28]

92 8 33
                                    

İyi okumalar💙💜
.
.

Savaşmak, iki kişi içinde adil olmalıydı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Savaşmak, iki kişi içinde adil olmalıydı. Fakat buradaki adaletsizlik bir kadın ile karşı karşıya kalan Digger'ın sözde savaş için topladığı onlarca adamı üzerime salmak için bekliyor olmasıydı.

"Savaşmak için gelmedi buraya."

"Ne? Bu kadar adamı ne için getirdi o zaman? Buradan hemen gitmeliyiz. Kabiledeki insanlar zarar görmemeli, anlıyor musun? Hadi."

"Bekle." Gitmek üzereyken sıkıca bileğini sararak başımı hızla yüzüne çevirdim. "Savaşa girmiş biri olarak benden daha iyi bilmen gerekiyor. Onun istediği savaş olsaydı buraya adaletli bir orduyla gelirdi fakat tek bir kişiyi yok etmek için bu kadar fazla insanın olması saçma değil mi?" Bir süre düşünür gibi olurken bakışlarım kabiledeki insanlara kaymıştı. Hepsi birbirine sarılıyor ve korkuyla çadırlara kaçışmaya çalışıyordu.

"Pekâlâ, diyelim dediğin gibi. Ne yapmayı planlıyorsun?" Kendimden emin bir tavırla hızla başımı salladım ve "Kara Gölge." dedim onları göstererek. "Kara Gölge'nin bir anlamı var mı?"

"Ne? Tanrı aşkına şu an sırası m-"

"Dinle." Yeniden kalabalığa gözümü çevirirken bu kabilenin bana nasıl yardımcı olabileceğini düşünmeye çalıştım. "Kara Gölge demek onları koruyan, kutsayan bir güç var demek mi?"

Derin bir iç çekerek bedenini yavaşça bana çevirdi ve aniden kolları arasına aldı bedenimi. Ne yaptığını anlamaya çalışırken kulağıma fısıltılı bir şekilde konuşmuştu. "Σκιά που κοιμάσαι υπόγεια, κάνε το σκοτάδι σου ασπίδα."
[Skiá pou koimásai ypógeia, káne to skotádi sou aspída.]
Yeraltında uyuyan gölge, karanlığını kalkan yap."

İşittiğim sözlerle bakışlarım hızla renkli gözlerini bulmuştu. O an başını olumlu anlamda salladığında belirsiz gülümseme oluştu dudaklarımda.

"Bunu tekrar etmeliler. Böylece isimleri ve güçlü bağları sayesinde zaman kazanabiliriz ama ne yapacağız?" Aşağı yukarı salladığım başımla bakışlarımı hızla Sam Ku Han'a çevirdim. Huzursuz yüz ifadesiyle kabiledeki insanlara kontrol edip duruyordu. Onlara zarar gelmesinden fazlasıyla korkuyor olmalıydı.

"Sam Ku Han'a söyle tam işaret verdiğim anda bunu hep birlikte söylesinler. Bu dili sadece sen biliyorsun değil mi?"

"Evet ama bak bu tehlikeli olabilir, ah... aklından neler geçiyor bilmiyorum ama yapacağım." Benden uzaklaşarak onun yanına ilerlediği sırada kabilenin tamamını arkama alacak şekilde ordunun üzerine doğru yürüdüm. "Savaş varsa, herkes için eşit olmalı."

İstediğim kadar onlara yakın olduğumda oklarını bana doğrultmuş bir şekilde hazır halde bekliyorlardı. Avuçlarım arasına mavi taşı aldım ve kendi isteğiyle gelen gücü kullanmaya karar verdim. Kısa sürede avuçlarımda hissettiğim soğuklukla birlikte Namjoon'u yanımda hissettiğimde bakışlarıyla beni onaylamıştı.

Power: Dangerous |namsoo|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin