3.bolum

7 3 0
                                    

Alparslan'ın ise aklına kadının, yetimhanede büyüdüğü geldi. Oradan arkadaş olabilirler mi diye düşünmüştü. Yusuf için hastayken kalkıp gelmişti. Arkadaşı ise güzel bir kadın görünce kendisini satmıştı. İçinden bildiği küfürleri ederken, kafasını kaldırıp karşısında ki kadına baktı.  Neden renkten renge giriyordu, anlamış değildi. Suratı öylesine kırmızı olmuştu ki. Utanmışmıydı?

Alparslan'ın karşısında oturan kızı süzmesi masaya gelen garsonla son bulmuştu.

Garson öylesine bakıyordu ki Asya'ya hoş bakılmayacak bir kadında değildi.

Asya karşısında ki adamın bakışları altında ne sipariş vermişti anlamamıştı bile.  "Demek Alparslan'ın yanında çalışmaya başladın Asya."

Yusuf karşısında ki kadını o kadar çok beğenmişti ki.  Yan gözle bakmıyordu tabi ki, o zaten kafayı Elif'e takmıştı.  Elif olmasaydı da yürüyebileceği türden bir kadındı.

Asya karşısında ki nemrut patronuna nazaran, kibar adama gülümseyerek baktı. "Evet bugün ilk iş günümdü.".

Yusuf kızın heyecanla işinden bahsetmesinden o kadar mutlu olmuştu ki. İşini severek yapan zordu bu devirde çünkü. Yine de genç adam Asya'ya içinden Allah yardımcın olsun demeden geçemedi. Arkadaşının ne kadar despot bir adam olduğunu biliyordu çünkü. Allah bilir kızı nasıl çalıştıracaktı.

"Nasıl geçti peki ilk iş günün? Yanında patronun yokmuş gibi anlatabilirsin benim himayem altındasın."

Elif'te Asya da ufak çaplı bir kahkaha atmıştı. Yusuf öylesine tatlıydı ki.

Alparslan ise kızın kahkahasında takılı kaldı. Gülmüş müydü? Şiir mi okumuştu tam anlamamıştı.

Merakla bekledi kızın cevabını, malum pek iyi davranmamıştı. Yine de pek ilgilenmiyormuş gibi yemeğini yemeye devam etti.

"Güzeldi. Ama kısa sürdü. Alparslan bey pek iyi görünmüyordu sabah? Şimdi nasılsınız?"

Alparslan kendisine yöneltilen soruyla şaşırdı önce. Tabi ki de bu adam her duyguyu içinde yaşıyordu.

Terslemek istemedi böyle bir ortamda. Hoş istese de daha sonra arkadaşının neden karizmamı çizdin şikayetlerini dinleyemezdi.

"İyiyim." Dedi. Asya ise sorduğuna soracağına bin pişman olmuştu.

Elif ortamda ki gerginliği fark etmişti. İşte o an dönüş yolunda Asya'nın ömrünü yiyeceğini anlamış tutuşmuştu.

"Hira nasıl, sizi üzmüyor umarım."

Yusuf'tan gelen soruyla Elif karşısında ki adama baktı.  Elinde ki çatalı masaya bırakıp, "Hayır üzermi hiç beni. Öylesine tatlı öylesine konuşkanki. Maşallah diyelim pekte uslu."

Yusuf kızıyla gurur duymuştu. Boşandığı eşinden olan kızının vekaleti annesindeydi. Ama Yusuf asla elini çekmiyordu.

"Öyledir, ya hele o bıcır bıcır lafları. Sizi de öve öve bitiremiyor elif hanım. Baba bugün öğretmenim şunu yaptı baba bugün bunu yaptı. Neredeyse evde ki tek gündemimiz sizsiniz."

Asya elif'e gelen övgülerle gururlanmıştı.  "Teşekkür ederim Yusuf bey. Elimden geldiğince bir şeyler katmak istiyorum çocuklara. Tüm yaptığım bu."

Yusuf'ta gülümsemiş bu kadına nereden yürüyeceğini bulmuştu.  Hirayı servisten alıp kendisi getirip götürmeyi bile düşünmüştü okula.

Masada yine oluşan sessizlikle Asya dayanamamış lavaboya diye kalkmıştı. Sanki yemek masasında değil siyaset masasında oturuyor gibiydi.

Alparslan ise genç kadın ayağa kalkar kalkmaz süzmeye başlamıştı. Üstüne yapışan ikinci bir deri gibi olan elbisesine tip tip baktı. Neredeyse tüm vücut hatları belli oluyordu.  Yürüyünce kıvrılan kalçasını izledi. Öyle hoş ve avuç içine almalıktı ki.  Daha sonra çevresine baktı. Bir kaç erkeğin bakışları dönmüştü kadına.

İNTİKAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin