nine

1.5K 161 31
                                    

Selamlar!

Beğendiyseniz yıldıza basmayı unutmayın birde birkaç yorum atarsanız beni mutlu edersiniz

-

Jimin, Jungkook'un sahnesini gözünü kırpmadan izlemişti. O gerçekten çok iyi bir aktördü. Çokça kadının kalbini kazanmıştı.

Şimdi Jimin kadınlar arasında ünlenmişti fakat onun istediği kadınlar değildi tek birinde gözü vardı o da Jeon Jungkooktu.

Yakın çevresi onun sadece hayranlık duyduğunu sanıyordu ama Jimin için daha fazlasıydı. Her yönden Jungkooktan etkileniyordu ve bunu ona yansıtmamak için zor duruyordu.

Bütün sahneler bittiğinde set toparlanmaya başlamıştı. Jungkook'un çıkışa doğru yürüdüğünü görünce arkasından bağırdı.

"Jungkook-ah!"

Jungkook duyduğu bağırışla arkasını döndü. Şarışın nefes nefese ona doğru geliyordu. Kaşlarını çattı.

"Sen bana resmi bir şekilde hitap etmedin?"sorgular bir şekilde kısa olanın yüzüne baktığında sarışının gülümsediğini gördü. Bir süredir daha gülümsemeye devam ettiğinde önünde salanan damarlı ellerle kendine geldi.

"Artık resmiyete gerek olmadığını düşündüm. Aynı dizide oynuyoruz." Elini çırparak söylediğinde yanlarından iki kadın konuşarak geçti.

"Tanrım ne kadar da sevimli!" Biri diğerine fısıldarken diğeride onu yanıtladı.

"Bir o kadar da melek gibi bugün bana bir konuda yardımcı olmuştu."

Jungkook anlamsız konuşmaları duyduğu için gözlerini devirdi. Aman ne güzeldi yardım sever bir melek!

"Peofesyoneller böyle samimi konuşmaz. Bu arada senden kıdemlilere Sunbae deniyor, bunu biliyor olmalısın."

Jimin dolgun dudaklarını araladı. Hiç iyi hissetmiyordu çünkü tahrik olmuştu. Yani Jungkook'a sunbae demeliydi. Bunu beyninde fantazi olarak düşündüğünde içi kıpır kıpır olmuştu.

"Jungkook sunbae, bu çok havalı!"

Bitmeyen neşesiyle karşısındaki adama sarıldığında Jungkook ne olduğunu anlamamıştı. Yılışık hareketleri ve minik güçlü elleri cidden onu şaşırtmıştı. Nefesi kesildiğinde kısa olanın sırtına vurdu. Kısa olan hızla geri çekildiğinde Jungkook bir süre öksürdü.

"Sen nasıl bu kadar güçlüsün?"

Şaşkın ifadesi Jiminin sırıtmasına yeterdi. "Başka bir yerde sana daha detaylı gösterebilir miyim?"

-

Jimin onu kolundan tutup dışarı doğru sürüklediğinde az önce duyduğu cümleyi algılamaya çalışıyordu uzun olan. Dışarı çıktıklarında rüzgarın sert vuruşları yüzlerine çarpmıştı. Jungkook kolunu tutan minik ellerin hala nasıl bu kadar güçlü olabildiğini düşünüyordu? Bu minicik beden nasıl olurdu da yapılı bedenini kolayca sürükleyebiliyordu..

Jimin onu kendi arabasına doğru yürütürken Jungkook sızlanarak arkada onları izleyen menajerine seslendi. "Ya! Niye öyle duruyorsun? Arabayı çalıştır birazdan geliyorum."

Kısa olan durduğu için onunla birlikte o da durmuştu. Jimin Seokjin'e dönüp,"Onu ben bırakırım sana uyar mı?"diye sordu. Seokjin gülerek,"Elbette benim için bir sakıncası yok."diyerek el salladı ikiliye.

Jungkook homurdanarak menajerine sövüyordu. Sarışın onu arabaya bindirdiğinde kemerini bağladı. Menajeri tarafından ekilmişti. Aynı zamanda Seokjin onun en yakınıydı. Başka kimsenin ona yakın olmasına izin vermemişti. Kimsenin samimiyetine inanmıyordu.

Jimin ona evinin adresini söylettirmiş, uzun olanın evine gelene kadar sessiz bir yol sürmüşlerdi. Jimin eve vardıklarında arabayı köşeye park etmiş, dışarı çıkmıştı. Jungkookta arabadan indiği gibi sarışına döndü.

"Artık evine gidebilirsin." sanki şoförüymüş gibi küstahça konuştuysada Jimin aldırmayıp önden yürüdü. "Repklikleri çalışırız diye düşündüm."

Bu sözlerinden sonra Jimin hiç izin almadan Jungkook'un evine kendini buyur etmişti. Jungkook günün yorgunluyla kanepeye yayıldığında sarışın onu  yorgunluğunu almak için ne yapması gerektiğini düşünüyordu. Aklına gelen şeyle hızla Jungkook'un yanına oturmuş, sırtına masaj yapmaya başlamıştı.

Uzun olan kapalı gözlerini açıp ona yukarıdan baktı. Jimin gülimseyerek masajına devam ediyordu. "Masaj iyi geldi mi? Bir yerin ağrıyorsa söyle masaj yaparım."

Jungkook sadece gözlerini devirdi. Ne de olsa kendi bildiğini yapacağını biliyordu. Onu gördüğü iki günde bunu anlamıştı. Sarışın boynuna masaj yaptıktan sonra dayanamayıp uzun olanın sert göğüslerine dokunmuştu. Jungkook minik ellerin üstüne elini bıraktı. "Bu kadar yeter bence. Ayrıca replik çalışacak halimde yok. Uykum var."

Jimin üzgünce ellerini çekip kanepede ondan uzağa oturdu. Şekeri alınmış bir çocuk gibi duruyordu şuan. Bir süre  öylece durdular sarışın çantasından çıkardığı repklikleri sesli bir şekilde okumaya başladı.

Jungkook ise bir an önce gitmesini istiyordu bunun için uyumamaya çalıştı. Eğer uyuyakalırsa Jimin'in evden çıkmayacağına emin olmuştu. Repliklerini bitirdiğinde uzun olana gözünü çevirdi.

"Böyle olmamalıydı." sesi hayal kırıklığı dolu çıkıyordu.

Jungkook umursamayarak gözlerini ondan başka yere çevirdi. Yan tarafından kalkma sesi duydu biraz sonra burnuna değen başka burunla gözlerini kıpıştırdı.

"Düşündüğüm gibi gerçekten zorsun ama ben pes etmem." Jimin net çıkan sesle onu etkilediğini düşünerek olduğu konumdan uzaklaşıp dış kapıya yöneldi.

Saniyeler içinde evinde tek başına kalan Jungkook ise onun arkasından öylece bakmıştı, diyecek bir şeyi yoktu. Başına büyük bir bela aldığını biliyor olmak yetmişti.

𝐃𝐚𝐤𝐚𝐫𝐚𝐭𝐚𝐢 𝐨𝐭𝐨𝐤𝐨Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin