"Kızı tutun! Kız kaçıyor!" Arkamdan gelen insanların sesine aldırmadan koşuyordum. İmkanım olsa gidip Adem'e de vurmak isterdim ama o benden çok daha güçlüydü ve beni yerle bir ederdi.Koşacak halim kalmamıştı ama hızımı düşürmedim. Arkama tekrardan baktığımda bir sürü adamın bana iyice yaklaşmış olduğunu fark ettim. Korkudan çığlık atmaya başlayınca önüme dönmüştüm ki bir şeye çarpmamla yere düştüm. Bu sefer daha yüksek bir çığlık attığımda gözlerim acıdan yaşlarla dolmuştu.
Kafamı kaldırdığımda karşımda 20'li yaşlarında bir adam bana bakıyordu. "Sen kimsin? Azıcık önüne baksana be! Senin yüzünden nasıl düştüm!" Arkama baktığımda adamlar neredeyse varmıştı bana.
Bacaklarımın acısını umursamadan hızla ayağa kalktığımda adam dediklerime bir cevap vermemişti. Adama döndüm ve dil çıkardım. Bacaklarıma baktığımda kanadıklarını fark ettim. Tekrar koşmaya başlayacağım esnada adam beni belimden tutup kendinde çekmişti.
"Bırak beni! Bırak!" Peşimdeki adamlar yanımıza varmışlardı. Kaçamamıştım. "Hiçbir yere gitmiyorsun Vera." Adam beni omzuna alıp yürümeye başladığında sırtına vuruyordum.
"Sen kimsin ve adımı nereden biliyorsun?" Lobiye girdiğimizde Eylül ve Ayla'yı gördüm. Bana dolu gözlerle bakıyorlardı. "Ben senin eğitmeninim. Daha tanışmadan gitmek yakışmaz sana." Adam benimle kafa buluyordu adeta! "Bırak beni!" Adam beni duymamazlıktan gelince çığlık attım. "Sana bırak beni dedim!"
Adem'i gördüğümde bana öfkeyle baktığını gördüm. Ne bekliyordu ki? Ona boyun eğeceğimi falan mı? "Çağan ve Veraya hücre cezası veriyorum." Kaçamayacaktım buradan. Annemi ve kardeşimi bir daha göremeyecektim.
Ağlamamı durduramazken eğitmenim olduğunu söyleyen adam beni yere indirmişti. "Hakan su ve ilk yardım çantası getir." Beni lobideki koltuklardan birine oturturken çıtım çıkmıyordu. Eylül soluma, Ayla da sağıma oturduklarında ikiside bir elimi tutmuşlardı.
Eğitmenim bacaklarıma bir şeyler sürerken bağırmamak için zor duruyordum. Canım acıyordu. Ayla içmem için su uzattığında hıçkırıklarım yüzünden ancak bir yudum alabilmiştim. Bacaklarım sarılınca ayağa kalktım.
"İkisini de hücreye koyun." Burayı asla kabullenmemiştim fakat şu anda kabul etmiş gibi görünmekten başka bir seçeneğim yoktu.
İki tane adam gelip kolumuzu tuttuklarında kimsenin sesi çıkmıyordu. Özgürlüğümü elimden alan adamlardan kaçtığım için cezalandırılmıştım. Asansöre bindirildiğimizde kafamı Çağana çevirdim. Yüzünde hiçbir ifade yoktu. Ben ise birazdan korkudan bayılacaktım.
Ona baktığımı fark edince bana baktı. Bir süre yüzümü inceledi ve ağzını oynattı; 'korkma' dedi. Dudaklarım büzülürken gözyaşlarımı tutamadım, korkuyordum. Hücre neresiydi bilmiyordum ama çok kötü bir yer olduğuna emindim.
Asansörden indiğimizde etrafıma baktım. Kapkaranlık ve çok kötü kokan bir yerdeydik. Adamın biri koluma yapışıp beni sürüklemeye başladığında çığlık atıyordum.
"Nolur bırakın beni! Bir daha kaçmayacağım!"Bir yerin kapısını açtıklarında adamın bacağına yapışmıştım. Girmek istemiyordum bu iğrenç yere. Benim aksime Erdem içeri girmişti ve ben deli gibi bağırıyordum. Bacağına yapıştığım adam beni kendinden kurtarıp suratıma sert bir tokat attığında sesim kesilmişti. "Kes sesini!" Adam beni içeri doğru adeta fırlattı ve kapıyı üzerimize kapadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ONYEDİNCİ PRANGA
Teen Fiction"Bir gün herkes intikamını alır. Ve unutma; yaşanılan hiçbir acıyı kalp unutmaz..."