16

3.6K 247 15
                                    

*Hazar'ın Ağzından*

Kapının açılması ile karşımda gördüğüm beden sertçe yutkunmama neden olmuştu.

Üzerinde hiçbir şey olmayan çocuğun altında sadece kısa siyah bir şort vardı. Aşırı derecede ağız sulandıran kasları ise ışığın vurmasıyla parıl parıl parlıyordu.

Dudaklarımı birbirine bastırarak benden biraz daha uzun olduğu için kafamı hafifçe kaldırıp, güzel mavi gözlerine baktım.

O ise benim bu halime yüzündeki bilmiş sırıtış ile bakıyordu.

"Hoşgeldin, geç içeri, soğuktur şimdi dışarısı" dediğinde yutkunup kafamı sallayarak içeriye girdim.

Elimdekileri mutfağa yerleştirmek için gözlerimi etrafta gezdirirken, Atlas arkamdan yaklaşıp nefesini enseme vererek konuşmaya başladı.

"Ben alırım" dedikten sonra elimdeki poşetleri alıp beni nefes nefese bırakmıştı.

Kendime sinirlenip elimi alnıma attığımda hiç durmadan yanıma gelen adam, kolunu omzuma atarak beni çekiştirip salona oturttu.

Masadaki çeşit çeşit içki ve çerezlere bakarken bir an neden burada olduğumu sorgulamıştım.

"Şapşal şapşal etrafa bakma da al bir tanesini" diyerek gülüp hemen dibime geçti ve benim almama izin vermeden küçük bir bardak tutuşturdu elime.

Ben hala mal gibi yüzüne bakarken o gülümsemiş ve elimdeki bardağa ne olduğunu bilmediğim bir içki doldurmuştu.

"İç bakalım" dedikten sonra bardağı işaret parmağı ile ittirip dudaklarıma yaklaştırdı. Aniden oluşan bu yakınlık iyice başımın dönmesini sağlarken dudaklarımı bardağa değdirip tek seferde mideme gönderdim.

Keskin içki boğazımı yakarken alışık olduğum için hiçbir tepki vermeyerek bardağı masaya bırakıp geriye yaslandım ve dikkatli bir biçimde beni izleyen çocuğa çevirdim bakışlarımı.

"Sence insan birden fazla kişiyi kalbine sığdırabilir mi?" Diye sorduğumda dudaklarındaki tatlı gülümseme ile birlikte yaklaşıp başını omzuma koydu.

"Ben sığdırdım galiba" derken koluma sarılmıştı. Siyah saçları omzuma döküldüğünde okşamak için karıncalanan parmaklarımı kırmayarak elimi attım ve ipek gibi olan saçları elimle taradım.

"Peki sence bu doğru mu?" Dediğimde çenesini omzuma koyarak yüzüme yaklaşmıştı. Dudaklarımız arasında azıcık bir mesafe kalmışken konuşmaya başladı.

"Erkeklerden hoşlanıyor olmamız da yanlış değil mi herkese göre?" Dediğinde yutkunup kafamı sallamıştım. İkimizin de gözleri birbirimizin yüzünü turlarken saniyeler sonra sıcacık dudaklarını, dudaklarımda hissettim.

Kısa bir süre bu şekilde durduktan sonra ağzını hafifçe aralayıp, alt dudağımı yakalamış ve dilini hafifçe ittirerek dilimle buluşturmuştu.

Ağzımda hissettiğim dille inleyip saçlarındaki elimi bastırarak biraz daha kendime çektim. Bu sefer öpüşmemiz daha da ateşli bir hal alırken bedenimi kaydırarak kanepeye yatmamı sağlayıp üzerime konumlanmıştı.

Bir eli belime doğru ilerlerken, diğer elini başımın hemen yanından koltuğa bastırıyordu.

Nefes nefese geri çekildiğimiz zaman dudağını yalayıp, hafifçe dilini çıkardı ve çenemden başlayarak boynuma doğru ıslak bir yol çizdi.

"Ama onlar bizi kabul etmezse?" Diye sorduğumda bir an duraksasa da hemen toparlanıp köprücük kemiğimi ısırdı.

Üzerimdeki kazak artık beni boğarken karşımdaki adam bunu anlamış gibi elini kazağımın ucuna atıp beni çıplak bıraktı.

Göğsüm hızla inip kalkarken tekrar üzerime eğilip meme ucuma bir öpücük kondurup geri çekildi.

"Bilmiyorum Hazar" derken dudaklarını göğsümden sürüye sürüye yukarı doğru çıkarıp, gözlerimizi birbirine kenetledi.

Utanmış olduğum için gözlerimi kaçırmak istesem de kendimi tutarak yutkundum.

"Zar zor kabullendim zaten" dedikten sonra kendini üzerime bırakıp boynuma gömüldü.

"Boran, arkasından Ozan, şimdi de sen" durdu ve boynuma burnunu sürttükten sonra devam etti. "Çok düşündüm, ilk anladığım andan beri ama yok. Bir çözüm yolu bulamıyorum" dedikten sonra elimi sırtına atıp okşamaya başlamıştım.

"Ben bir daha kimseyi sevmeyeceğim derken karşıma üç tane adam çıktı"

Sinirle gülüp başını çevirdi ve tam göğsümün üzerine koydu.

"Şimdi de işin içine battım, çıkamıyorum"

Söylediği kelimelerin hepsi benim içimden geçenleri yansıtırken gözlerimi kapatıp derin bir nefes çektim içime.

"Zamana bırakalım" dediğimde kaşlarını çatarak, çenesini göğsüme dayamış ve mavi gözlerini gözlerime dikmişti.

"O ne demek?" Dediğinde dudaklarımı büzüp gözlerimi tekrar tavana çevirdim.

"Boran ve Ozan'ın ne tepki vereceğini bilmiyoruz, biraz daha bekleyip öyle konuşalım bu konuyu onlarla" dediğimde yutkunup kafasını sallamış, hemen ardından da yine kafasını göğsüme yaslanmıştı.

Çıplak bedenlerimiz bir bütün haline gelmiş nefes alış verişlerimiz düzenli bir hal almıştı.

İkimiz de hissettiğimiz korku, sinir ve heyecanla birlikte bu şekilde kalmıştık.

Bitmiyordu ki sorunlar bir türlü.

Peki ilk olarak en uzak olan ikiliyi seviştirmem sjdjskxskd

PLATONİK / [BxBxBxB] / TEXTINGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin