(Kihyun'un ağzından...)
Mark denen adam bir daha gelmemişti. Adamları gelip sadece yemek bırakıyordu. Bide anladığım kadarıyla bunlar kurtadamlardı. Nedeni Minhyuk'yan intikam almak istediğini anlamıştım. Aralarında geçen olayları biliyorum. Umarım Biran önce beni bulurlar.
(Minhyuk'un ağzından...)
Uzun patika da ilerlerken aniden garip sesler gelmeye başladı. Herkes savunma moduna geçince beklemeye başladık. Bunların olması normaldi. Sonuçta yasak bölgedeydik. Wonho bir adım öne çıkıp bir Asa oluşturdu. Daha sonra bireyler söyleyerek etrafımıza kalkan yarattı. Demekki onunda güçleri varmış.
Yürümeye devam ederken karşımıza bir klube çıktı. Umarım Kihyun buradadır.(Kihyun'un ağzından...)
Bir anda Minhyuk'u hissetmeye başlamıştım. Beni bulmuşlardı. Bunu belli etmemeliydim. Bu yüzden sadece beklemem gerekiyordu. Gelirlerse elbette onlarla savaşırdım. Duvarın kenarına çöktüm ve beklemeye başladım.
(Minhyuk'un ağzından...)
Hyungwon haritasını açıp baktığında Kihyun'un burada olduğunu söyledi.
Klubeye yaklaştığımızda etrafının adamlarla çevrili olduğunu gördük. Mark'ta oradaydı. Onu ben öldürecektim. Kral Yoo seslenince ona döndük.-Gruplara ayrılalım. Daha kolay hallederiz.
Kafamla onu onayladım. Gruplara şu şekildeydi:
Hyungwon, wonho ve ben
Jooheon, Changkyun ve Kraliçe Yoo
Babam, annem ve Krall Yoo.
Bizim grup önden gidecekti.
İlerlemeye başladık. Vampirler her zaman kurtlardan üstündü. Ellerde büyü yapabildiği için güçlüydük. Hyungwon kocaman mayi bir top oluşturup üstlerine yolladı. Onlar ortadan kaybolunca topları seri bir şekilde yolluyordu. Kafamı diğer tarafa çevirdiğimde Wonho elindeki asayala dövüşüyordu. Bende vampir güçlerimi aktif edip üstlerine doğru uçmaya başladım. Hiçbirini acımdan katlediyordum. Arkama baktığımda herkesin savaştığını gördüm. Ne kadar çoklardı.
Gözüme Mark takılınca hemen ona doğru koşmaya başladım. Üstüne atlayıp tırnaklarımı yüzüne geçiriyordum. Biranda beni altına alınca afalladın. Kurta dönüşmüştü. Birbirimizle boğuşurken Mark aniden üstümden uçtu ve ağaca yapıştı.(Kihyun'un ağzından...)
Bireyler yapmam gerekiyordu. Dışarıdaki sesler artarken biranda bileğindeki zincirler kayboldu. Ne olduğunu anlamadan kafamda Hyungwon'un sesi yankılandı:
-Sonra teşekkür edersin.
Hemen kalkıp kapıyı tekmeyle açtım. Ben de aynı zaman da büyücüydüm.
Minhyuk'u ve üstündeki adamı görünce, adamı hemen arkaya fırlattım ve Minhyuk'un yanına koştum.(Minhyuk'un ağzından...)
Bana yardım eden Kihyun'du. Yanıma gelir gelmez ona sarıldım. Ayrıldığımız da dudaklarımızı birleştirdim. Birbirimize özlemle öpüyorduk. Nefes nefese kaldığımızda ayrıldık. Alınlarımız birbirine dayalıken:
-Seni çok özledim.
-Ben de seni.
Dudağına kısa bir öpücük bıraktıktan sonra ayağa kalktım. Elimi ona uzattım. Elimden destek alarak ayağa kalktı. Etrafıma bakınırken Mark'ı gördüm. Bu iş burada bitmeliydi. Yanına ışınlandım. Boğazından tutarken tırnaklarımı çıkartıp kalbine sapladım. Elimle çıkarttığım kalbine bakıyordum. Kalbini yere fırlatırken elimdeki kanı üstüme sildim ve Kihyun'un yanına döndüm. Kral ve Kraliçe Yoo Changkyun'la beraber Kihyun'a sarılıyordu. Ailemin yanına geldiğimde bana sarıldılar. Ayrıldığımız da gözüm Hyungwon ve Wonho'ya takıldı. Onların yanına ilerledim.
-Yardımlarınız için teşekkür ederim.
-Sorun değil.
Kihyun'un yanına giderken bana doğru geldiğini gördüm.
-İyi misin sevgilim?
-Evet iyiyim. Seni seviyorum.
El ele geldiğimizi yolu döndük. Yasaklı yerin girişine geldiğimizde Hyungwon bir süre duraksadı.
-Hyungwon gelmiyor musun?
-Ben Wonho'yla kalmaya karak verdim.
Hepimizin gözleri irileşirken ne olduğunu anlamaya çalışıyordum.
(Hyungwon'un ağzından...)
Biz önden yürürken, Wonho ile ben, hiç konuşmuyorduk. Birden bana dönüp:
-Nedeni sürekli bana bakıyorsun?
Dürüst olmanın zararı olmaz herhalde.
-Senden etkilendim.
Sırıtıp önüne döndü. Bana bakmadan:
-Bende senden etkilendim. Savaşırken çok seksiydin.
Kafamı öne eğdim. Kızarmış yanaklarımı görmesini istemiyordum.
-Kırmızı sana çok yakışıyor.
Kıkırdadı.
-Burda kalmanı istiyorum ve sana sahip olmak istiyorum. Biliyorum biraz hızlı ve ani oldu ama bize bir şans versen sana kendimi sevdirebilirim.
Aniden duraksadım. Böylece arkamızdakiler önümüze geçti. Ona bakmaya devam ederken teklifini düşündüm. Galiba kabul edicektim.
Biranda dudaklarına kapandım. Şaşırsa da karşılık vermeye başladı. Ayrıldığımız da :-Ben cevabımı aldım.
Elimi bırakmadan yürümeye devam etti. Girişe geldiğimizde Minhyuk'un bana yönelttiği soruyla beraber Wonho'yla bakıp burada kalıcağımı söyledim. Acil birşey olursa beni çağıracaklarını söylediler. Böylece hayatımın aşkını bulmuş oldum. Onun beni kendine sevdirmesin gerek yoktu. Ben ona zaten aşıktım.
Merhaba. 2 bölğm yayınladım. Bu yüzden diğer bölümü okumayı unutmayın. Oy verip yorum yaparsanız sevinirim. ~~
Diğer bölümler yakında...