"Octavian senin burada ne işin var"
" hiiiç"
" hiç de ne demek oluyor, burası benim yurdum" tam cevap verecekti ki, kapı çaldı. Kapıyı umursamadan soruyu yineledim.
" senin burada ne işin var" beni hiç umursamadan kapıyı açtı, kapıdan içeriye Birget denen kız ve Ebrar girdi. Ben Octavian'a dönerek.
" soruma neden cevap vermediğin belli oluyor, eski sevgilinle hoşlandığın kız geldi" deyip sustum ve Octavian'ın cevap vermesini bekledim lakin suç bende gerizekalı angut beyin cevap vermeyı bırak, suratıma bile bakmadı. bende bunun üzerine sinirlenip yukarıya çıkıp kendimi yatağa attım. Tekrar kapı çalmaya başladı, hiç umursamadım zira aşağıda 3 salak vardı ve illaki birisi kapıyı açmayı aklederdi. 3 oldu, 5 oldu, 10 oldu, ama kimse kapıyı açmadı, bende hışımla yataktan kalktığım gibi kapıyı açtım, ama kimse yoktu kapıyı kapattım, tam yukarı çıkıyordum ki tekrar kapı çaldı, yine kapıyı açtım yine kapıda kimse yoktu, kapıyı kapattım ve bekledim, tam da tahmin ettiğim gibi tekrar zil çaldı, ben sabırla tekrar kapıyı açtım, kimse yoktu, ama o başbelası zil hala çalmaya devam ediyordu.
"Yeteeer"derken gözlerimi açtım bunun bi rüya olduğunu ve zilin de aslında çalar saat olduğunu anlamıştım.
Yataktan kalktım banyoya girdim ve suyun altında düşünmeye başladım.
Birincisi ben niye Octavian'ı görmüştüm.
Ikincisi Birget denen kız yüzünden rüyam tam bir kâbusa dönüşmüştü.
Üçüncüsü ve en önemlisi ben neden Octavian'a eski sevgilinle hoşlandığın kız geldi demiştim. Aslında bu düşüncelerim yersizdi, çünkü birisinin eski sevgilisi, diğerinin de hoşlandığı kız olduğunu bilmiyordum, bu sadece bilinçaltımın saçmasapan sapan bir oyunuydu. Of neyse ya gereksiz düşünceleri bırakmalıyım, zira artık o çocuğu görmem imkansızdı deyip banyodan çıkmıştımki telefon çalmaya başladı.Bizim boru kızlar hala uyuduğundan telefonu aceleyle aldım ve
"Alo anne "
"Nasılsın kızım"
"İyiyim anne sen nasılsın"
" bende iyiyim yavrum"
"l'dan döndünüz mü"
"Evet tatlım"
" peki bana hediye aldınız mı"
"Tabiki"
"Olley"
" neyse sen hediyeyi felan boşver de sana söyleyeceğim haberi dinle, bu akşam ebrar'ın ailesi ile beraber her zaman gittiğimiz restorantta da akşam yemeği yiyeceğiz "
" Bu akşam yemeği ne anne uzun zamandır ebrar la beraber bir şeyler yapmamıştık"
" kızım bende tam bilmiyorum ama babanın işleriyle alakalı "
" ya of anne ya ben gelmem "
" nedenmiş o Ebrar da gelecek "
" sen merak etme anne o da gelmez"
" bak yavrum beni zor durumda bırakma hem sen gelmeyince babanın çok sinirlendiğini biliyorsun, ayrıca akşama çok önemli bi konuğumuz da gelecek"
"O kim"
"Bende bilmiyorum ama yurt dışından gelmiş"
"Of banane o nerden gelirse besin ben gelmicem"
"Bak Eylül beni sinirlendirme akşam saat tam 19.00 da hazır olun ben yurda da haber verdim sizi araba almaya gelecek hadi görüşürüz"
deyip kapattı.Annemin bu emri vakisine sinirlenmiştir ama napalım emir büyük yerden artık katlanıcaktık . Hemen dolabı açıp içinden diz üstüne kadar gelen minik çiçekli sıfır kollu elbisemi çıkardım ve giydim üzerine de hafif uzun lacivert beyaz çizgili uzun kollu ince hırkayıgiyip kollarını yarıya kadar katladıktan sonra kızlar'ı uyandırdım Ebra'a üstün körü olayı anlattığım da o da gelmek istemedi lakin ben yapısal bir şey olmadığinı söyleyince kalkıp duşa girdi.Bende Elif'in yanına gidip ona dağınık örgü yapdtırırken Azra ve Özge de yurtta hafta sonu çıkışı başladıgın dan valizkerini ayarlamaya başladılar .Bi süre sonra Ebrar da banyodan çıkıp üzerini giyindikten sonra kızlarla yurttan çıktık Elif, Özge ve Azra özel arabalarına binerek yurttan uzaklaştılar Ebrarla ben de bi taksi çağırıp AVM ye gittik .Aç olduğumuz dan önce güzelce bi kahvaltı yaptık sonra da kendimizi mağazalara attık .
Nerdeyse her mağazaya boş girip boş çıktık bir türlü akşam yemeğine uygun kıyafet bulamadık , tabi hal böyle olunca sabırsız Ebrar 'ın sabrı taştı aslına bakılırsa bende de sabır kalmamıştı ama napalım biri vızıldarken diğeri susmalı diye düşünüp Ebrar'a gaz vermeye başladım.Onu ikna edip yeni bi mağazaya girdik bi kaç tane kıyafeti Ebrar'a verip kabine zorla gönderdim . Bi kaç dakika sonra Ebrar'ın telefonu çalmaya başladı o müsait olmadığın dan telefonunu bana verdi bende açtım
"Alo"
"Kimsiniz"
"Ben Eylül Mete beni tanımadın mı"
"Afedersin yaa , Ebrar'ı arayacaktım yanlışlık oldu galiba "
"Yanlışlık olmadı Mete, Ebrar müsait olmadığın dan ben açtım"
"Hııı anladım"
Ebrar "Arayan kimmiş Eylül "deyince ben Mete'ye bi saniye deyip Ebrar'a sesizce
"Meteymiş " dedim
"Niye aramış"
"Şimdi sen bi sussan ben niye aradığını sorucam "
Dedim ve Mete'ye döndüm.
"Afedersin Mete Ebrar bir şeyler sordu da"
"Önemli değil Eylül ,anladığım kadarıyla da işiniz var ben telefonu kapatim"
"Tamam hadi güle güle "
deyip telefonu kapatıcaktım ki Mete
"Eylül dur kapatma Alp seni istiyor "deyip telefonu ona verdi
"Napıyorsunuz Eylül "
"Alışveriş, siz napıyosunuz"
"İşte biz de aylak aylak dolaşıyoruz"
"Siz nereler desiniz"
" Akmerkez'in oralardayız"
"Tesadüfe bak biz de Akmerkez deyiz canımız çok sıkılıyo yanımıza gelsenize"
"Olur 5-6 dakika sonra ordayız"
deyip telefonu kapattım .Ebrar da kabin den çıkıp bana giydiği kıyafeti gösterdi tahmin ettiğimin aksine hiç yakışmamıştı lakin bunu Ebrar'a alelade söylemek aptallıkolduğun dan ilk yorumu Ebrar'a bıraktım sonra da kendi düşüncelerimi söyleyip onu tekrar kabine yolladım.
Ben de kendime bi kaç parça bir şey seçerken biri arkamdan
"Hanımefendi bence bu kıyafeti seçmeyin çünkü sizin teninize yakışıcağını sanmıyorum" dedi .
Ben de şaşkınca arkama dönüp
"Size noluyo"
"Atarlanma be abla bi ufak tüyo vericektim sana"
deyince kahkaha atmaya başladım Ebrar kabinden çıkıp neler olduğunu soruyordu ki Alp'le Meteyi gördü ben de Meteyle aram da geçen konuşmayı anattım o da tebessüm etti ve
"Bu kadar makara yeter hadi siz ikiniz gelin de bize bi kaç fikir verin"
dedi ve beni kolumdan çekip mağazadan çıkardı Alp'le Mete de arkamızdan geldiler.Bize bi kaç mağaza önerdiler ama biz onlara çok önceden girdiğimizden o mağazalara girmedik. En sonun da bi mağazaya girdik Ebrarla biz yorulduğumuzdan bi köşeye oturup kıyafet seçimini o iki şapşike bıraktık . Önümüze yaklaşık 10 kıyafet bıraktılar lakin Ebrarla ben kıyafetleri pek fazla beğenmedik yalnız Mete'nin seçtikleri Alp'in kilere göre daha güzel olduğundan bi kaç tanesini denedik ama bu denediklerimizi de onlar beğenmeyince biz de mağazadan ayrıldık.
Ebrarla umutsuzca giderken Alp benim Mete de Ebrar'ın kolundan çekerek bizi bi mağazaya soktular soru sormamıza fırsat vermeden kabine iteklediler. Mete
"Kızlar sakın kabin den çıkmayın ve size sorucağımız sorulara cevap verin"
"Niyemiş o "
Alp,
"Mızıkçılık yapma Ebrar sözümüzü dinle"
deyince Ebrar sustu ve hiç bir şey söylemedi bu sessizlik kabullendiğinin göstergesiydi Alp bu sesizlikten sırt alarak
"Ebra sana 5 tane renk sayıcam bunlardan bitanesini seç"
"Tamam"
" Mavi ,kırmızı, siyah, yeşil, beyaz"
"Siyah"
"Peki elbise mi yoksa etek gömlek felan mı"
"Etek gömlek gibi 2 parçalı kıyafetler"
"Tamam o zaman şimdi de şu 5 renkten birini seç; sütlü kahve, bordo,sarı pembe, mor"
"Sütlükahve de bana niye bunları soruyosun Alp"
"Sen o kısmı boşver başka bi şey varmı onları söyle "
"Haa bi de deri olsun başkada bir şey yok"
"Tamam o zaman bana 10 dakika ver sana istediğin türden bir şeyler getiricem"
"Şimdi soru sorma sırası bende, cevap verme sırasıda sende Eylül"
"Tamam Mete"
"Tek parça kıyafet mi, yoksa iki parçalı mı olsun"
"Tek"
"Peki o zaman renklere gelelim; lacivert, siyah, gri...."
"Siyah olsun, spor olsun, bide içinde deri olsun"
" Tamam. Aksesuar falan olacakmı"
"Gerek yok, kıyafetim sade ama şık olsun"
"Sen bana bi 15 dakika mühlet ver, seçtiğim şeylere bayılacaksın"
"Oo kendine çok güveniyorsun"
"Tabii"
Gerçekten de Alp 10 dakika da Mete de 15 dakika da bize kıyafetleri getirmişlerdi. Ebrar'ı bilmiyorum ama ben Mete'nin getirdiği kıyafete bayılmıştım .Üzerimde görmek için aceleyle giyindim tam kabinden çıkıcaktım ki Mete
"Dur çıkma şunları giy "
deyip bana koyukahve yarım botu uzattı ben de kabinin altın dan o botları aldım.Dışarıdan Alp'le Mete
"Are you ready girls "
deyince Ebrar'la ben aynı anda
"Yes guys"
deyip kabinlerden çıktık.Biz çıkar çıkmaz ıslık çalmaya başladılar biz de gülmeye başladık Ebrar ben den daha çabuk kendini toparlayıp
"Susun be herk bize bakıyo"
"Dur bi Ebrar ya 2 fıstık görmüşüz biraz asılalım"
"Hoop dur bakalım orda Mete bey"
"Sen dur Eylül ne güzel şakalaşıyoruz işte"
deyip güldü aslın da benim dediğim de şakaydı ama o anlamadıysa ben hiç anlatamam diye düşünüp konuyu değiştirdim
"Ebrar kıyafetin çok güzel sana da çok yakışmış"
"Vallaha ya gerçekten de çok güzel"
"Alp'in seçimine çok şaşırdım zira bize gösterdiği diğer elbiseleri hatırlıcak olursan böyle bi şey seçmesi imkansız gibi bi şeydi"
"Haklısın, bu arada senin kıyafetin de çok hoş"
"Evet ama sanki biraz kışlık gibi"
"Neresi kışlık Eylül bu mevsimlik"
"Tamam Mete mevsimlik olsun hem zaten kışlık olsa da ben bunu çıkarmam çünkü gerçekten de çok beğendim"
deyip ona hafifçe sarıldım Mete bu ani hareketimin karşısın da biraz şaşırdı ama hiç bozuntuya vermeden
"E tabi kim seçti kızım"
" Neyse artık şu kıyafetlerimizin parasını ödesek diyorum"
"Ödemenize gerek yok Eylül "
"Nasıl yani "
"Şöyle ki Ebrar bu kıyafetler biz den size hediye"
"Alp size inanmıyorum deyip "
ona da sımsıkı sarıldım ve
"Siz çok iyi arkadaşlarsınız " diye devam ettim.
"Gerçekten de çok teşekkürler çocuklar"
"Yapma Ebrar hadi şu kız abartıyo bari se abartma"
"Ama napabilirim ki Mete Eylül haklı"
"Neyse Mete biz şu kızları alıp buradan çıkalım da konu değişim yoksa bunların susacakları yok"
"Haklısın abi ya''dedikten sonra, mağazadan çıkıp otoparka doğru yöneldik, arabaya bindik,Alp gaza bastı ve yola çıktık, bi ara Mete radyodan Number One'ı açtı, Maroon 5'den animals çalıyordu.
Maroon 5 Ebrar'ın sevdiği bi gruptu,hayranı değildi ama duyunca dinlerdi, benim gibi. Mete sesi biraz daha açmıştı, bende kendi kendime bi kez daha Adam Levine'nin ilginç bi sese sahip olduğunu düşündüm. Alp'in sorusuyla düşüncelerimde sonlanmıştı, nereye gideceğimizı sormuştu bende yurta gideceğimizı oradan da bizi arabayla alacaklarını söylemiştim. Ve yurt'a gelmiştik kısa bi hoşçakalın muhabbetinden sonra yurt'un kapısına doğru ilerledik, zili çaldım, Zehra abla kapıyı açmıştı içeriye girdik Ebrar koşarak merdivenleri çıktı,bende onu takip ettim.Ebrar'ın yukarıya çıkmak için neden bu kadar acele ettiğini düşünmeye başlamıştım ki banyo kapısını çarpma sesini duydum meğerim köpek Ebrar'ın acelesinin sebebi banyoya girmekmiş o uyanıksa ben de uyanığım deyip yan oda da ki banyoya girdim zaten yurtta Zehra abla Ebrar ve ben den başka kimse olmadığın dan başka banyoları kullana bilirdim .Kısa ama rahatlatıcı bi duştan sonra bornozuma sarılıp odama gittim, yeni aldığımız kıyafetleri giyindim,banyoya Ebrar'dan sonra girmeme rağmen ondan önce çıkmıştım,zaten hep öyleydi.Ben 15-30 dakikada çıkıyorken o 30-50 dakikada çıkıyordu bu yüzden kaçkere kavga ettiğimizi hatırlamıyorum bile Ebrar'a hadi acele et saat 18.30 geliyor diye bağırsaktan sonra aynanın karşısına geçip elbiye uygun saç modelleri denemeye başladım önce saçlarımı kurulacak sonra dalgalı yaptım lakin onu pek fazla beğenmeğince düzleştirdim oda pek içime sinmediğinden saçlarımı dağınık örmeye başladım Ebrar da banyodan çıkıp üzerini giyerken boşuna bu saçla uğraşma en iyisi saçını dağınık topla dedi ben de dediğini yaptım gerçekten de gayet güzel olmuştu sonra uzun kirpiklerimi iyice uzatmak için rimel sürdüm koyukahve gözlerim de olduğun dan biraz daha büyük gözüksün diye gözlerimin dışına hafif göz kalemi sürdüm dudaklarımada açık şeftali tonların da bi parlatıcı sürdükten sonra hazırdım ayağa kalkıp boy anasına baktığım da çok tarz gözüktüğümü farkettim kıyafetin sade ama spor makyajım hafif ama kararındaydı Ebrar da makyajını güzel yapmıştı i liner de gözlerini çekik göstermişti ama saçları olmamıştı ben de ona hafif dalgalı saç yapmasını söyledim ve çalan telefonunu açtım arayan annem di 5 dakka ya şöförün geleceğini söylüyordu ben de tamam zaten hazırız dedikten sonra telefonu kapatıp Ebrar 'a döndüm dediğimi iyi ki de dinlemişti zira yuvarlak tatlı yüzü ne bu saç daha çok yakışmıştı . O da hazırlandıktan sonra Zehra teyzeye hoşçakal deyip aşağı indik araba aşağı da olduğundan beklemeye gerek kalmadan bindik . Bi ara Ebrar'ın annesi Merve teyze onu arayıp ne zaman geleceğimizi sordu bu konuşmadan 5 dakika sonra da restoranta geldik. Annemler bizi gayet sıcak karşılarmışlardı.Ebrar da ben de onları çok özlemistik zira genel de yurtdışın da olduklarından onları pek fazla göremiyorduk Ebrar kurt gibi acikmış bi halde menüyü sipariş edecekti ki Ali amca ona misafirlerimiz gelmeden yemek sıpariş edemeyeceğimizi söylediğin de Ebrar la ben birbirimize melül melül baktık zira sabah kâhvâltısından sonra hiç yemek yememistik.
5 dakika geçti 10 dakika geçti ama bizim misafirler hâla gelmedi,Ebrarla ben açliktan kudurmaya başlamıştık ki, Ali amcayla babam ayağa kalktılar ve gelenlerle el sıkışmaya başladılar, Ebrarla bende ayağa kaktık lakin konuştuğumuzdan dolayı gelen kişi ancak ekimi sıktığı anda kim olduğunu farkettim. Bu Octavian'dı. Hemen Ebrar'a baktım oda şaşkınca bana bakıyordu. Bizim şaşkınlığımızın aksine Octavian'ın yüzünde gayet soğuk bi hâl vardı. Ebrar'ın da elini sıktıktan sonra karışımdaki sandalyeyi çekip oturdu. Sonra Birget denen kızında elimizi sıktıktan sonra,sandalyelerin ise geri döndük. Hemen telefonunu çıkartıp yanımda oturan Ebrarla mesaj attım.
"Bunların burada ne işleri var"
"Bende bilmiyorum ama sen duur"
mesajını attıktan sonra, Ali amcaya dönerek
"baba bunlar mı bizim onur konuğumuz"
"Evet kızım, onlarda geldiğine göre artık siz istediğiniz şeyleri sipariş edebilirsiniz"
deyip menüyü Ebrar'a uzattı.Neydi bu şimdi !
Her fotoğrafta garip bir şekilde bu gıcık turisti görmem yetmezmiş gibi, şimdide bu meymenetsizi babamın yanında onur konuğu olarak görmek benim için tam bi fiyaskoydu....
![](https://img.wattpad.com/cover/35221016-288-k772676.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TURİST
Teen FictionNeydi bu şimdi.! Her fotoğraf da garip bir şekilde bu gıcık turisti görmek yetmezmiş gibi, şimdi de bu meymenetsizi, babamın onur konuğu olarak görmem, benim için tam bi fiyaskoydu....