(Kihyun'un ağzından...)
Başımdaki ve vücudumdaki ağrıyla gözlerimi açtım. Etrafa bakındım. Yeni kalktığım için başım dönüyordu. Galiba kaçırılmıştım. Eski bir tek odalı (bir tane kapı vardı ve büyük ihtimalle orası lavabo) klubenin içerisinde ellerimi uzun bir zincirle duvara sabitlemişlerdi. Klubenin hiç camı yoktu bu yüzden nerede olduğumu bilmiyordum. Kim beni kaçırmış olabilirdi ki? Bir süre sonra içeriye bir adam girdim. Kısmen benden uzun ve saçları siyahtı.
-Demek Minhyuk'un sevgilisi sensin. Bir vampir ve elf, enteresan. Ah sana kendimi tanıtmadım. Ben Mark.
Bana söyledikleriyle şaşırdım nasıl biliyordu!
-Ne istiyorsun benden?
-Derdim seninle değil Minhyuk'la. Ondan intikam alıcam ve bunun içinde seni kullanıcağım. Bu yüzden bir süreliğine benim misafirimsin ve şunu söylemek isterim sana iyi davranmaya ağın güzellik.
Güzellik demesiyle midem bulandı. Beni küçük görüyordu ama ben buradan kaçacaktım. Dışarı çıkınca Minhyuk'la zihnimde mesaj yolladım.
(Minhyuk'un ağzından...)
Kihyun'un yanından ayrılıp saraya ışınlanacakatım ki zihnimde Kihyun'un sesi yankılanmaya başladı. Ne dediğini anlamak için bir ağacın dibine çömeldim.
'Minhyuk yardım et. Beni yaraladılar ve kaçırıldım. Şu an nerede olduğumu bilmiyorum.'
Kihyun'un çaresiz sesini duyunca ne yapacağımı bilemedim. Hemen Jooheon'un yanına ışınlandım.
-Jooheon Kihyun'u kaçırmışlar birşey yapmalıyız.
-Bizimle ne alaka?
-Sana bunu daha sonra söyleyecektim ama biz Kihyun'la sevgiliyiz.
Ağzı şaşkınlıktan açılırken ben konuşmaya devam ettim.
-Bugün onunla buluştuk. Saat ilerleyince de ayrıldık. Bir süre sonra kafamın içinde sesi yankılanmaya başladı. Bende hemen senin yanına ışınlandım. Yaralanmış. Kim yapmış olabilir bunu? Ne yapacağımı bilmiyorum. Lütfen yardım et.
Jooheon bu konularda bilgiliydi. Çok kitap okur ve ilgi duyardı.
-Elf krallığının haberi var mı?
-Bilmiyorum. Haber vermeli miyiz?
-Eğer vermezsek ve onlar öğrenirse bizden şüphe duyabilirler.
-O zaman ilk babamlara söyleyelim.
Beraber aşağı indiğimde annemle babam aşağıda ki salonda oturuyorlardı. Yanlarına gittik.
-Size birley söylemem gerek.
-Tabii, seni dinliyorum.
-Baba şey size bunu daha önce söyleliydim biz Kihyun'la sevgiliyiz.
Babam yutkundu ve,
-Şu elf prensimi.
-Evet.
-Tamam size karşı çıkmayacağım. Ama sanki başka bireyler var gibi.
-Ah, evet Kihyun kaçırılmış ve yaralıymış. Benden zihin yoluyla yardım istedi. Onunla iletişim kuramıyorum.
Annem konuştu:-Tamam oğlum sakin ol.
-Hemen elf krallığında gitmeliyiz. Eğer bizden önce öğrenirlerse kötü şeyler olabilir.
Hepimiz ışınlanma gücümüzü kullanıp sarayın bahçesine ışınlandık. İçeri girdiğimizde kral, kraliçe ve küçük prens salondaydı. Bizi görünce ayağa kalktılar.
-Birşey mi oldu Bay Lee?
-Öncelikle oturabilir miyiz?
-Tabii.
Hepimiz oturduğumuzda babam baba baktı.
-Minhyuk'un açıklaması gereken bir konu var.
-Ah öyle mi, dinliyorum.
-Şey biz oğlunuza bir süredir sevgiliyiz.
Bunu dememle Changkyun ağzındaki suyu püskürttü ve öksürmeye başladı. Kraliçe ve kralda şaşkına bize bakıyordu. Sözüme devam ettim.
-Bugün onunla buluştuk. Ayrıldıktan kısa bir süre sonra benden zihin yoluyla yardım istedi, kaçırıldığını söyledi ve yaralıymış. Bende ne yapacağımı bilemedim.
Elf kralı hemen muhafızları çağırdı ve onu aramalarını söyledi. Vampir krallığının muhafızları da onu arıyordu. Elf kral yanıma gelip elini omzuma koydu.
-Sizin adınıza çok sevindim. Kihyun'un bulduktan sonra tekrar konuşalım olur mu?
Kafamı salladım.
Umarım hikayeyi beğeniyorsunuzdur.
Oy vermeyi ve yorum yapın lütfen~~