22

901 77 96
                                    

"O neden burada?"

"Konuşmak için geldim."

"Konuşacak bir şeyimiz yok. Siktir git."

"Burada biraz bekle İguro."

Giyuu, Sanemi'yi başka bir odaya sürükledi. Obanai'nin yanından geçerlerken İguro, Sanemi'nin gözlerinin kızardığını fark etmişti. Ağlamış mıydı? Obanai yılanının başını okşadı. En yakın arkadaşını bu halde görmek onu üzmüştü.

"Neden davranışların değişti Shinazugawa?" diye sordu İguro Sanemi döndüğünde.

Giyuu yan odada bekleyip onlar konuşmalarını bitirine kadar çıkmamaya karar vermişti.

"Değişen ben değilim, sensin İguro. Her zaman benimle konuşan sen artık benimle konuşmuyorsun. Ne yaparsam yapayım beni reddediyorsun. Hepsi Kanroji'nin gelmesiyle başladı. Onunla tanıştıktan sonra beni unutmuş gibiydin. Sanki sıradan arkadaşlarmışız gibi davrandın. Onunla vakit geçirmen sorun değil. Sorun olan bana vakit ayırmaman. Tomioka ile yakın değildim ama beni o kadar çok boşladın ki yanımda olan tek Tomioka oldu. Bir süredir benden nefret ettiğini düşünür oldum."

"Aptal." Obanai arkadaşının alnına fiske atıp ona sarıldı. "Ben böyle düşüneceğini hiç tahmin etmemiştim Shinazugawa. Seni seviyorum. Sen benim değerli arkadaşımsın sonuçta ancak Kanroji hâlâ yeni ve yabancılık çektiği anlar oluyor. Onun buraya alışması için elimden geleni yaptım ama sanırım diğerlerinin durumunu göremedim. Eğer kalbini kıracak herhangi bir davranışta bulunduysam özür dilerim. Hiçbir zaman seni üzme gibi bir niyetim olmadı. Kanroji'nin alışması konusunda bana yardım edersen hem daha çok vakit geçirmiş oluruz hem de meslektaşımızı rahatlatırız."

"Ben Kanroji'den nefret ediyorum."

Obanai, arkadaşını koltuğa oturttu. "Neden peki?"

Sanemi tereddüt etti.

"Bana içini dökebilirsin Shinazugawa. Seni yadırgamam."

"Çünkü o aptal. Aptal..." Sanemi bakışlarını sinirden yumruk yaptığı ellerine yöneltti. "Aynı kız kardeşim gibi. Salağın teki ikisi de. Saflar ve iyi niyetliler. Hayatlarında hiçbir zorlukla karşılaşmamışlar. Karşılaşmışlarsa bile birileri onları korumuş. Yaşantılarında bir engelle yalnız başına karşılaşınca hemen kırılıyorlar. Kanroji'nin bu kadar saf olmasından nefret ediyorum. Günün birinde onun kalbini kıracaklar."

"Shinazugawa sen..." Obanai, Sanemi'nin sırtına iki kez vurdu. "Sen aslında Kanroji'yi düşünüyormuşsun."

"Hayır düşünmüyorum. Ondan nefret ediyorum."

Obanai kıkırdayarak "Tabii." dedi.

"Her neyse, konuştun. Burayı terk et şimdi."

Sanemi zorla Obanai'yi ayağa kaldırıp onu iteklemeye başladı. Gürültüyü duyan Giyuu odadan çıktı. "Konuşmanız bitti mi?"

Obanai dış kapının önüne kadar sürüklenmişti. Giyuu neler döndüğünü pek anlamasa da Sanemi'nin sinir krizi geçirmediğini görünce konuşmanın kötü gitmediğini anlamıştı.

"Keşke hemen gitmeseydi. Bir şeyler ikram ederdim İguro'ya."

"Boş ver."

Giyuu bir şeyi hatırlayınca cebinden telefonu çıkardı. Takvimi kontrol etti. "Bu arada Shinazugawa, sana vermek istediğim bir şey var."

"Bugün 28 Kasım, 23.58. Doğum gününe yalnızca iki dakika var. Sana doğum günü hediyeni veriyorum."

Giyuu rüzgar dizaynlı küpe, yüzük, kolye ve bilekliği Sanemi'ye uzattı. "Bunlar bir takım olarak satılıyordu. Açıkçası hoşuma gitti. Zaten sana ne alacağımı bilmiyordum. Umarım beğenmişsindir."

Grup |kny|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin