baktığını biliyordum, hissediyordum.
"Benim evrenim de spider woman sevilmiyor, eh bu benim için zor...
Durmadan arkandan söylenen yalanlar, iftiralar ve bin bir çeşit tuzaklar planlanması..."
Dünyaya içten acıyla bir soluk bıraktım.
"Sonuçta "Büyük güç..."
"Büyük sorumluluk getirir." Spider man lafımı tamamladı.
Maskenin altından bana bakan gözlerine kendimi kilitledim...
İlk defa beni anlayan birisiyle karşılaşıyordum.
"Sen nasıl..."
cümlemi tamamlarken Spider hislerim şiddetle çınlamaya ve beynimi acıtmaya başladı.
"Sen de hissediyor musun?"
Soruyu spider man'e yönelttiğim de o da beni onaylarcasına kafasını salladı.
"Maskeni tak ve hazır ol"
Dediğinde hazırdım bunu içinde çantamı açtım ama sadece kostümümü bulabildim, Maskem yoktu. Kostümü mü hazırlarken sıkı bir deriden yararlanmıştım. Beyaz, siyah ve pembe renklerden oluşan moda ikonuydum adeta (!)
ilk maske yi yaptığımda kıyafetin kullanışını zorladığından, onu kapşona çevirip başka ayrı bir parçadan maske yapmıştım ve bu da ara sıra kaybetmeme yol açıyordu.
Spider hislerim artarken spider man'in gözünden ayrılıp kimsenin göremeyeceği bir depo da üstümü değiştirdim. Kapşonumu kafama geçirdiğim de iki umduğum şey vardı. 1. İnsanların beni tanımaması
2. Ben dönmeden spider man'in başına çok büyük bir belanın gelmemesiydi.
Ama pek öyle olmadı, spider man'i görüyordum ve başı dertteydi.
Keşke erkekler bizi o kadar da çok hafife almasalardı.
Kendimi olabilecek kadar binaların arasına gizledim, kimsenin beni görmediğine emindim.
Spider man'in savaştığı kötünün kim olduğunu bilmiyordum Ama Spiderman'in tanıdığı belliydi.Spider man'in boğazına yapışan ahtapoda benzeyen dört kollu kötü adam, agzından bir kaç tehdit ve kahkaha ile spider man'i oradan oraya savurdu.
Tam şimdi bu sırada işe koyulmam gerektiğini iyi biliyordum ama bunca spider woman olarak kötülerle savaştığım için beklemenin ve düşmanın haraketlerini de iyi izlemem gerektiğini de biliyordum.
Spider man kötü adamla dönüşürken ağzından bir kaç alaycı sözler döküldü. Ağlarını binalara hedef alırken vücudunu da kötü adama şiddetli vurarak dövüşüyordu.
Bir süreden sonra spiderman yorgun düştüğü belliydi ama kötü karakter hiç yorulmuyordu, işte o anda olayı çözdüm.Dövüşleri hâlâ sürüyordu, spiderman'in ağlarına karşı ahtapod kollarıydı.
Tam ahtapod'un arkasından geliyorken bir anda tiz bir çığlık duyuldu ve ardından yeşil bir sis.
"Green goblin!"
Etraftaki masum insanların çığlıklarını artık daha net duyabiliyordum.
Goblin'in Spiderman'in yanına attığı yeşil bomba yüzünden spiderman dengesini kaybetti ve gözümün önünde ahtapod adam tarafından ele geçirildi. Ben o anda ani bir hareketle ahtapod'un üzerine atlarken green goblin'in bombasına maruz kaldım.
Kendimi sis ve bombaların arasında bulduğum da görüş alanımda kötü adamlar ve spider man vardı.Ve o Peter parker'dı.
Kötü adam maskesini kaldırdığın da peter ile göz göze geldik ve o anda dünya tekrar durdu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Spider Gwen
AdventureAdım gwen. Ama kendime halk arasında spiderGwen diyorum. Kısa özet geçersem bir örümcek tarafından ısırıldım ve New York'un süper kahramanı haline geldim. Evet bu baya kısaydı... neyse geçmişi bırakın millet! Gelecek daha eğlenceli ve... karmaşık...