21

3.9K 243 20
                                    

*Boran'ın Ağzından*

Kazağımın kollarını çekiştire çekiştire karşımdaki çocuğa bakarken burnumu çekip yanına oturdum.

"Ozan" dememle yanıma yanaşıp hemen beni belimden sararak kucağına almıştı.

Biz tanıştıktan kısa süre sonra ne zaman ağlasam beni kucağına alır, sarıp sarmalayarak ağlamamın geçmesini beklerdi. Kısacası bu bizde bir alışkanlık haline gelmişti.

İki haftalık ayrılığımızdan sonra ise onun kokusunu hissedip, sarılmak o kadar iyi gelmişti ki bir süre de bu özleme ağlayacağıma emindim.

"Bebeğim anlatsana sana ne oldu?" Dediğinde burnumu çekerek boynuna sarıldım ve kendimi biraz daha ona bastırdım.

Kopmak istemiyor gibi sarılıyordum ki dediklerinden sonra benden uzaklaşınca biraz olsa anım kalsın.

"Ozan biliyorum senin sorunların da var ama anlatmıyorsun, en azından ben anlatayım" derken sesim titrek ve kısık çıkıyordu.

"Anlat bebeğim benim, sonra da ben anlatacağım sana, söz verdim tutacağım" dediğinde kafamı sallayıp omzundan biraz yana kayarak göğsüne doğru sokuldum.

Asla sarılmamı bozmuyordum çünkü bozarsam eğer ellerimden kayıp gidebilirdi.

"Ozan" diyerek başladım ama boğazım o kadar kurumuştu ki devamını getiremedim.

Bunu anlamış olan Ozan da masadaki bardağa uzanıp dudaklarıma götürdü ve yavaşça içmeme yardımcı oldu. Biraz daha kendime geldikten sonra tekrar aynı pozisyonu alıp devam ettim konuşmaya.

"Ben düşünmemem gereken bir şeyi düşünüyorum Ozan" yutkunup tepki vermesini bekledim.

"Ne gibi?" Dediğinde belindeki ellerimi sıkı sıkı sarıp söyleyeceklerim yüzünden kaçmamasını sağlamaya çalıştım.

Tabiki boş bir hayalden fazlası değildi bu.

"Ben birine" gözlerimi kapatıp kekeleyerek düzelttim ve "B-birilerine" dedikten sonra durdum. Hızlanan nefesim ve kulaklarımda atan kalp atışım konuşmamı engelliyordu.

"Birilerine?"

Belinin morardığına emin olsam da kendimi durdurmayıp konuşmaya çalıştım.

"A-a-a" yine duraksamıştım.

"Bebeğim ne oluyor?" Dedikten sonra tüm gücünü toplayıp konuştum.

"Aşık oldum"

Bir çırpıda söylediğim kelimeler ile sırtımı okşayan beden bir anda durmuştu.

Nefes alışverişleri benimki ile yarışacak kadar hızlanırken sırtımdaki elini çekip burun kemerine yerleştirdi ve sertçe sıktı.

"O ne demek?" Derken korksam da ona yapışmıştım yine.

"Öyle işte" dememle sinirli bir soluk verip konuştu.

"Kime? Daha doğrusu kimlere?" Dediğinde yutkunup ona nasıl onu da sevdiğimi söyleyeceğimi düşündüm.

"B-ben-" diyerek kekelemeye başladığımda bile nefeslerini daha da kötü olduğunu anlıyordum.

"Kuzum söyle, yeterince gerildim zaten" Dediğinde yutkunup yine bir kerede söyleyip gözlerimi kapatarak beklemeye başladım.

"Sen, Atlas, Hazar" dememle solukları biraz daha düzene girse de siniri yerini koruyordu.

"Ne yapmayı düşünüyorsun peki bu saçma fikrinle?" Diye sorduğunda durmuş olan yaşlarım tekrar göz çukurlarıma hücum etmişti.

"O-ozan" dememle bir anda yükselen sesiyle devam etti.

"Ne Ozan!? Ne dememi bekliyordun Boran!?" Dediğinde yutkunup gözlerimi kapatmaya devam ettim sıkıca. 

"Seni seviyorum, yıllardır seni seviyorum bir türlü fark etmedin" duraksadı ve ağlamaklı bir ses tonuyla devam etti. "Şimdi başıma senin gibi bir Hazar'ı bir de Atlas'ı çıktı" dedikten sonra anlamadan ona baktım.

"N-ne?"

"Kafamı kurcalayan şey o ikisinin varlığı" dediğinde yavaşça gözlerimi aralayıp yüzüne baktım. Benim gibi gözünden yaş düşerken, kanepeye yuvarlanmadan yakalayıp sildim.

"Ulan kaç haftadır aklımdan çıkmıyor şerefsizler, kendime ne kadar yediremesem de kabul edemesem de ben de onları seviyorum" diye kafasını kanepenin başlığına dayayıp ağlamaya başladı.

Ellerimle onun yaşlarını silsem de benimkiler de eklendiği için göremez olmuştum.

"A-ağlama" dediğimde burnunu çekip bana döndü ve devam etti konuşmasına. 

"Oğlum bizi kabul ederler mi lan onlar? Hazar beni seviyor ne diyeceksin çocuğa? Atlas'ın zaten dünyadan haberi yok. Hadi tamam mucize oldu diyelim kabul ettiler sonra nasıl devam edeceğiz hayatımıza? En basitinden daha eşcinsel olduğumuzu bile kabullenemeyen ailelelerimiz ne diyecek? Bunları da düşündün mü?" Dediğinde ağlamam şiddetlenince elini boynuma atıp omzuna bastırdı yüzümü.

"Gerçekçi ol biraz yavrum ya" demesiyle daha kötü hissetmiştim kendimi.

"Ama, Atlas da Hazar da iyiler" desem de beni umursamadan saçlarımı öpmüş ve ayağa kalkarak yatağıma ilerlemeye başlamıştı.

"Uyu şimdi biraz dinlen tamam mı? Bunları düşüneceğiz sonra" Dediğinde kafamı sallayıp onu onyaladım ve üzerimi örtmesine izin verdim.

Gözlerimi kapattığımda, ben uyuyana kadar başımda beklediğini de biliyordum.

PLATONİK / [BxBxBxB] / TEXTINGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin