-Bak sadece şunu söylemek istiyorum... ben sadece.... yani bugün arkadaşınla karşılaşmamız.... Aslında bence komikti bu kadar, umarım bu konuda bana kızgın değilsindir.
-Sorun yok.
-Yalnız, bugün çok ilginç bir gün geçirdik.
-Tabi ya.
-Yani sorun var mı?
-Yok ya ne sorunu. Neyse. Artık müsaade eder misin? Dişlerimi fırçalayıp uyumam lazım.
-peki.
Enes kenara çekilse de hala orda durmaya devam ediyordu. İçimden ' hala orada mı duracak? Aman neyse..' diye geçiriyordum. Odama doğru giderken hala beni izliyordu;
-Biliyor musun? Sanırım sen şimdiye kadar tanıştığım en sinir kadınsın. Yani iyi anlamda diyorum. Özellikle de sürekli triplere girme haline. Biraz sakin olmayı öğrenmen lazım.
Birşeyler söyleme fırsatı bulamadan, Arkasını dönüp odasına doğru yöneldiğini gördüm. Beni burada öylece bırakmıştı, sinirden burnumdan soluyorum; 'Yok artık ya, tam da iki normal ev arkadaşı gibi olacağımızı düşünürken... ondan nefret ediyorum!' diye içimden geçiriyordum.
Odam'a gelince Esra'ya mesaj atmaya karar verdim;
-Merhaba tatlım! Nasılsın?
-Çok iyiyim! Sende ne var ne yok?Enes'e tahammül etmeye devam mı?
-Bi düşüneyim. ondan hala nefret ediyorum!
-Kuzenim hakkında konuştuğunu unutma....
-Üzgünüm ya aslında çok dengesiz biri... Saate baktığımda, saat baya geç olmuştu.
-Yatsam iyi olacak, tatlım! Yarın yine konuşuruz. Işıkları kapatıp yatağıma uzanmıştım.
Yeni bir sabaha uyanmıştım.. Fakat dün ki olaylara kafa yorduğumdan kafam allak bullaktı. Enes'in oturma odasında dolanıp durduğunu gördüm, kapı aralığından ona bakıyordum. Enes kapı aralığında olduğumu fark etmiş gibi görünüyordu ve yapmakta olduğu şeyi bırakmıştı.
-Bak.. Enes. diyerek söze başladım,
-Efendim?
-Dün biraz aşırı tepki vermiş olabilirim. Yani, arkadaşım Ebru'nun olduğu şu olayda.
-Yaa! tamamen şaşırmış görünüyordu, bunu hiç beklemiyordu.
-Şimdi düşününce, öylece takıldığını anlıyorum ve dün ki davranışımdan dolayı özür dilerim. Enes sadece omuzlarını silkiyor ve bana her zaman ki gibi gülümsüyordu. Peki Ama bu nedense kalbimi küt küt ettiriyordu?!
-Canını sıkmaya bile değmez." dedi Enes.
-Barıştık mı?
-Aynen, barıştık. üzerimden ağır bir yük kalkmış gibi hissediyorum.
Bir süre sonra, enes gözleriyle beni süzüyordu, sanki aklından birşey geçiriyordu. bu utanmama ve yüzümün kızarmasına neden olmustu.
-Ben açım.. diyordu Enes.
-Pardon? Ne demek istiyorsun?!
-Yanlış anladın acıktım yani, sanırım market alışverişine çıkmam lazım. Bir şeye ihtiyacın var mı?
-Yaa biraz havuç alabilir misin? diyorum.
-Harika! Öyleyse hazırlan. Beş dakika'ya çıkıyoruz.
-Çıkıyoruz derken, biz mi?
-Evlere servis elemanı olduğumu düşünmüyordun, değil mi?
-Yani, sonuçta izmir'de bir sürü servis elemanı var. Ne iş yaptığını nereden bilebilirim ki? Enes bir kahkaha atmıştı. Bunun benim için büyük bir artı olduğunu düşünüyordum, belki de ikimizin arasındaki bu ev arkadaşlığı harika bir şekilde yürüyebilirdi.
-Bilgin olsun, market alışverişini kendim yapmaya bayılıyorum. Taze ürünlerin kokusu inanılmaz derecede güzel:) demişti Enes.
-Anlıyorum. Enes kaşının birini kaldırmıştı ama ilk başta hiç birşey söylememişti. birkaç saniye geçmişti.
-Ee? Havuçlarını almaya servis elemanıyla geliyor musun? Haylaz haylaz bana sırıtıyor.
-Bilmem ki..
-Hadi ama eğlenceli olacak.
-Peki.. Hazırlanmam için sadece 1 dk ver.
-Bekliyorum.. içimden, "Enes ile bir gezinti mi? çok ilginç olacak" diye geçiriyordum.
YARIN YENİ BÖLÜMÜ GELİYORR..
BEKLEMEDE KALIN:))
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sadece ev arkadaşıyız.
RomanceÜniversite için ailesinden uzak bir yere taşınan, bir kız, ve aynı evde yaşadığı bir adam, ilk başlar da sadece ev arkadaşlarıyken sonradan büyük bir aşka yelken açacaklarını düşünür müydünüz?..