I

146 5 2
                                    

Yaşamak istemenin neresi yanlış? Herkes gibi mutlu olabilmenin, sevilmenin nesi sakıncalı? Neden ben de herkes gibi dışarıda olamıyorum? Bu boğucu, sıcak ve havasız odada yaşamaya neden mahkum ediliyorum?

Tabi buna yaşamak denirse. Zaten öleceğimi biliyorum, neden bir kez olsun istediğimi yapamıyorum? Oda ateş gibi olmasına rağmen üşüyorum. Duvarlar üzerime geliyor, öksürüklerim çoğalıyor. Ve kimse beni yaşatmak için çaba harcamıyor.

"Günaydın. Bugün nasılsın?"

Nasıl olduğumu nasıl anlatabilirim? Çığlıklarımı duyduğunu biliyorum, ne kadar acı çektiğimi de görüyorsun. Söylesene Doktor Park, azıcık da olsa empati kurabiliyor musun neler hissettiğim konusunda?

Sanırım bunun cevabı hayır. Bir senedir burada olsam da, biraz katı bir doktora benziyorsun. Hastalarını yakın akrabanmış gibi koruyup kollayacağını pek sanmıyorum. Yine de az da olsa beni anlayacağını umuyorum.

"İyiyim."

Soruna verdiğim cevaba karşın o kocaman gamzeni gözüme sokarcasına gülümsüyorsun. Anlamadın sanırım.

"Değerlerin iyiye gidiyor. Sadece birkaç hafta nöbetlerin devam edebilir ya da miden bulanabilir,"

Doktor Park elindeki muayene raporuna bakarken ben de onu izliyorum. Hastanedeki en uzun boylu doktor o. Bembeyaz saçları ile uzaktan yaşlı gibi dursa da, yakından boya olduğu anlaşılıyor. Tüm gün o beyaz kafayla hastanenin her yerini dolaşıyor ve bu bazen çok tuhaf.

Doktor Park'ın güzel bir yüzü var, beyaz saçlarını çoğunlukla geriye yatırır ama şimdi olduğu gibi nadiren beyaz tenine düştüğünde bence en güzel görüntüye sahip olur. Büyük gözleri okuduğu yazıya göre oran değiştirirken bile çok hoş görünür, kırmızı dudaklarını küçük bir çocuk gibi büzdüğünde insanda öpme isteği uyandırır.

Hep aynı kıyafetleri üstünde görsem de; beyaz önlüğü, önlüğün yakasındaki küçük renkli rozeti, boynundaki steteskopu ve neredeyse önlüğü ile aynı renkteki parlak teniyle bana bir şaheserden daha fazlası gibi gelir. Sanırım onda görmeyi en çok sevdiğim şeylerden bir diğeri de minik burnundaki harikulâde görünen beni.

Sanki oraya özenle koyulmuş gibi kusursuz durması ona hayran olmama sebep oluyor. Gözlerim istemsizce oraya odaklandığında kendimi etrafımdan soyutluyorum. Konuştukça hareket eden o kıpkırmızı dudaklarını öpmek istiyorum.


Ben yine durduramadım kendimi aaa

Burada biraz kafama göre takılayım sonra Get You Alone'a bölüm atarım

İnternetinin olmaması berbat bi hismiş ya

Umarım beğenirsiniz ♡♡

euthanasia | park chanyeol ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin