BÖLÜM 23 "Beklenmedik Olaylar" (II.KISIM)

86 10 0
                                    

GRACE, RESİM ATÖLYESİNDE 'DOĞANIN AŞKI' SERİSİNİN SON TABLOSUNU dalgınca resmederken tek düşündüğü şey, on gün önce, o gece neler olduğuydu... Aiden'ın o gece yanına gelip ona çocuk isteyip istemediğini sorduktan sonra yanından gitmesinden beri onu görmüyordu. Kral unvanını devralacağı için sürekli Kraliyet Sarayı'nda kalıyor, Killiney'deki evlerine çok geç saatlerde dönüyor ve genelde çalışma odasında sabahlıyordu.

Bu yüzden Grace, artık onun odasında kalmayı bırakmıştı. Kendine ayrılan süit dairesinde Aiden'ın ondan neden uzak durmaya çalıştığı ile ilgili vesveselerle kendini baş başa bırakıyordu. Aiden'ı nadir de olsa kahvaltı ve akşam yemeklerinde gördüğünde onunla konuşmaya çalışsa da Aiden, onun soru sormasına fırsat vermeden konuyu kapattırıyordu. Kraliyet görevleri dışında da pek yan yana geldikleri söylenemezdi. Ondan yakın olmaya çalıştıkça Aiden, kaşlarını çatarak ondan kaçarak uzaklaşıyordu resmen.

Sanki ona burada kalması için bir sebep bırakmıyor gibiydi ve bu Grace'in canını çok yakıyordu. Ona dokunmayı, öpmeyi öylesine özlemişti ki...

Hem her şeyi öylece bırakıp gidemezdi. Aiden, ona söz verdiği her şeyi yerine getirmişti. Nihayet Profesör, makalesini kabul etmiş ve yüksek lisans programından mezun olmaya hak kazanmıştı. Tabi bir de Sean Tyler'a kaptırdığı parası da geri gelmişti. Şimdi onu yüz üstü bırakıp gidemezdi.

Grace, fırçasını sert bir şekilde elinden fırlatıp gözlerini devirdi. "Kimi kandırıyorum, ben? Gitmemek için resmen bahane arar oldum..." Ellerini başının içine alıp belli bir süre öyle kaldı. Sonra oturduğu uzun iskemleden kalkıp atölyesinin bahçeye açılan kapısından kendini dışarı attı. Gökyüzünde yükselen güneş biraz olsun serin havayı ısıtmayı başarıyordu.

Grace, kollarını birbirine bağlayıp evinin bahçesinde yürümeye başladı. Nasıl oluyordu da Grace, asla yapmam dediği şeyleri yapar hale geliyordu? Grace, bir adam için her şeyden vazgeçmeyi göze almışken... nasıl bunlar olabiliyordu? Bu aylar içinde Grace kendi hayallerine uzak bir yaşamın içindeydi. Resmen her günü Kraliyet'in onun için verdiği görevleri icra etmekle geçiyordu. Sosyal yardım kuruluşları, dernekler, okullar ve devlet daireleri... Ama Grace en çok yılbaşı gecesi tanıştığı işitme engelli küçük kız Karen'ın yetimhanesi St. Patrick Yetimhanesini ziyaret etmeyi çok seviyordu. Bu on günlük süreçte orada çok güzel işler yapmıştı. Oradaki birçok eksiklik için yardım kampanyaları yaptıktan sonra bizzat kendisi çocuklara resim kursu vermeye başlamıştı. Belki de bu süreçte kafasını en çok boşalttığı yerlerde birisi orasıydı. Diğeri de resim atölyesi... Bir de ailesiyle görüşmeleri vardı tabii. Her hâlükârda annesiyle babasıyla konuşmak, Rose'un neşeli ve insana ilham veren sesini duymak, Katie'nin hala erkekler hakkında katı düşüncelerini dinlemek bile yetiyordu...

Yine de yüreğinde bir yerlerde her şey eksikti. Sevdiği adam yanında yoktu. Bu da daha önce yaşamadığı acı bir hissin tüm bedeninde gezmesine neden oluyordu. Belki de Aiden, anlaşmanın farkına varmıştı ve bu işin sonunu sorunsuzca halletmek istiyordu. Bu düşünce bile yüreğinin sızlamasına yetmişti. Onu sevdiğini söylediğinde gözlerindeki ışıltıları görmüştü. Ama şimdi... Ona bağlanmak istemiyor gibiydi. Bahçede bulunan bir ağacın altına çöküp bacaklarını ileriye doğru uzatırken tüm bunların onu ne kadar yorduğu düşüncesiydi. Yarın, Taç Giyme Töreni vardı ve eğer anlaşmalarına uyarlarsa ikisi de ayrılacaklardı.

Bu düşünceler içinde boğuşurken arkadan gelen bir ses onu kendine getirdi.

"Majesteleri, güneşin tadını çıkarıyorsunuz galiba?" dedi Nora elinde kurabiye tepsisini tutarken. Nora her zaman neşeliydi ama son zamanlarda bu neşesine ışıltı katan bir mutluluk vardı. Çünkü Nora ve Simon, onları Dingle'a gönderdikleri zamandan beri sevgili olmuşlardı. İkisinin birlikteliği çok ilginç olsa da Simon'ın onun yanındayken güler yüzlü halleri, ikisinin birbirlerine tutkuyla bakmaları her şeyi açıklıyordu. Böylesine zıt karakterlerin birbirlerini tamamlamaları gerçekten harikaydı. Üstelik Nora, artık kendi tarzında giyinmeye başladığı için de çok mutluydu. Giyindiği renkli dar kalem etekleriyle Simon'ın yanından geçerken onu yiyecekmiş gibi bakan onun neden en başında Nora'ya kıyafetleriyle ilgili saçma bir kural koyduğu anlaşılıyordu.

Mükemmel Uyum - TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin