18.BÖLÜM

5.3K 282 104
                                    

Hava gittikçe kararmış,orman gecenin karanlığına hapsolmuştu. Rüzgarın kulak tırmalayan uğultusu yaprakların sesiyle daha da korkutucu bir hâl almıştı. Ay kuru bir kaç ağacın altından baktığımda tam tepemde ışıl ışıl duruyordu. Keşke biraz kafanı kaldırıp baksaydın kanarya, şimdi bu karanlıkta bu ormanda ne bok yiyeceksin. Kendi kendime küfürler ederek yürümeye başladım. İzmir'de bir ormandan ayı çıkacağını düşünmediğim için rahat bir şekilde yürüyordum ta ki bir şeyin koştuğunu duyana kadar.

"Sikeyim!"

Bir şeyin koşuşunu duyuyor fakat göremiyordum. Aklıma gelen ilk şeyi yapmak için önümde duran ağaca tırmanmaya başladım. Kurta kuşa yem olmak istemiyordum. Ağacın en üst dalına kadar çıktığımda baysan babaya bir kere daha teşekkür ettim içimden.
Verdiği eğitimlerin o zamanlar ne işe yarayacağını bilemesemde sonradan ne kadar değerli olduklarını anlamıştım.
Dakikalar sonrasında siyah bir silüet ağacın dibinde durmuş etrafa bakınıyordu. Kurt yada ayı değildi,bir insandı. Fakat ne diye koşuyordu yada şuan neyi arıyor du da bu kadar bakınıyordu etrafına.

Paltomun cebinden telefonumu çıkardım. Ağacın üstündeyken belki çeker umuduyla açtığım telefon saniyeler içerisinde ellerimden kaydı ve siyah silüet adamın üstüne,kafasına düştü. Silüet adam acıyla yere yığıldığında hızla ağaçtan indim. Yüz üstü bayıldığı için yüzü hâlen gözükmüyordu. Telefonumu yerden alıp cebime attım. Adamın omuzlarından tutarak yan yatırdığımda artık yüzü ap açık görünüyordu.

"Kızıl kafa!"

Şokun etkisiyle gözlerim fal taşı gibi açılmıştı. Gözlerini açtığında aynı şokun onun gözlerinde de olduğunu görmüştüm.

"Buldum seni!"

Dedi hızla olduğu yerden doğrulup ayağa kalkarken.

"Asıl ben seni buldum şerefsiz! Gökte ararken yerde buldum seni!"

"Dinle beni,sadece dinle."

"Neyini dinleyeceğim!? Nasıl anıtı patlattığını mı? Anne ve babamı nasıl öldürmeye teşebbüs ettirdiğini mi! Nesin sen ha!? Nesin! Benimle derdin ne senin!? Ne yaptım ben sana!? Benimle neden uğraşıyorsun be adam!"

"Nefes al."

"Nefes? Nefes alayım! Evet alayım bencede ama sen alma! Almayacaksın! "

Dedim belimdeki silahı çekip çıkarırken.
Şimdi kızıl kafa tam karşımda tüm soğuk kanlılığıyla duruyordu. Neden bu kadar sakin ve rahattı?

"Konuşalım,sonra çekip vurursun."

"Konuşacak bir şeyim yok seninle!"

"Hiç bir şey bildiğin yok lider bozuntusu! Boş boş teoriler üretip kendi aklınca senaryolar kurup bu senaryolara beni başrol koyamazsın. Dinlemek zorundasın
Eğer güzellikle dinlemezsen zorla dinlettiririm!"

"Dinletsene! Nasıl yapacakmışsın onu!?"

Ne ara olduğunu anlamadığım bir an kızıl kafa çoktan elimden silahı almış bedenimi kendi ile ağaç arasına almıştı.

"Böyle"

Dedi kulağıma doğru. Nefesini kulağımda hissetmemle irkildim.

"Çek şu koca cüsseni üstümden!"

"Dinleyecek misin?"

"Evet!"

Geri çekilip bana hareket edebileceğim bir alan bıraktı. Derin bir nefes verip saniyelerdir istemsizce kastığım bedenimi gevşetmeye çalıştım.

LİDER Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin