'Opia'

3.3K 185 16
                                    

"Hayat sarhoş birine içki emanet etmek gibidir."

08.02

Bölüm şarkısı: Billie Eislish&Khalid - Lovely

Media: Hira Nil'in kıyafeti.

Çoğu insanın zaafı ailesiydi. Buna bende dahildim. Her ne kadar bana bir iyilik yapmamış olsalar da annem babamdı.

Annem hiçbir zaman annelik yapmamıştı bana.

Annelik yemek pişirmek, kıyafetlerini yıkamak mıydı sadece?

Ya da babalık sadece para vermek miydi?

Hoş, onu da yapmıyordu ya.

Annem belki de bu mahallede hiç gitmediğim sayılı yerden bir ara sokağa girdi.

Çıkmaz sokak.

Sokağın dibindeki çöp kutusuna yaklaştı. Yere çöküp sanki önceden seçilmiş olan bir taşın altına bir poşet bıraktı. Gerisin geriye koşarak uzaklaşırken beni görmemesi için duvarın dibine çöktüm.

Onun ardından bir müddet birinin gelmesini bekledim fakat gelen giden yoktu. Hızlı adımlarla annemin bıraktığı poşeti aldım. İçini açtığımda bir tutam saç gördüm.

Benim saçım.

Fark edemeyeceğim kadar ince detaylı kesilmiş saçlarım. Annemin değildi, biliyordum. İki gün öncesine kadar sürekli saçımı kesmeye çalışmıştı.

Kaşlarım derince çatılırken saçlarımı poşete koyup eski yerine saklandım. Kime verdiğini görmem gerekiyordu.

Bu kadın ne karıştırıyordu?

Saatler birbirini kovalarken çalan telefonuma lanet ettim. Muhtemelen Uygar yokluğumu fark etmişti.

Telefonumu çıkarıp açmadan önce geri eve doğru yürümeye başladım. Telefonum susup tekrar çalmaya başlayınca adımlarımı hızlandırdım.

"Efendim?"

"Nerdesin sen kaç saattir?!" Diye sert bir sesle konuştu. Bağırmıyordu. Yanında biri vardı.

Yutkunup dudaklarımı yaladım. İkna edici bir şey bulmalıydım. Bunun bedelini ödeyecektim ama orasını sonra düşünürdüm.

"Kedilerim. Onları aradım."

Yalan söylemeyi iyi beceriyordum.

"Eve geç. Hemen." Dedi.

Telefon yüzüme kapanırken telefonumu indirip gülümsedim. Annemin telefonunu karıştırmam gerekti.

Saye'Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin