...
Günlerdir uyuyamayan çocuk, sonunda sarışının kollarında, onun yatağında huzurlu bir uyku çekiyordu. Yumuşak yeşil saçlarında dolaşan eller onu güvende hissettiriyordu.
Rüyası öyle güzeldi ki çıkmak istemedi. Bu yaşanılanlar sanki hiç olmamış gibi oyun oynuyorlardı birlikte, bir yaz sabahı. Bacaklarına değen uzamış otlar arasında koşuyorlardı. Güzel bir andı, ta ki kabusa dönmeye başlayasaya kadar. Ellerinin anlık ayrılmasıyla, Katsuki uzaklaşmış, ne kadar koşarsa koşsun yetişemiyordu. Bedenine sarılmış eller onu dibe çekti, nefesinin derinlere çekildikçe yok oldu.
Katsuki yanındaki çocuğun sayıklamaya ve derin nefesler almaya başlamasıyla endişelendi ve uyanması için dürttü. Bir kaç dürtüşün ardından yataktan sıçrayarak uyandı, Izuku. Bir kaç saniyenin ardından kendine geldi. Yanındaki bedene sarıldı.
"Senin de gittiğini gördüm. Yetişemedim, engel oldular."
"Hey, ben bi yere gitmiyorum. Korkma artık."
Tekrar uykuya daldı, tabi her dakika sıçradığı bir uyku ne kadar uyku sayılırsa.
...
Kacchan bisikletinin önüne Deku'yu oturtmuş, birlikte derenin oraya gidiyorlardı. Kacchan oranın iyi geleceğini düşünmüştü. O yeri kim görse huzur dolardı ya gerçi. Burkuyordu da aynı zamanda. Böyle güzellikleri gören insanlar neden hayatlarının da böyle olmadığını sorgulamadan edemiyordu. Çok düşünmemek lazım, bazı yerler sadece tadını çıkarmak için var.
Sonunda geldiklerinde yavaşça indiler bisikletten. İlerlerken aynı zamanda ayakkabı ve çoraplarını çıkarttı Katsuki. Izuku da aynısını yaptı ve oturup ayaklarını suya soktular. İlk başta gelen soğukluk sonrasında yerini bir serinliğe bıraktı. Gökteki güneşin aksine fazlasıyla serindi bu su, karşı çıkıyordu sanki güneşe.
"İyi mi? İyi hissediyor musun?"
"Daha iyi, ama iyi değil."
Ayakları suyun içinden çıkmayacak şekilde yere yattı, kollarını başının altına koydu. Yaz havası hoşuna gidiyordu, insana huzur veren beyaz bulutlar, sıcak güneş, kuş cıvıltıları, sessizleşen ortam. Sonsuza dek yazı yaşamak isteyebilirdi eğer ona tek bir mevsim seçme hakkı sunulsaydı.
Katsuki de Izuku'nun yattığı şekilde yattı. Huzurla gözlerini kapamışken ayağına değen balık ürkmesine, birden kalkmasına neden oldu. Sadece bir balık olduğunu görünce ise geri uzandı.
"Hiç bir şeyden korkmayan Kacchan balıktan mı korkmuş? ~" Bir bebekle konuşurmuşçasına söyledi. Katsuki ise yüzünü ona döndü;
"Hiç de bile! Huylandım sadece."
"Yaa yaa, yüzündeki ifade de öyle diyordu." Kıkırdadı. Katsuki ise karizmayı çizdi diye düşünüp kırmızıların yerleştiği yüzünü öbür tarafa çevirerek somurttu.
"Bana bak~ Kızarınca şirin oluyorsun."
"Kandırma beni."
"Kandırmıyorum. Bana baksana."
Çenesini tutup kendisine çevirdi yüzünü.
"Benim Kacchan'ım hep çok güzel."
Daha da kızardı. Gökteki güneş direkt yüzüne vursaydı bu kadar kızarmazdı.
"Sö-söyleme şöyle şeyler! Ben... Ben bir kere yakışıklıyım." Diyecek bir şey bulamayınca söylediği şeylerin ardından yüzünü geri çevirdi. Izuku ise ona biraz daha yanaşıp göğsüne yattı ve beline sarıldı.
"Yakışıklı olmadığını söylemedim zaten."
Sessizlik oluştu. Sonrasında Bakugou konuştu;
"Biri senin için birisini öldürse ne yapardın?"
"Garip bir soru, neden sordun ki?"
"Sadece bir yerde gördüm ve sen nasıl hissederdin diye merak ettim."
"Bilmiyorum... Garip bir soru."
...
Yolda dönüyorlardı. Nerden çıktığını anlamadıkları sarhoş adam Izuku'nun kolunu tutup çekti. Birden kolundan çekilen küçük çocuk korktu. Çeken kişiye bakınca onu gördü. Annesini kaybettiğinden beridir görmemişti.
Kolundaki eli itmeye çalıştı. Fakat daha güçlü olduğundan başaramadı. Katsuki ise adama vurmaya çalışıyordu. En sonunda debelenen iki bedeni de eve sürükledi.
"Bıraksana! N'apıyorsun?!" Katsuki konuştuğunda onu evin duvarına çarptı. Bir an endişelenip sarışına baktı yeşilli ama kendisini üst kata çeken kollar yüzünden pek bakamadı.
"Nerdesin sen kaç gündür?"
"Kaç gündür evde olmayan ben miyim?! Ne yapmaya çalışıyorsun, bıraksana! Anneme yaptığının aynısını mı yapacaksın?"
Kolunu kurtarmaya çalışıyordu. Katsuki ise kendilerini koruyavak bir şey aramış, bulduğu bıçağı düşünmeden alıp yukarı çıkmıştı. Adamı Izuku'ya dokunmaya çalışırken ve Izuku'nun da onu itmeye çalışırken buldu. Gözyaşları akan çocukla göz göze geldiler. Sonrasında ise bedeni kendi kendine hareket etti. Hiç düşünmeden sapladı bıçağı sırtı dönük adama bir kaç kez.
Anlık gelen şokla durdu, sırtındaki bıçağın çekilmesiyle de yere düştü. Kan sıçramış, korku ve şaşkınlık dolu suratı ve elinde yere kan damlatan bıçakla duruyordu sarışın, yeşillinin karşısında. Kulaklarında bir çınlama vardı, sanki duyma yetisini kaybetmiş gibi. Izuku'nun ise dolu gözleri şaşkınlıkla açılmıştı.
Elindeki bıçak yere düştü sarışının. Başını elleri arasına sardı, kulaklarını kapattı. Çınlamanın geçmesini istiyordu. Izuku ise bir kaç saniye çocuğa baktıktan sonra ona sarıldı. Birlikte yere çökmüşler, bu sefer Katsuki, Izuku'nun kollarındaydı.
"Doğru mu bilmiyorum ama... Teşekkür ederim..."
Izuku çekinerek söyledi. Onun da başını yakmıştı sonunda. Daha ne olabilirdi ki? Düşüncelerle doluydu zihni. Kollarındaki şoka girmiş çocuğa yapabildiği tek şey sarılmak, sırtını sıvazlamaktı. Kulaklarına kapadığı ellerini yavaşça tutarak indirdi.
"Sen... Sen kötü bir şey yapmadın. Bu kötü olamaz, biz kötü bir şey yapmadık. Tamam mı? Hepsinin suçlusu en başından beri o adamdı."
Gözlerini gözlerine dikti.
"Peki ya şimdi ne yapacağız? B-birini öldürdüm."
Doğru. Onlara yaşatılanlar bu iki küçük çocuğu katil yapmıştı. Ve insanlar neden diye sormayacak, onları tamamıyla kötülükten ibaret görecek ve tonlarca ağır laflar edeceklerdi.
...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
if i killed someone for you, bakudeku
FanfictionNe kadar tişörtüne sürerse sürsün ellerinden çıkmayan kan daha da çoğalıyordu. Dizlerine kadar içinde bulunduğu su kanlıydı, kırmızıdan başka bir renk yansıtmıyordu. Suyun üstünde dağılmış organlar duruyor, yavaş yavaş ona doğru geliyorlardı. Hemen...