2. Nahif kalpli adam

193 94 102
                                    


Kalbi, Efsunkar kadınlar ile derbeder olmuş adamların hatrına.

☘︎

08.11.2016

Haydi gel benimle ol,
Oturup yıldızlardan bakalım dünyadaki neslimize

Aklımın içinde türlü türlü tiyatro sahneleri yaşanıyor, kulaklarımda Sezen Aksu'nun o nadide sesi yankılanıyor, ve ciğerlerim onun kokusuyla bayram ediyordu. Bu özel şarkı her yıl, müzik evinin karşısındaki plakçı Muhsin ustanın,kapının girişine bıraktığı küçük masanın üzerindeki bu eski plakta çalardı. Onun için anlamı çok büyüktü, Muazzez hanımla olan anıları tavaf ederdi aklında.

Kızıl renk saçlarını, yüreğine düşen kor acılarla anlatırdı. Her zaman, eskiden plakçının önünden nasıl geçtiğini, ona küçük hediyeler hazırlayıp, yanaklarında utanmanın taşıdığı izlerle kendisine o hediyeleri verdiğini, gözlerindeki derin hüzünle söylerdi hep.

Muhsin amca ile, eşinin arasındaki bağa çok özenirdim. Muazzez hanımı anlatırkenki o tatlı telaşı, sanki kendisini görebilecekmiş gibi üzerine çeki düzen vermesini, ellerinin heyecanla terlemesini. Beni çoğu zaman kendisine benzetirdi, Efsun'a olan deli duygularımın o da farkındaydı ama, itiraf etmeye çekiniyordum işte.

Kolay kolay taşınmayan dolu dizgin duygulardan,
Yalanlardan dolanlardan daha güçlü bir yürek var

Ah Efsun, kalbimde afetler yaşatan, ay parçası kadar güzel kadın.

Ona karşı hissettiğim duyguları taşıyamıyordum artık, bazen sevgimi haykırarak anlatma isteği doğsa da içime, hemen vazgeçiyordum. Çok çekingendim, Efsun'la konuşurken bile, ordan kaçıp gitmek isterdim.

Kaldırımlar, bu şehrin sokakları ilk kez bizi beraber görmeye şahitlik ediyordu. O kadar sevgi dolu, o kadar heyecanlıydım ki utanmasam küçük bir çocuk gibi şuracıkta oturup hüngür hüngür ağlardım. Eli kolumdaydı, aklım ve gözlerim ise ondaydı, hep olduğu gibi. Usul adımlarla yürürken, ne ondan ses çıkıyordu ne de benden.

Plakçının önünden geçerken, Muhsin amca da plaktaki şarkıyı başa sarıyordu. Gözleri, yavaşça bize döndü. Yüzünde hüzünlü bir ifade belirirken dudakları, imalı ve manidar bir gülümsemeyle yukarı doğru çekildi. Utanarak başımı eğdim, yüzümü bir devekuşu misali kuma gömmek istiyordum. O sırada Efsunkar kadının sesi duyuldu müziğin sesini bastırarak.

"Merhaba Muhsin amca,"

Gözleri, Efsun'a dönerken sevecen sesiyle konuştu, "Sana da merhaba Efsun kızım, nereye böyle Akif oğlumla?"

Başını, utanarak koluma girmiş olan bana çevirdi. O beyaz, saf ve masum tenine bu pembelik çok yakışıyordu.

KÜLDEN ŞEHRİN KIRINTILARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin