2

28.6K 1.3K 38
                                    

   MULTİ SEMİH TURHAN

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

   MULTİ SEMİH TURHAN

Hayatımda açtığım yeni sayfanın bana getirilerini açıklıyorum hazır mıyız?

Getiri falan yok  işten kovulmak üzereyim!Durumun vehametini  idrak edebiliyor musunuz?Ben edemiyorum zira..

Yeni patronumla tanıştığım gün işten kovuluyorum ironiye bakın hele! Bundan sonraki hayatımı dul ve beş parasız bir kadın olarak idame ettireceğim.Tehlikenin farkında mıyız?

Hayır, hayır abartmıyorum  bilakis  Türkiye şartlarında iş bulmanın ne denli  zor olduğunu hatırlatıyorum sadece.Biliyorum, çalışmak isteyene iş çok  lakin elinizdeki kapı gibi  diplomayla sürünmek nedir bilir misiniz dostlar?

'O kopasıca çenene sahip çıksan bunların hesabını yapmazdın şimdi!' diye beni eleştirmekten vazgeçmiyor iç sesim.

Yüzümü buruşturup   önümdeki dosyayı hafifçe iteliyorum ardından kafamı kaldırıp gözleri üzerimde olan yeni patronumuza kaçamak bir bakış atıyorum.

"Dilinizi mi yuttunuz?Biraz önce ne kadar güzel konuşuyorduk oysa."

'Semih Turhan.Turhan Holding'in yeni Ceo'su.Manik depresif C.A tarafından hunharca katledildi.C.A açıklamasında pişman  olmadığını, erkeklerden nefret ettiğini belirtti.'

Dudaklarımı kıvırıp samimiyetsiz bir gülümsemeyle bakıyorum Semih beye.Bu arada adını ne ara  öğrendiğimi merak ediyorsunuz değil mi?Açıklayayım hemen öyleyse.

Benim akıllardan çıkmayan gafımdan sonra yanımda oturan iş arkadaşım Semih beyin seceresini fısıldayıverdi kulağıma.

Biraz geç kaldığının hepiniz farkındasınızdır sanırım.Sonuç olarak ben  parlak boynuzlarımla baş etmeye çalışırken şirketimizin sahibi Mehmet bey koltuğunu yurt dışından yeni dönen oğlu Semih beye bırakmış.

Ve çok sevgili asistanım Melis   hergün bana şirketten havadisler verirken bu ufak(!) ayrıntıyı  atlamış!Pekala sakinim.

"Ne diyebilirim ki?"

Pişkinliğime  karşın ağzınız açık bakakaldığınızın farkındayım.Lakin kovulduğuma adım kadar eminim şu durumda ne söylesem boş.Kısaca 'battı balık yan gider'   diyorum sevgili okur.

Semih bey ellerini masaya koyup bana doğru eğilirken ukala bir gülümseme  beliriyor dudaklarında.

"Oldukça güzel bir cevaptı,tebrikler."

Şuna bakar mısınız benimle nasıl alay ediyor?Bir de üstten üstten bakmıyor mu iyice sinirlerim tepeme çıkıyor.

Az önce onun yaptığı gibi kaşlarımı çatarak bakıyorum yüzüne.Daha fazla ezilmemek için savunma pozisyonumu alıyorum hemen.Ayy saçmalamayın saldırmıyorum adama.

'Bi de saldırsaydın ayyy rezil!'

Sen aradan bir çekilir misin sevgili iç ses?!

Her neyse açıklamamıza dönecek olursak  "daha iyi bir cevap seçeneğim var mıydı?" diye soruyorum Semih bey'e.

O ise  yüzündeki sinir bozucu sırıtışı hiç bozmadan ellerini masadan çekip doğruluyor yavaşça.

"Fazla dobrasınız" diyor  delici bakışları yüzümü arşınlarken." Fakat bu yanınızı yer ve zaman kavramına uydurursanız  iyi edersiniz."

Bana aba altından sopa mı gösterdi o?Bir dakika bu demektir ki işten kovulmadım henüz. 'Sus, Ceylin edebinle otur yeterince rezil oldun zaten Allah aşkına daha fazla saçmalama!' diye telkin ediyorum kendimi  oturduğum yerde.

"Bakın bir süredir izinli olduğum için  Mehmet beyin yerine sizin geldiğinizden haberim yoktu.Kusuruma bakmayın sizi sıradan bir çalışan sandım" son derece ılımlı bir sesle cümlemi tamamlıyorum.

Ardından  durumu toparlamaya çalışan ben değilmişim gibi gözlerimi kısıyorum. "Ama sizde beni uyarabilirdiniz en baştan."

Bu sefer kesin kovuldum!Allah'ım neden şu çenemin ayarı yok benim?Şükürler olsun her şeyimi eksiksiz yaratmışsın ama şu çenem biraz fazla sanki.Sahip çıkamıyorum kendisine zira.

Semih bey ruh halimin  değişim hızına  inanamayan gözlerle bakıyor bu esnada.Neyse ki çabuk  toparlıyor.Beni umursamadığını belirtircesine küçümser bir bakış atıp, yerine geçip oturuyor.

Ardından toplantı başladığında gıkım çıkmadan konuşulanları dinliyorum.Zaten kimsenin bana fikrimi sorduğu da yok.

Toplantı bittiğinde  herkes teker teker salonu terkederken  aheste tavırlarla toplanıyorum bende.Dosyalarımı elime alıp salondan çıkacağım esnada Semih beyin sesini işitiyorum.Merakla arkamı döndüğümde  ifadesiz bir suratla "bir daha ki toplantıda senin sunum yapmanı istiyorum.Bakalım projelerinde de bu kadar iddialı mısın?" diyor ses tonundaki alaycılık kendini fazlaca belli ediyor.

Ardından bir şey söylememe fırsat vermeden arkasını  dönüp gidiyor.

Rabbim ben parlak boynuzlarından önünü göremeyen garibanın tekiyim sen beni nelerle sınıyorsun böyle?

Üzerime yapışmış alık ifadeden sıyrılmayı başardığımda hızlı adımlarla çıkıyorum toplantı salonundan.O esnada Yiğit'le çarpışıyoruz .Kendisi şirketten yakın arkadaşım olur.

Kafamı ovalarken  Yiğit'e ters bir bakış atıyorum.O ise  yüzündeki munzur ifadeyle  "kahvaltıda yürek yedin galiba" diyor biraz önce olanları kastederek.

Evet yürek yedim Yiğit!Buna güvenerek  hızımı alamayıp seni doğrayacağım şuracıkta.

Gözlerimi devirip, Yiğit'i iteliyorum önümden."Şu an seninle uğraşamayacağım Yiğitciğim, zira almam gereken bir ifade var!"

Yiğit, Melis'in üzerine kitlenmiş bakışlarımı farkettiğinde  "atıl kurt" diyerek gaz veriyor bana.Ardından  sırtımı sıvazlayıp beni Melis'e doğru ittiriyor.

Melis'in yanına vardığımda  yüzümdeki tekinsiz ifadeyi farketmiş olacak ki "Ceylin bir sorun mu var?" diye soruyor merakla.

Evet seni parçalamak istemem gibi bir sorunumuz var  canım.Ayy kendimi julyen usulu doğrayacağım.Bu nasıl bir leylalıktır sorarım sizlere?

"Yahu sen bana Mehmet beyin yerine oğlunun geldiğini nasıl söylemezsin?Semih Turhan hakkında nasıl bana bilgi vermezsin?"

Çığırmamla bir kaç yüz bize dönerken umursamayıp bana şirince gülümsemekte olan Melis'ten ayırmıyorum bakışlarımı.
"Şöyle  oluyor"  diyor sesi incelirken."Olay çok yeni aslında bende bu aralar çok yoğundum sana söylemeyi unutmuşum onu  ehehe insanlık hali."

Yardım dilenircesine başımı  yukarı kaldırıyorum.Biraz merhamet lütfen.Darbeler sağlı sollu gelmesin artık.Bu bünye kaldıramıyor artık...

Sesimin oktavını kademe kademe düşürüp  "son projenin sorumluluğu sende o zaman ne yaparsın insanlık hali" diyorum yüzümdeki sinsi sırıtışla.

Melis'in dehşete düşmüş yüz ifadesiyle  bakarken içim biraz soğuyor neyse ki.

Günüm tüm sıkıcılığıyla devam ederken arkadaşım Arzu'yu arayıp başımdan geçenleri anlatıyorum.O bile artık başıma gelenlere inanamıyor.Varın siz düşünün gerisini.

Telefonu kapattığımda bunca derdimin arasında bir de başıma bela olan sunum için göz gezdiriyorum.Bir yandan içine düştüğüm bu elim hadiseyi nasıl ört bas eder de Semih beye unuttururum diye düşünüyorum kara kara. Kriz anlarında çalışan beynime her ne kadar güvensem de sanırım aşırı yüklemeden dolayı yanıt alamıyorum şu an.

Neyse canım şu sunumu kazasız belasız atlatayım da nasılsa sahaların tozunu attıracağım hiç şüphesiz olmasın!

AŞK YENİDENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin