"Birincilikle dönmeden buraya gelmeyin." Zenitsu gülümseyerek Genya'nın elini sıktı. "Birinciliği elde etmek çocuk oyuncağı."
"Muichiro eğer acıkırsan diye sana birkaç şey hazırladım." Aoi hazırladığı yemekleri Muichiro'ya verdi. "Sağ ol."
"Mui, bol şanslar." Tanjiro arkadaşına sımsıkı sarıldı.
Sanemi ve Mitsuri uzaktan öğrencilerini izliyorlardı. Mitsuri, öğrencilerinin arasındaki ilişkiyi görünce hayran oldu. "Hepsi birbirini çok seviyor olmalı."
"Bay Shinazugawa, bu benim hazırladığım bir tılsım. Yarışta size şans getirsin diye yaptım. Amcamın yaptığı maskelerden etkilendim. Söylediğine göre bu maskeler insanları korurmuş. Ben maske yapamazdım ancak onun yerine kolye yaptım. Genya ve Muichiro'ya da verdim. Bol şanslar. Bir de Bayan Kanroji sizin gideceğinizden haberim yoktu o yüzden bir şey hazırlayamadım ama onun yerine benim tılsımımı alabilirsiniz."
"Ama Nezuko senin tılsımını alamam ki."
Sanemi, Nezuko'nun verdiği tılsımını Mitsuri'ye uzattı. "O zaman benimkisini al."
"Ancak Bay Shinazugawa, Nezuko onu sizin için hazırlamıştı."
"Nezuko, kendi tılsımın sende kalabilir. İnce düşüncen için teşekkürler ama benim zaten halihazırda bir tılsımım var. Onu Bayan Kanroji alsa daha iyi olur."
"Peki madem. Tekrardan bol şanslar yarışmada."
***
"...Sonra da eve dönebilirsiniz. Raporlarınızı hazırladık."
Tüm hazırlıklar bitmiş, servisle birlikte yarışın yapılacağı yere gideceklerdi. Servis henüz gelmemişti bu yüzden okulun bahçesinde bekliyorlardı. Ders bitimine denk geldiğinden bahçe kalabalıktı. İyi yolculuklar dilemek için 2-A sınıfından bazı öğrenciler de bahçeye inmiş, arkadaşlarıyla beraber servisi bekliyorlardı.
"Hey, şu Genya değil mi? Hani torpilli olan."
"Ağabeyi sayesinde hepsi. O olmasaydı notları bu kadar yüksek olmazdı. Ona kıyak geçiliyor. Baksana hâlâ yanında hocanın. Bir yere mi gidecekler? Gezi falan vardır ama kesin bize haber vermemişlerdir. Torpilli öğrenciyi götürmek için bu kadar zahmete kalkışmaları cidden..."
"Ben de dersten yırtıp etkinliklere katılabilsem keşke. Haksızlık bu."
"Aynen öyle."
İki kız kendi aralarında fısır fısır konuşurken üstün duyma yetisine sahip Zenitsu sinirlenmeden edemedi. Genya'nın hâlâ tam olarak neden kimliğini gizlediğini bilmiyordu -çünkü Genya bundan söz etmemişti- ancak bu sözleri duymamış gibi davranamazdı. Sanemi'yi özel bir şey söyleyeceğini bahane ederek bir köşeye çekti.
"Bay Shinazugawa, şu kızlarla biraz konuşabilir misiniz? Bizi tembih ettiğiniz konu hakkında ileri geri konuşup duruyorlar."
Sanemi kız öğrencilerin yanına gitti. Kızlar hocalarını karşılarında görünce hemen kendilerine çekidüzen verdiler.
"Aa, hocam merhaba. Sizi görmek ne güzel." dedi kızlardan biri.
"Hangi rüzgar attı sizi buraya? Epey ciddi görünüyorsunuz."
"Adın ne?" Sanemi örgülü kıza sordu. "He?"
"Adın ne diye sordum."
"Sakura...Sakura Sato."
"Senin?"
"Yoko Nakamura. Hocam niye isimlerimizi aldınız?"
Sanemi, cep telefonunu çıkarıp müdüre mesaj yazdıktan sonra Gyomei'yi çaldırdı. Kızların neler döndüğü hakkında en ufak fikirleri bile yoktu.
"Şanslısınız kızlar. Bundan sonraki derslere girmenize gerek yok."
Kızların gözleri bir anlığına umutla parladı. Gyomei geldiğinde Sanemi sırıttı.
"Hoş geldin Himejima. Bunlar Sakura Sato ve Yoko Nakamura. Bu kızlar sana yardım edecek kişiler. Bulaşıkları yıkayacaklar, çocuklrla ilgilenecekler, yemek hazırlayacaklar ve saat beşe kadar seninle birlikte kalacaklar."
"Hocam, bu da nereden çıktı şimdi?" diye sordu Yoko adlı kız.
"Bir tür etkinliğe katılmak istediğinizi söylemiştiniz. Ben de isteğinizi gerçekleştirdim." kızların ikisi de utançla başını yere eğmişti. Aslında Sanemi zaten konuştuklarını duymuştu, Zenitsu söylemese bile aynısını yapacaktı.
"Hocam... O bir şakaydı."
"Sonra görüşürüz Himejima."
"Hocam gitmeyin!"
Kızlar Himejima ile baş başa kalınca yutkundular. "Ayvayı yedik, Yoko."