İki yüz yetmiş kilodan fazla kiloyu geçen, bir bacağı olmayan ve doksan kiloya kadar inen fakat sonunda yaşadığı hayatı kaldıramayıp intihar eden James LB Bonner'in anısına... Bu kitaba ilham olduğu için kendisine teşekkür ederim.
<<<<<>>>>>
Yıllar sonra burası ölü insanların anı defteri olacak. Belki kendinden bir anı bırakmak istersin. Kitaba başladığın tarihi yazarak başlayabilirsin. İstersen bu post altında şuana kadar yaşadığın en büyük zorluğu ya da zorbalığı paylaşabilirsin. Tercih senin.
<<<<<<<<<>>>>>>>>>
Obezite ile mücadele eden bir kızın günlüğünden;
"Eğer sağ olmak bile hayatınızdaki en büyük yük haline geldiyse o zaman sizi kurtarabilecek bir şeyler yapmanın vakti gelmiş demektir."
Ben o kız, diye fısıldadım ay ışığının altında kendini arayan bal arısına.
İnsanlar tarafından sürekli dışlanan, hor görülen, o kız .
Sırf dış görünüşü standartlara uymuyor diye üzerine ucube, cadı, yelloz, aptal damgası yaftalanan, o kız.
Kötülerin safında yer almak yerine kendi benliğiyle var olmayı seçen, o kız.
Kimse kabul etmek istemesede, ben buyum.
Günün sonunda hep parlarım lakin kimsenin ışığına okyanus olmam.
Çünkü bilirim.
Kendi kanatlarıyla uçmaya cesaret edemeyenler başkalarının ışığını söndürmeye ant içerler.
Varsın söndürsünler.
Alev benim, ateş benim, ışık benim...
Ve her zerremle yanmaya hazırım.
***
Bacaklarımı iyice büzüp karnıma çekerken beyaz elbisesiyle başımda dikilen çocukluğumu gördüm. Saçları lüle lüleydi, tombul yanakları pancar gibi kızarmıştı. Derin bakan kahveleri hayat doluydu, yaşam ışığı hiç sönmeyecekmişçesine güçlüydü.
Bana öyle güzel gülüyor, öyle gurur dolu bir bakışla karşılık veriyordu ki "Değdi." diyordum içimden. "Senin için yaptığım her şeye değdi."
"Korkma." diye fısıldadı ince sesi kulaklarıma. "Ben seni asla bırakmayacağım."
Güldüm.
Yavaşça solarak kaybolan bedeni yerini karanlık siluetlere bıraktığında gülüşüm beyaz bir silgiyle silinircesine soldu yüzümde, kelimelerin çığlık çığlığa intihar ettiğine şahit oldum o gece.
Burnumdan dudaklarıma kayan yapışkan sıvı damladı karla kaplı toprak zeminin üzerine.
Üşüyen ruhuma sıcacık atkı sarsam ısınır mıydım yeniden?
Göğü boğan kasvet yerini rengarenk gökkuşağına bırakır mıydı iyileşirsem?
Yoksa dört mevsimin yaşandığı şu dünyada, kara kışa mahkum olmak mıydı payıma düşen?
***Lütfen, gizli okur olmayın. Oy ve yorumlarınızla kitaba destek olun. Bugün bana yarın size... Kim bilir?
Dünyama hoş geldin.
Sevgilerimle...
Anonim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KİBİRLİ VE ÇİRKİN +18
Teen FictionBenden uzaklaşmak üzereyken ceketinin koluna yapıştım. "Dur, bir dakika. Tek kelime etmeden gidecek misin? Böyle gidemezsin. Bana bir açıklama yapmak zorundasın!" "Sanki bilmiyorsun." dedi. "Bana deli gibi aşık olduğunu bütün okul biliyor...