Aşıklar Cáfe'ye varmıştık. Arabadan indim Cáfeye doğru girdim, girdikten sonra arkama baktım Enes gitmemişti ve bana bakıyordu hala. "Bu çocuk neden gitmiyordu ki?" Telefonumu çıkarıp Berfin'e mesaj yazmaya başladım.
*Berfin ben aşıklar Cáfedeyim, sen neredesin?* Yazıp gönderdim.
Anında cevap geldi;
*Yaa benim bir işim çıktı çok özür dilerim Asya ya.* Yazıyordu.
"İnanamıyorum daha önceden söyleyebilirdi, o kadar hazırlanmıştım."
O sırada Enes'ten mesaj geldi;
*Niye kapıda dikiliyorsun arkadaşın nerede?**Maalesef arkadaşımın bir işi çıkmış yani ekildim:(* yazıp gönderdim.
Tam kapıdan çıkmak için kapıya doğru ilerliyordum ki o sırada Enes içeriye girdi.Ani bir şok ile;
-Senin ne işin var burada? Dedim.
-Ee o kadar hazırlanmışsın, boşa mı gidecek bu güzellik, Dedi.
"Bu sözleri hoşuma gidiyordu, ama biraz ağırdan almalıydım, o yüzden kaba olmalıydım."-Sen bana mı yürüyorsun? Diye bir cümle çıkmıştı ağzımdan.
"SALAK ASYA NE YAPTIN SEN NE YAPTIN ÇOK KABA OLDUN!"Diye bağırıyordu iç sesim, o sırada;
Enes, şok içinde bana bakıyordu.
- hayır, ne alakası var? Dedi.-kusura bakma, ya birden öyle söyleyiverdim, Diye düzeltmeye çalıştım.
-Bir daha olmasın, diye cevap verdi.
"Bu çocuk beni çıldırtacaktı gerçekten, emir veriyordu resmen düzgün konuşamıyoruz bir türlü." Çok sinirliydim. Enes söze girdi;-Ee ne yiyeceksin?
-Seni.
-Beni mi? diyip büyük bir kahkaha attı.
-Yani öyle demek istemedim. Kötü anlamda, seni parçalayıp yemek istediğimi anlatmak istemiştim.
Yine büyük bir kahkaha attı.
-Ne gülüp duruyorsun be.
-Çok sinirsin, bu hoşuma gidiyor.
-Bak kafana geçiririm bu masayı senin, kes sesini, Dedim. Ardından garson geldi.
-Ne istersiniz efendim?
"Bu adamı alın demeyi o kadar çok istedim ki."
-Ben bir tavuk sote alayım, demiştim.
O da;
-Ben de aynısından, demişti.
Yemekler gelene kadar sessiz bir şekilde oturuyorduk, nedense ağzımızı bıçak açmıyorduk.
Yemekler geldi.
-Buyrun efendim, afiyet olsun.-Teşekkürler.
Sote mi yemeye başlamıştım, efsaneydi tadı. "Bu Cáfe gerçekten olağanüstü bir yerdi. Artık burası favori yerimdi."
Yemeğimiz bitince kalktık. Arabaya bindik ve eve doğru yola koyulduk, yaklaşık yarım saat sonra evdeydik. "Cáfe güzeldi fakat şehrin biraz uzağındaydı galiba insanlar kafa dinlemek için oraya gidiyorlardı." diye düşüncelere dalmıştım, Enes anahtar ile kapıyı açtı. Topuklularımı çıkarıp içeriye girdim. Hızlıca kıyafetimi ve makyajımı çıkarıp sıcak bir duş alıyordum. İşim bittiğinde suyu kapatıp duşa kabin'in kabinini attığımda bornozumu göremedim?! "Olamazdı ya bornozumu unutmuş olamazdım Allah kahretsin." Bornozum normalde odamın kapısında asılı oluyordu hiç bir zaman unutmadım ama ilk defa unutmuştum. Enes'i çağırmaktan başka çarem yoktu, odalara doğru;
-ENESSS!
-ENESSSSS! diye bağırıyordum.En sonunda Enes geldi kapıyı neredeyse tam açıyordu ki;
-BAKMAA
-BAKMA SAKINN
-ENESS KAPA KAPIYII, diye bağırıyordum.-Sakin ol Asya, açmıyorum.
-Söyle noldu beni bu haldeyken çağırdın? Diyordu. Her zamanki gibi sırıtıyordu, duyabiliyordum.
-Seni özlediğimden çağırmadım herhalde, Bornozum oda da kalmış verir misin?
Kapıdan ufak bakıp;
-Versem mi acaba? Dedi.
-Seni öldürme mi istemiyorsan o bornoz burda olur, diyip noktamı koydum.
-Tamam tamam bekle getiriyorum, diyip kahkaha attı.
Bu çocuk gerçekten ilginç'ti.
-Al.
-Sağol. Diyip bornozu giydim. Banyodan çıktım, giyinip saçlarımı kuruttuktan sonra yatağıma yattım.
1-2 sayfa kitabımı okuyup uykuya daldım.YORUM YAPMAYI VE OYLAMAYI UNUTMAYIN;)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sadece ev arkadaşıyız.
RomanceÜniversite için ailesinden uzak bir yere taşınan, bir kız, ve aynı evde yaşadığı bir adam, ilk başlar da sadece ev arkadaşlarıyken sonradan büyük bir aşka yelken açacaklarını düşünür müydünüz?..