4. Aşk sanrısı

166 89 110
                                    

13.11.2016

Dolunay, gökyüzünü kendine hapsetmiş her yere ışık saçıyor, yine o alışılagelen soğuğunu iliklere kadar hissettiriyor ve kaldırımlar boylu boyunca sanat kokuyordu. Koca sema, gecenin karanlığının karşısında diz çökmüş, yıldızlar ise Efsunkar kadının gözlerindeki ışıltılar gibi parıl parıl parlıyordu.

Sokaktaki ışıklar, caddedeki sise rağmen kendini belli ediyordu. Elimdeki fincanı, altlığına bırakıp gözlerimi, kısa bir süreliğine ayırdığım müzik evinin kapısına çevirdim. Işıkları hala yanıyordu. Muhsin amca, elindeki kendisi için doldurduğu çay fincanıyla karşımdaki sandalyeye geçerken, titreyen ellerimi ısınması için yanan kuzine sobaya doğru tuttum.

Heyecandan mıdır yoksa soğuktan mıdır bilinmez, bedenim zangır zangır titriyor, dişlerim bile birbirine çarpıyordu. Yerimde rahatsızlıkla kıpırdandım, muhsin amca bu halime tebessüm etti.

"Anlat bakalım evlat," diye sordu babacan bir tavırla. Bana hep, kendisini burada olmayan ailemden biri gibi görmemi söylemişti, burada oldum olalı hep babalık yapardı bana.

"Efsun, Muhsin amca."

Gülümsedi biliyordu Efsundan bahsederken bile gözlerimin ışıldadığını biliyordu. Kalbimin Efsun için delirdiğini biliyordu. Yüzündeki manidar gülümseme ile bir süre beni dinledi. Hiç ses çıkarmamış, ilgi ile benim bitirmemi beklemişti.

"Sonra da, benim ona verdiğim gibi o da bana bir paket şeker verdi Usta. O kadar güzel güldü ki bana, ruhum bedenimden ayrılıp özgürlüğüne kavuştu sandım. Seviyordur değil mi Muhsin usta, o da beni seviyordur?"

Dudaklarına götürdüğü çaydan bir yudum aldı. Ardından yanında duran küçük fiskosa indirdi bardağını.

"Sana, kendini kaptırma demiştim evlat, büyük sözü dinlemez misin sen?"

Gülümseyerek kurduğu cümle ile mahcupça başımı eğdim. Nedenini bilmiyordum ama kendimi suç işlemiş gibi hissediyordum.

Şuh bir kahkaha attı, "bendeki de laf mı şimdi, aşık adam söz dinler mi hiç?"

Gözlerimi ayakkabılarımdan ayırmadım, utanırdım hep bu konu açılınca.

Elini omzuma atıp bir baba edasıyla sıktı, "Sen kendini kaptıralı çok olmuş oğlum, baksana kalbinin sesini ben duyuyorum."

Içimi bir korku kapladı, Efsun da duymuş muydu kalbimin atışlarının sesini? Ya duymuşsa? Gözlerim korkuyla, hızla Muhsin amcanın yüzünü bulurken, o eğlenen bir ifade ile beni izliyordu. Başı, attığı kahkaha ile geriye doğru düşerken, şaka yaptığını geç de olsa anlamıştım. Rahatlayıp, derin bir nefes verdim. Gülüşü, usulca duruldu.

"demek bu yüzden, müzik evinden kaçarak çıktın Akif?"

Başımı, çekingence aşağı yukarı salladım. Bana şekerleri verdiği an ağlaya ağlaya çıkmıştım dışarı. 4 yıldır sevdiğim kadınla böyle güzel şeyler konuşmak beni deli etmişti. duygusal olma özelliğim de işin içine girince bu kadar fazla duygu yoğunluğu bana ağır gelmişti.

KÜLDEN ŞEHRİN KIRINTILARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin