(Kihyun'un ağzından)
Bahçeye çıktığımda ağaçların arkasında kalan banka doğru ilerledim. Arkamdan gelen ayak seslerini duymamla hemen arkamı döndüm. Dönmemle beraber arkamdan gelen kişiyle yere düştük. Ona baktığımda Minhyuk olduğunu gördüm. Onun burada ne işi vardı? Hemen üstümden kalktı.
-Ne arayordun burada?
-Hava almaya çıktım sadece.Ben onu umursamayıp arkamı döndüm ve banka yürümeye devam ettim. Oturunca yanıma oturdu.
-Bana o gün neden yumruk attın?
-Çünkü hareketlerin çok sir bozucuydu ve ben sinir bozucu ve gıcık insanları sevmem.
-Tamam, biraz sinir bozucu olabilirim ama bu vurmanı gerektirmezdi.
-Offf, seninle uğraşma istemiyorum. Mümkünse bir daha görüşmeyelim.Aya kalktım tam saraya ilerliyorum ki konuşmaya başladı.
-Bence daha çok görüşeceğiz. Biliyorsun ki artık barış imzaladık. Yani dediğin imkansız.
Histirek bir gülüş attım ve saraya ilerledim. Odama geldiğimde duş aldım ve yatağıma uzandım. Aslında fena biri değil. Sadece biraz gıcık gibi. Aishh ne diyorum ben! Saçmalamayın ondan tabikide hoşlanmıyorum.
(Minhyuk'un ağzından)
Kihyun içeri girdikten sonra bende içeri girdim. Oradaki bir hizmetçiyr nerede kalacağımı sordum, beni odama götürdü. Oda tahmin ettiğim kadarıyla Kihyın'un odasıyla karşı karşıyaydı. Yatağın köşesindeki pijamaları giyinip yatağa uzandım. Gözlerimi kapattım. Hadi ama! Neden hep onu görüyorum. Ah, aslında görmem çok doğal, o parlak gözleri, kahverengi saçlarıyla harika. Evet, ona aşık oldum.
(Kihyun'un ağzından)
Sabah kalktım ve aşağı indim. Annem ve babam vampir ailesiyle konuşuyordu. Babam bana yanına gelmemi işaret etti. Yanına gittiğimde:
-Kihyun gidip Minhyuk'u uyandırır mısın?
-Tabii.Başka ne diyebilirdim ki. Misafirlerin yanında reddetsem kesin sonra azar yerdim ve ben azarlanmayı hiç sevmem. Babama odayı sorduğumda benimkinin karşısındaki olduğunu söyledi. Odaya doğru ilerledim. Kapıyı tıklattım ama ses gelmedi. Bende içeri girdim. Minhyuk hala uyuyordu. Aslında uyurken daha masum ve yakışıklı gözüküyor. Yatağa doğru ilerledim ve onu dürttüm. Birden hiç beklemediğim birşey oldu. Minhyuk beni bileğimden kavrayıp yatağa yatırdı ve üstüme çıktı. Ben ona şaşkınlıkla bakarken o hala uyanamamıştı.
-Minhyuk kalk üstümden.
Sonunda biraz kendine gelmişti. Ama hala üstümdeydi. Bana yavaş yavaş yaklaşmaya başladı. Neden kalbim bu kadar hızlı atıyor. Sonunda dudakları dudaklarına dediğinde beni öpmeye başladı. Bende karşılık verdim. Biz öpüşürken Minhyuk kafasını yana eğmiş ve öpüşümğzü derinleştirmişti. Sonunda ayrıldığımızda ikimizde nefes nefeseyfik.
-Seni seviyorum Kihyun. İlk gördüğüm andan beri. Garip gelebilir ama bana vurduğunda seneden çok etkilendim.
-Bende seni seviyorum Minhyuk. İlk başta duygularımı anlayamasamda seni seviyorum.
-Peki bunu ailelerimize nasıl söyleyeceğiz?
-Bence kabul ederler. Hatta işlerine bile gelir. Sonuçta barış yaptılar. Bu da barışın simgesi olur.Minhyuk gülümseyip beni tekrar öpmeye başladı. Bu çok iyi hissettiriyordu. Ayrıldığıktan sonra üstünü değiştirdi ve aşağı indik. Elf kral:
-Minhyuk'u çağırmak ne kadar uzun sürdü Kihyun.
-Uyanmadı baba.
-Tamam, hadi oturun kahvaltı yapalım.Kahvaltı sırasında Minhyuk'a kaçamak bakışlar atıyordum. Bazen göz göze geliyorduk. Onda da nan gülümsüyor ve yemeğe devam ediyordu. Kahvaltıdan sonra Minhyuk lar gitmeden önce Minhyuk'u bahçeye çıkardım ve bizi kimsenin göremeyeceği bir köşeye götürdüm. Daha sonra onu öpmeye başladım. Ayrıldıktan sonra:
-Minhyuk yarın geçen karşılaştığı gölün oraya gelebilir misin?
-Tabiikide.Son kez yanağından öptükten sonra ailelerin yanına gittik. Vedalaştıkdan sonra gittiler. Bu gün çok boş grçicekti anlaşılan. Ok ve yayımı aldıktan sonra antrenman yapmaya başladım.
Uzun bir süredir yazmadığını fark ettim. Hikayeyi takipte kalın, yorun yapmayı ve oy vermeyi unutmayın lütfen.
Ben okuyucu az olsada yazmaya devam edeceğim.
Görüşürüz., (-: