Ahooooy Miçolar!
Ben namı değer smutçu pesevenk, yazar sama, Burn beyfendinizim. Ve dedim ki neden bu 'mükemmel' lakaplarıma bir yenisi daha eklenmiyor.
Şaşıracaksınız evet. Sen Burn değilsin amk yazarımız nerede diyeceksiniz evet ama sakin olun açıklıyorum.
Bu kitapta öyle hard smutmuş, sikiş sokuşmuş, aman efendim kırbaçmış, shibariymiş falan olmayacak.
Burn beyiniz bir kaplana vurulduğu için aşk denizine yelken açmış bulunmaktadır. Ve gururla söylemek isterim ki bu kitapta smut değil love olacaktır. İlk 'normal' ve romantik kitabımıza yelken açıyoruz. Hazırsanız.
Başlayalım mı?
*-*-*-*-*-*
Radyoda son ses çalan Rammstein ich will ile gördüğüm park yerine doğru direksiyonu kırdım. Şarkının en can alıcı kısmı geldiği sıra gördüğüm şeyle resmen dondum. Şey diyorum çünkü ona kıç demek hakaret olurdu.
O neydi lan öyle! İki yuvarlak ve dolgun kalça hafif kıvırtarak park alanından çıkıyordu. Bacaklarını saran daracık pantolon ve üstünde alalade duran bol bir tişörtle güle eğlene giden çocuğun arkasından bakmaya devam ettim. Ta ki sert bir şeye vurana kadar. Sertçe öne savrulduğumda aniden çalan korna ile kendime geldim.
Park yeri niyetine arkadan geçirdiğim arabadan bir yetmişlerinde kıvırcık bir herif indi. Yüzünde sinirli bir ifade ile kapıyı kırarcasına kapattığında bende araçtan indim.
"Ya kardeşi-" lafımı tamamlamama izin vermeden bağırdı.
"Lan dalyarak sana ehliyeti kim verdi! Senin görmeyen gözlerine sokayım ben, duran arabaya nasıl vurabildin!" Sinirle üst dudağımı yalayıp gülümsedim.
"Bana bak hacı, insan gibi özür dilemeye iniyoruz sen küfür ediyorsun. O egzoz borusuna sabitlerim seni nasıl ehliyet aldığımı öğrenirsin." Bu sefer o gülerek üstünde ki ceketi çıkardı. Şu babadan zengin piçlere benziyordu. Siyah dapdar bir pantolon, beyaz v yaka bir üst ve boynundan sallanan bir kaç kolye ile peşinde karı kız koşturan tiplerdendi işte. Beyaza çalan buğday tenli, açık kahve kıvırcık saçlar ve aynı renk gözler.
"Ne dedin duyamadım?" Ooo. Geri adım atmam için bana şans veriyordu ha paşam?
"Diyorum ki küçük bir olay için bu kadar fevri tepki veriyorsan ufaklığa acıdım." Gözlerimle bacak arasını işaret edip sırıttığımda hızla üstüme gelip yakalarımı kavradı.
"Ne diyorsun lan sen!" Abi... Ben bir seksen beşim...
"Aga nolur bırak gülesim geliyor." Gülmemek için alt dudağımı ısırırken, kıvırcık çocuk hala beni silkmeye çalışıyordu. Ben yerimden kıpırdamazken o sallanıp duruyordu. Gelde gülme şimdi.
"Ruh hastasımısın oğlum sen?" Kaşlarını çatıp bana bakarken yakalarımı kurtarıp üstümü düzelttim.
"Üstüme kedi atlamış gibi hissettim bro kusura bakma ama komik duruyorsun." Ya sabır çekip aracını kontrol etmeye başladı. Bende onunla birlikte baktım. Arka tamponda ufak bir göçük vardı o kadar.
"Fazla bir şey yok ya, okul çıkışı ara beni bizim tamirhane var oraya götürüp yaptıralım. Benden merak etme." Tek kaşını kaldırıp bana bakarken telefonumun ekranını açıp ona uzattım.
"Kıç kesiyorduk bakamadık önümüze anlarsın az çok." Sinirli havası dağılıp numarasını kaydedip telefonu bana geri verdi. Çağrı atıp kapattım.
"Dikkat et oğlum bu okulda ki kızlar çok can yakar." Arabamın kapısını açıp binmeden önce bombayı bıraktım.
"O zaman erkekler kolay lokma desene." Göz kırpıp kapıyı kapattığımda ağzından şaşkın bir lan çıktı. Gülüp geri geri gittikten sonra boş park yerine park edip indim. Hala bıraktığım yerde duran kıvırcık ile tekrar güldüm.
