Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Yeni bir fark ediliş, yeni bir plan yapmaya neden olabilirdi.
Kendinden bir haber olan Kim Jisoo, yeni gücünün ne derece kuvvetli olduğundan habersizdi.
"Ne?"
Bana gözlerini kısmış bir halde bakan o adamlar üzerimi incelerken aniden bedenimde yoğun karıncalanmalar ve serinlik hissettim.
"Ah, afedersiniz. Sizi başkasıyla karıştırdım." Birden bire güler yüzlü hale bürünen adam gözlerini benden kaçırarak geriye doğru çekildi. "Tanrım, az kalsın kızı öldürecektim." dediğini işittiğimde irice açılan gözlerimi saklamak için aşağı eğdim başımı ve o an bedenimdeki parıltıları görmem bir oldu. Mavi taş ise göğsüm üzerinde kendini görünmez bir hale getirmişti.
"Siz, kimsiniz?" diye sordum hiçbir şey olmamış gibi. Buraya ne için geldiklerini bilmiyordum ama gerçekleştirmek üzere olduğum bir plan vardı ve bunu onların önünde mi yapacaktım?
"Biz, buranın korumalarıyız." Saçları uzun olan adam histerik bir gülüşle benimle alay eder gibi karşılık vermişti. Sanki beni gerçekten de tanımış ama belli etmiyordu. "Etrafta bazı yabancı insanlar dolaşıyor, o yüzden kontrole geldik." Tüylerinin bacağıma değdiğini hissettiğim Lax yanımda oturur bir pozisyonda durarak evcil bir köpek gibi davranıyordu. İşittiğim mırıltılı sesine karşı bakışlarımı aşağı indirdiğimde ise bir kez daha şoka uğramıştım.
Lax, kendini değiştirmişti.
Bunu kendi kendine nasıl yapabilmişti?
"A-Anlıyorum. Fakat yabancı birine hiç rastlamadım."
"Siz yeni misiniz?" diye sordu benimle iletişim kuran ilk adam ve ekledi. "Üzgünüm ismimi söylemeden konuşuyorum. Adım, SaeKang. Sizi daha önce görmedim ve dikkatimi çektiniz." Gerginliğimi kontrol altında tutmaya çalışmak o kadar zordu ki, beni anlayabileceklerinden endişe ediyordum.
"Adım Lydia, Leydi diyebilirsiniz. Hayır, burda yeni değilim ve yabancı olarak bahsettiğiniz birine hiç rastlamadım. Başka sorunuz var mı?"
Namjoon ile anlaştığımız gibiydi her şey. Bütün bunları nasıl tahmin ettiğini çok merak ediyordum. Gerçekten de buraya geleceklerini tahmin etmişti. Bu yüzden bana sahte bir isim soylememin daha inandırıcı olacağından bahsetmişti ve hala gelmeyen kuş beni bir hayli geriyordu.
"Üzgünüm Leydi, bağışlayın ama sormak durumundaydım."
"Sorun değil. Başka bir sorunuz yoksa, izninizle." Önlerinde eğilerek geri çekilmek üzereydim fakat bir kez daha o uzun saçlı adamın sesini duymamla durmak zorunda kaldım.
"Hangi soydansınız?" İmalı bakışlarıyla beni özellikle değiştirdiğim uzun kahve tonlarındaki elbisemi itinayla süzmesi bana inanmadığını kanıtlar türdendi. Gözlerimi gözlerine dikerek ona doğru yaklaştım ve inandırıcı olması için gözlerinin içine bakarak yanıtladım sorusunu.
