"Vay canına Kanao, çok güzel olmuşsun." Nezuko büyülenmiş bir şekilde arkadaşına baktı. "Sen de çok güzelsin Nezuko." Zenitsu giydiği siyah takım elbisesini dedesinden ödünç almıştı. Düzgün kıyafeti yoktu bu yüzden ödünç almak zorunda kalmıştı.
"Muichiro ve Genya nerede kaldı?" diye sordu Rui. Zenitsu'nun aksine gündelik kıyafetlerini giymişti. Örümcek desenli bir sweatshirt ve pantolon giyiyordu.
"Bilmiyorum Rui. Muichiro'ya yazdım ama geri dönmedi. Belki işleri çıkmıştır. Gelirler yakında."
"Umarım öyledir Tanjiro."
"Monjiro okuldan nefret ediyorum. Maskemi takmama izin vermiyorlar çünkü. Şimdi maskemi giyebiliyorum." İnosuke kahkaha atarak Tanjiro'nun kolunu dürttü.
"Yemek yerken çıkartacaksın zaten İnosuke. Maskeni takmana gerek yoktu." dedi Aoi. Oldukça hoş bir mavi elbise giymişti. Saçlarını da her zamanki gibi bağlamıştı.
"Herkesi okul üniformasıyla görmeye o kadar çok alışmışım ki bu tarz kıyafetlerle sizi görünce biraz garipsedim." Nezuko menüyü bakarken ne yiyeceğini düşünüyordu.
"Yemeklerinize karar verdiniz mi?"
"Alevli eleman! Benim kadar olmasan da iyi gözüküyorsun. Zevkini beğendim."
Kyojuro gülerek kolunu İnosuke'nin omzuna attı.
Tanjiro çalan telefonuyla hemen umutlandı. "Alo Muichiro? Geldiniz mi?"
Herkes Muichiro adını duyar duymaz Tanjiro'ya odaklanmıştı. Görünüşe göre gelmişlerdi ve birazdan yanlarında olacaklardı. Bunlar yaşanırken iki kişi fark edilmeyecekleri bir masadan bu grubu gözetliyordu. Birisi kızıl saçlı dövmelerle kaplı bir oğlandı. Kızıl saçlarının onu ele vereceğini düşündüğünden şapka takmıştı. Gerçi kapalı bir alanda şapka takması daha da dikkat çekiyordu. O yüzden yanındaki sarışın onun bu davranışıyla alay edip ona peruk vermişti. "Akaza~ biliyorsun sen benim en yakın arkadaşımsın. Şu peruğu tak da şüphe çekme."
Akaza her ne kadar Douma'dan nefret de etse peruğu aldı. Haklıydı. "Sen neden buradasın peki? Ayrıca bana 'en yakın arkadaşımsın' deme. Sinir bozucusun."
"Shinobu-chanı takip ediyordum. Daha buraya gelmemiş ama. Seni görünce bu kaderin bir cilvesi diye düşündüm~"
"Seni aşağılık, kadını rahatsız ediyorsun..." diye mırıldadı Akaza.
"Ne dedin Akaza, duyamadım."
"Hiçbir şey."
"Peki sen neden buradasın Akaza? Yoksa hâlâ Rengoku Kyojuro'yu yanına çekmeye mi çalışıyorsun?"
"Bu seni ilgilendirmez."
"Akaza senin bu huyun var ya..." Douma sahte bir samimiyetle kolunu Akaza'nın omzuna attı. "bu huyundan hiçbir zaman vazgeçmiyorsun. Oysa bu huyun sana birçok kötü olaylar yaşattı."
"Kolunu çek."
"Hm?"
"Sana kolunu çekmeni söyledim."
Akaza tam Douma'ya vurmak üzereyken Tanjiroların bulunduğu masadan gürültü yükselince ikisi de durdu. Douma kolunu çekmiş Akaza da yumruk atmaktan vazgeçmişti.
"Vay canına! Bay Shinazugawa ile geleceğinizi düşünmemiştim Genya, Muichiro."
"İşte bu, işte bu. Shinobu-chanın buluşacağı kişilerden birisi Shinazugawa Sanemi. Shinobu-chan da birazdan gelir." Douma, Akaza'nın kulağına fısıldadı. Akaza her ne kadar yumruk atmak istese de dikkat çekmek istemiyordu. Bu yüzden cebinde taşıdığı oyuncağına gitti eli. Ne zaman sinirli olsa bu oyuncağı sıkıp sinirini atıyordu.
