twenty seven

1.3K 122 49
                                    

Selamm votelerinizi ve yorumlarınızı eksik etmeyin!

İyi okumalar :)

-

Jimin gülümseyerek renk renk dizilmiş begonyalara baktı. Kafenin girişine güzel bir hava katmışlardı.

Kafeden içeri girdiği an kapının tepesinde ritmik bir şekilde çalan çan evinde olduğunu  hatırlattı.

Erken saatler olduğu için pek müşteri yoktu, buraya gelen müşterilerin çoğu dışarıdaki deniz manzarasıyla beraber kahvelerini içiyor veya kahvaltılarını ediyorlardı.

"Ben geldim!" Babasının sırtını gördüğü gibi neşeyle seslenmişti.

"En son iki hafta önce gelmemiş miydin? Ne sık gelir oldun böyle." arkasına dönüp oğlunun kucaklamasına karşılık verirken söyledi.

"Hoş geldin demek bu kadar zor mu? Benden sıkılmışsın belli ki." Jimin bar taburelerinden birine oturduğunda yalancı bir üzüntüyle ona baktı.

"Ah tabiki sıkılmadım, bugün Yoona biraz geç gelecekmiş burada olduğuna göre yardım edersin." Jimin başını olumsuz anlamda salladı. "Bugün bana iş yaptıramazsın çünkü tek gelmedim."

Bay Park etrafa bakıp tek kaşını kaldırdı. "Kaytarmak için böyle söylüyor olabilir misin? Seninle gelen kimseyi göremiyorum."

Jimin konuşmak için ağzını araladığında dış kapının açılması ve çan sesinin kafeyi doldurması bir oldu. Bakışlarını oraya çekip gelen üç heybetli bedeni gösterdi. "İşte geldiler."

Babası da onun baktığı yere kafasını çevirdi. İçlerinden birini tanıyordu ama diğer ikisini tanıyamamıştı. "Rol arkadaşınla geleceğini tahmin etmemiştim, diğer ikisini çıkartamadım. Onlar kim?"

"Baba..gittikçe yaşlanıyorsun. Gri saçlı yakışıklı birinden söz etmiştim sana. İşte söz ettiğim yeni menajerim."

Bay Park anladığına dair başıyla onayladı. "Abarttığını düşünmüştüm gerçekten öve öve bitiremediğin kadar varmış."

Jimin eğlenen bir tavırla,"Tabi ne sandın bende bütün yakışıklıları çeken bir radar var."diyerek güldüğünde babası onaylanmayan bakışlar attı. Oğlu fazla arsızdı.

"Ne kadar hoş bir kafe. En çok da şu kapıdaki çan sesini sevdim." Namjoon, Jimin'in babasına dönüp selam verip kendini tanıttı.

"Şimdiki gençler bundan pek hoşlanmıyor, dikkatleri dağılıyormuş-çok rahatsız ediciymiş falan...Hoşuna gitmesine sevindim." Bay Park, samimi bir tavırla Namjoon'un omzunu patpatladı. "Ha bu arada bizim Jimin sana çok zorluk çıkarmıyordur umarım."

"Hayır, birbirimize benzediğimizden zorlanmıyorum." Namjoon, Jimin'e göz kırptı ve karşılığında Jiminden geniş bir gülümseme kazandı.

Jin ve Jungkook gerilerinde kendi aralarında bir şey tartıştığından yanlarına gelmemişti. Biraz sonra aralarına katıldıklarında Jin, bay Park'a doğru hafifçe eğildi.

"Merhaba, ben Kim Seokjin. Jeon Jungkook'un menajeriyim." Jungkook ses etmeyince Jin dirseğiyle onu dürttü.

Jungkook soğuk bir sesle,"Merhaba, adımı söylememe gerek yok menajerimi duydunuz."dedi.

"Çok saygısızca davranıyorsun, kelimelerine dikkat et." Jin, Jungkook'a yaklaşıp sert sesiyle fısıldadı.

"Gençler neden siz bir masaya geçip otur muyorsunuz? Size enfes bir kahvaltı sofrası hazırlayacağım. Hadi geçin." Bay Park, onların bir masaya yerleşmesini izledikten sonra arka kapıdan içeri girdi.

𝐃𝐚𝐤𝐚𝐫𝐚𝐭𝐚𝐢 𝐨𝐭𝐨𝐤𝐨Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin