19

3.7K 234 2
                                    

*Hazar'ın Ağzından*

Önümde büzülmüş bir şekilde hala bardağını izleyen çocuğa derin bir iç çekerek yakınlaştım ve tam yanına oturdum.

"Böcek" dediğinde kafasını kaldırıp gülümser gibi yapmış ve poposunu biraz yana kaydırarak yanıma yanaşmıştı.

"Günaydın" dedikten sonra gözlerini alttan alttan bana dikip gülümsedi. Onun bu tatlı tavırları beni benden alırken cevapladım onu.

"Günaydın"

Elimi uzun sarı saçlarına atıp hafifçe karıştırdıktan sonra geri çektim ama izin vermemiş ve koluma iki eliyle sarılmıştı.

"Rahatsız olur musun?" Diyerek kedi bakışları ile baktığında gülüp kafamı iki yana salladım.

"Neden olayım?" Dememle bilmiyorum anlamında omuzlarımı çekip kafasını omzuma koydu ve konuşmaya başladı.

"Kendimi çok farklı hissediyorum Hazar" dediğinde saçından yayılan tatlı koku burnuma dolmuştu usul usul. Derin bir iç çekip kafasını kedi gibi sürttükten sonra devam etti konuşmaya.

"Aklımda bir sürü anlamadığım soru var ve eminim ki Ozan da şu an aynı benim gibi hissediyor"

"Korkuyorum, en yakın arkadaşımı kaybetmekten" demesiyle elimi saçlarına atıp yavaş yavaş okşamaya başladım.

"Bak böcek, mesajda da dediğim gibi bazen her şeyi söylemeye dili varmaz insanların sadece kendilerine saklamak isterler ve bunu kafaya takmamalısın" dedikten sonra gülüp içimden devam ettim.

Tıpkı benim gibi.

"Bu senin Ozan'ı kaybedeceğini anlamına gelmiyor merak etme" dedikten sonra karşıdan gelen bedeni görmemle yüzümde minik bir tebessüm oluşmuştu.

Atlas ilk olarak kaşlarını kaldırıp şaşkın bir biçimde baksa da hemen sonra toparlanıp arkadaşlarından gizlemeye çalışarak gülümsedi ve elini yüzüne kapattı.

Onun bu tatlı hali beni de güldürürken yanımdaki bedene bakıp saçını okşamaya devam ettim.

"Peki senin aklına takılan başka sorun var mı?" Dememle başta irkilse de hemen toparlanıp iki yana salladı kafasını. "Yok fazla bir şey" diyerek kıvırmaya çalışsa da ben biraz üzerine girmek istemiştim.

"Ee Ozan'a kızmıyor muydun? Şimdi sen neden anlatmıyorsun bana?" Dediğimde telaşla kollarını benden çekip yana kaymıştı.

Onun bu teması kesilince hissettiğim soğuk içimi titretirken, cevap vermesini ümit ederek beklemeye başladım.

Bir süre kendi içinde hesaplaşma yaşayıp en sonunda konuşmaya karar verince ağzını araladı hafifçe.

"Ben düşünmemem gereken bir şeyi düşünüyorum" dediğinde kaşlarım çatılmıştı. "Yani doğru olmayan bir şeyi" dedikten sonra yutkunup mavilerini bana çevirdi.

"Ne gibi?" Dememle başını eğip parmakları ile oynamaya başladı. "İşte yanlış şeyler, geçer galiba gençlik hevesi" dediğinde gülmeden edememiştim.

"Öyle olsun bakalım" dedikten sonra elimi saçına atıp karıştırdım ve devam ettim. "İstediğin zaman buradayım, anlatabilirsin" dedikten sonra saçını öptüm.

"Daha iyiysen o zaman ben gideyim yavaştan, sen de Ozan'a önce kendi sorunlarını açarak konuşmasını sağlayabilirsin belki" dediğimde yüzü biraz olsun daha parlarken gülümseyip kafasını salladı.

Bu hareketinden sonra dayanamayıp tekrar saçını öptüm ve ayakta kalkıp el salladım. 

Boran da ben gitmeden önce bana kısık sesli bir teşekkür etmiş ve el sallamıştı.

O esnada yüzüme bakan Atlas'a da kimseye fark ettirmeden göz kırpıp kendimi soğuk havaya attım.

Sonumuz ne olacaktı bizim böyle?

Daha farklı bir bölüm hayal etmiştim sdhskd

Özür dilerim bu kadar kısa olduğu için :')

PLATONİK / [BxBxBxB] / TEXTINGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin