9 | Tekrar düşüyor, ilk kar tekrar düşüyor.

134 15 163
                                    

SYML-Where's my love (Bu bölümü kesinlikle bu şarkıyı dinlerken okuyun lütfen<3)

Başımın ağrıması ile gözlerimi sıkıca kapatıp şakaklarımı ovdum. Derse girdiğimden beri ne odaklanabiliyor, ne de iyi hissediyordum. Sanki tüm gece uyumamış gibi bir ağırlık vardı üzerimde. Dersimi dinlemek istiyordum, animasyonu nasıl video haline getirebileceğimiz açıklanacaktı, bunu kesinlikle en iyi şekilde öğrenmem gerekiyordu ama tahtaya baktığım da bütün kelimeler karışıyordu sanki. Bir cümleyi bile zorlukla anlıyordum.

Sinirle dersin bitmesini bekledim. Gözlerim ara sıra doluyordu. Sinirlendiğimde çok sık yaşıyordum bunu. Kendimi hiç iyi hissetmiyordum. Ortada hiçbir sorun yoktu. Güne güzel başlamıştım, okula gelmemde bir sıkıntı yoktu. Derse girmeden önce Minho ve Jisung'la takılmıştım. Gerçekten ortada hiçbir sorun yoktu. Ama berbat hissediyordum.

Hocanın dersi bitirmesi ile koşar adımlar ile sınıftan dışarı çıktım. Nefes alamıyormuşum gibi hissediyordum. Sanki Posedion'un mızrağı kalbimde ve ben, onun denizinde sonsuz karanlığa gömülmüştüm.

Bahçeye çıktığımda kar yağdığını gördüm. Karın yağmasından nefret ediyordum. Rüzgar ile birlikte yüzüme çarpan kar taneleri, kalbimde bir ok gibi saplanıyorlardı. Rüzgar aynı zamanda soğuğu ile tüm vücudumu sarıyor, çöl tilkisini güçsüz bırakıyordu.

Nefesim düzene girmesine rağmen kalbim acımaya, ve sanki üzerinde yük varmışçasına ağrımaya devam ediyordu. Çaresizlikle ne yapmam gerektiğini düşünürken zar zor adımlarımla geri okulun için girmiş, kalabalık olmasını umursamadan yemek bölümünde bulunan masalardan birine oturmuştum.

Başımın ağrısı hala devam ediyorken, duyduğum tüm sesler birer uğultuya dönmüş, ve kulaklarım çınlamaya başlamıştı. Başım bu çınlamalar ile daha çok ağrırken omuzumda hissettiğim bir el ile yerimde sıçramış, korkuyla başımı kaldırmıştım.

Endişeli ve şaşkın bakışları üzerimde hissederken derin bir şekilde nefes vermiş, elimi kalbimin üzerine koymuştum.

"İyi misin Jeongin?" Minho'nun sesi endişeli geliyordu, ilk defa bu ses tonunu duyduğumu söyleyebilirdim. Dışarıdan o kadar kötü halde olduğum belli oluyordu.

Cevap verecek takatim olmadığından ve sesimin çıkabileceğini düşünmediğimden dolayı başımı iki yana sallamakla yetindim sadece. Minho çantamı açıp karıştırmış ve içinde bulunan su şişemi çıkartıp bana uzatmıştı. Ben daha su şişesine uzanamadan kendine doğru çekip şişenin kapağını açtıktan sonra tekrar uzatmıştı bana şişeyi.

Ona minnettar bakışlar ile bakarken uzattığı şişeyi elinden aldım. Su şişesini açabileceğimi hiç sanmıyordum.

Kulağımdaki çınlamalar yavaş yavaş uğultuya dönerken bir süre sonra uğultular da azalmış, rahatça sesleri işitebilir olmuştum. Başımın ağrısı hala devam ediyordu, ama az önceki gibi şiddetiyle ile canıma kast etmiyordu.

"Şimdi daha iyi misin?" Hala ayakta yanımda duruyordu, çantam hala elinde ve açık bir şekildeydi. Şu an gerçekten berbat hissetmesem ona gülümser ve en içten bir şekilde teşekkür ederdim.

"Evet" dedim, kendi sesimi bile zar zor duymuştum. Aldığım nefesler ile kaburgalarım akciğerlerime batıyormuş gibi hissediyordum. Sanki koşarken şarkı söylemeye çalışıyordum.

"Sorun ne?"

"Bilmiyorum" bu sefer daha iyi olmadı. Konuşurken boğazımın da iyice kuruduğunu hissederken acıyla yüzümü buruşturdum ve tekrardan suyumdan birkaç yudum içtim. Su bile boğazımı yakıp canımı acıtıyordu.

winter falls | hyunin ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin