On Dokuz

2K 355 184
                                    

Flashback

Gemiye geçmeden önceki son yemeği yiyeceklerdi.

Minho masaya geçerken Changbin Jisung'a işaret etti.

" Sen bir gelsene benle. "

Changbin Jisung'u kolundan tutarak arabanın içine soktu.

" Ne amaçlıyorsun sen? " dedi fısıltıyla.

Jisung omzunu silkti. " Ben hiçbir şey amaçlamıyorum, burda bir şey amaçlayan varsa o da sensin. "

" Evet, öyle. " dedi hızla başını sallayarak.
" Ve sen beni sabote etmeye çalışıyorsun!"

" Changbin. " dedi Jisung yalvarırcasına gözlerine tutunarak. " O seni seviyor, seni gerçekten dostu olarak görüyor. Bunu ona nasıl yaparsın?! "

" Ne o?  " dedi Changbin buz gibi bir sesle. Jisung'un dibindeki yüzüne sorgulayan bakışlarla baktı, gözleri kısıktı. " Neden ona acıyorsun? Ona aşık falan mısın yoksa? "

" Ona değer veriyorum senin aksine. " dedi Jisung. " O bizim aksimize iyi biri Changbin. Bunu hak etmiyor. "

" Bırak da buna ben karar veriyim. " dedi Changbin. " Minho'dan uzak dur, bu kadar yaklaşmışken hiçbir şeyi mahvetmene izin veremem.  "

" Bunu yapamam. " dedi Jisung inatla. Changbin kaşlarını kaldırdı.

" Yapamaz mısın?  Seni ne kadar salmışım öyle, bu nasıl bir isyankarlık? " dedi Changbin kızarak. Bedenini Jisung'a yaklaştırdı, kulağına fısıldadı.

" Sana Minho'dan alacağım intikamı senin aptal duyguların yüzünden alamazsam olacakları söyleyeyim: O her sabah kontrol ettiğin ailene alacaklılardan çok daha yakın olurum. "

Jisung hızla onu ittirdi. " Beni neyle tehdit ettiğinin farkında mısın? Ailemden  uzak dur. Bu kadar korkunçlaşamazsın. "

" Dene beni. " dedi Changbin dişlerinin arasından. " Git Minho'ya söyle her şeyi ve sabah o evden ses alabilecek misin gör. "

" Seni ruh hastası! Pislik! Aşağılık herif! "

" Neler oluyor? " Minho'nun sesi arabanın dışından duyuldu.

" Çocuklar, iyi misiniz? " dedi Vanessa.

Changbin arabanın arkasından çıktı. Minho'ya bakarak omuz silkti.

" Bir şey olduğu yok. " dedi ve Minho'ya fısıldadı. " Jisung'un klasik değişen ruh halleri, şahsen bu duruma alıştım. "

Minho perdenin arkasında kalan Jisung'a baktı.

Jisung omuzları düşük, bakışları yere bakar şekildeydi.

Ama Minho bu mesafeden bile seçebiliyordu; dolgun yanaklarını kaplayan inci tanelerini.

Flashback end.

Minho hapishanenin girişinde eşyaları sayılırken başını yerden kaldırmadı.

"....Bir şapka, bir çift ayakkabı ve bir kılıç.. Bir zamanlar onur ve cesaretin simgesiyken şimdi sefilliğin simgesi.." dedi Kumandan nefretle.

Minho sessiz kaldı, bir şey demedi. Muhafızlar onu zindanın içine ittirdi. Hızla üzerini kilitlerken kumandan konuştu.

" Sonunda, ait olman gereken yerdesin. "

Muhafızlar koridoru terk ederken Minho bedenini yere bıraktı.

Ve sessizce ağlamaya başladı.

Elleri sürekli akan gözyaşlarını siliyor, yaşadığı ihanetin altında eziliyordu.

Bir de değildi ki? İki... İki taraftan..

Outlaw // MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin