Stray Kids-24 To 25
İyi Okumalar <3
Felix başıma koni şapkalarından birini taktı. Bunu yaparken bilerek lastik kısmını biraz çekip aniden bırakmıştı ve boynumun acımasına neden olmuştu. Hissettiğim acı ile birlikte yüksek sesle bağırdım. "Chan Hyung! Şu Felizof bozuntusunu döver misin?"
Hyung'um bana gözlerini devirirken Felix dil çıkarmıştı bana. İkisi çok iyi anlaşmışlardı çünkü Hyung'umun Avustralya aksanını biliyor olması Felix'i heyecanlandırmıştı. Sebebi ise çok uzun süre ingilizce konuşmamasıymış. Changbin ne kadar öğrenmeye çalışsa da ingilizce öğrenememiş. Bu yüzden Hyung'umdan ona ingilizce çalıştırmasını istemişti.
Ona neden Felix'den bu zamana kadar öğrenemediğini sorduğumda, her çalışmaya başladıklarında bu çalışmanın sadece başlangıcı oluyormuş. Gerisi gelmiyormuş.
Felix'in beni ve sonrasında Hyung'umu da davet ettiği partiye geleceğimi düşünmüyordum çünkü Chan Hyung'la geçirmek istiyordum yılbaşını. Onun bu partiye gelmek isteyeceğini hiç düşünmemiştim.
Hatta bu sebeple hiç bahsetmemeyi bile planlıyordum ama Felix sormam için ısrar etmiş ve sonunda beni ikna etmişti. Chan Hyung'a bahsettiğimde gitmek isteyeceğini hiç beklememiştim. Bu beni çok şaşırtmıştı, konuşmamızın devamında ise bana arkadaş edindiğim için çok mutlu olduğunu söylemişti. Ona Minho ve Jisung'dan da bahsetmiştim, sonra Minho'nun Jisung'a hazırladığı sürprizden. Onlar da bu sebeple burada değillerdi.
Chan Hyung ve Felix bana karşı birlik olunca onlara kaşlarımı çatarak baktım. "Changbin nerede? Onu orduma katmalıyım"
Felix dediğime yüzünü buruşturdu, birkaç saniye sonra yüzü normale döndü ve gülümsedi. Kesin yine Changbin'i düşünmüştü. "Changbin nerede?" diyerek gitmesinden dolayı da haklı olduğumu anladım.
Bir bardaydık. Çok kalabalık değildi, ama aynı zamanda az kişi de bulunmuyordu. Felix sadece arkadaşlarını davet ettiklerini söylemişti.
Aslında evde sıcak çikolatam ve Hyung'umla geçirmek de beni çok mutlu ederdi. Ve özellikle Hyunjin'in de olmasını isterdim, ama ona birkaç gündür ulaşamıyordum. Sadece o geliyorsa geliyor, gittiğinde ise gidiyordu. Üzerinden çok zaman geçmese de onu çok özlüyordum ve ne zaman tekrar geleceğini asla bilemiyordum.
"Ne düşünüyorsun küçük tilki?" Hyung'umun sesini duyunca ona çevirdim bakışlarımı. Gülümseyerek cevapladım onu.
"Çok sıkıldım Hyung, senin sıcak çikolataların olmayınca eğlenceli olmuyor" O da benim gibi gülümseyerek kolunu omuzlarıma koydu, sonra da saçlarımı karıştırdı. "Gelmek isteyen sendin, küçük tilki"
"Hayır" dedim başımı iki yana sallayarak, omuzlarımda bulunan kolu yüzünden çok fazla hareket ettirememiştim başımı. "Felizof'un ısrarı ile sana söyledim ve kabul edeceğin aklımın ucundan bile geçmiyordu."
Başımı ona çevirdim. "Ebeveynlerinin arkadaşlarında kalmasına izin vermeyeceğine emin olduğundan arkadaşı yanındayken rahat davranıp soran, sonra da olumlu cevap alan ve hayalleri yıkılan bir ergen gibi hissettim o an Hyung" dediğimle beraber kahkaha atarken benzetmemin saçmalığı ile ben de gülmüştüm. Ama gerçekten de böyle hissetmiştim.
"İzin vermemeliydim demek ki" dediğinde başımla onayladım onu.
"Küçük tilki olsan da kendi kararlarını verebilecek yaştasın Jeongin, sana hayır veya evet deyip senin için kararlar almam, sadece seni sevdiğimden ve korumak istediğimden tavsiyeler veririm ve kendi düşüncelerimi söylerim"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
winter falls | hyunin ✔️
Fanfic"Seninle birlikte ilk karı izlediğimiz zamanı özlüyorum, o zamanlar bilemezdim son sefer olacağını. Beni paramparça edeceğini, bir kar tanesi gibi hayatıma girdin, sana hayran kaldım ve aşık oldum, ardından sen eriyip gittin ve kış bittiğinde bana s...