.S.2

214 21 6
                                    

Küçük yıldızı doldurmayı unutmayın ^^

Keyifli okumalar 📖

*****<İKİNCİ BÖLÜM>*****

Beynime sıçrayan kan beni harekete geçiren şeydi. Öfkemi kontrol edemiyordum. Öfkem bir yanda nefretim bir yandaydı. Bu iki duygu birbiri ile savaşıyordu. Onun tek bir hareketi beni evden dışarı çıkarmaya yetmişti. Aylardır dışarı çıkmayan ben şimdi yollardaydım. 

Onu öldürmek için. Kararlı bir şekilde.

Ne Akrep'tim ne de Arya. 

Hiçbir şey olarak motorumla bana atılan konuma gidiyordum. Bu bir tuzak olabilirdi, yanıltmaca olabilir veya bir şaka bile olabilirdi.

Ama ben ciddiydim. 

Belki iki yıldır kardeşim ile ilgilenmemiş olabilirdim. Belki onu yok saymış olabilirdim. Fakat bu son noktaydı. Bu benim siyah çizgimi aşan şeydi. O, benim kardeşime dokunamazdı. 

On beş dakika süren yoldan sonra motoru limanda durdurdum. Etrafta kimse yoktu. Konum ise durduğum yeri gösteriyordu. Telefonu cebime koydum ve yürümeye başladım. Çok ilerde gördüğüm iki adam dikkatimi çekince adımlarımı hızlandırdım. Kulübe gibi bir yeri koruyor gibilerdi. Beni görünce dimdik durdular.

"Arya Ha-" demelerine kalmadan belimden çıkardığım silah ile ikisini de vurdum. Bunu o kadar hızlı yapmıştım ki ikisi de aynı anda yere düşmüştü. Ellerime bulaşan kirli kan ise umurumda değildi. Artık ölmekten de öldürmekten de korkmuyordum.

Kapıyı açtığımda aşağı inen merdivenler gözüme çarptı. Dışardan bakınca sıradan bir kulübe gibi görünüyordu fakat burası kulübe değil bodrum gibi bir şeydi. Ardımdaki ki kapıyı açık bıraktım ve aşağı indim. Uzun koridoru yürüdükten sonra karşıma çıkan ilk kapıyı açtım. Kimse yoktu. Kapıyı kapatmadan başka yöne döndüm ve diğer kapıya yürüdüm. Arkamda hissettiğim adım seslerini duymamış gibi yaptım. Tam kapının önüne geldiğimde arkamı döndüm ve elinde ki silahı bana doğrultmuş olan adamı vurdum. Kapıyı açıp içeriye girdiğimde buranın da boş olduğunu gördüm.

"Oyun mu oynuyoruz burada?" diye sesimi yükselttim. Son kalan kapıya yürüdüm ve hiç beklemeden açtım. Bomboş odanın tam ortasında sandalyede bağlı kardeşimi görmem ile hızla yanına gittim. "Uraz?!" Ağzı bantlıydı. Yüzü kan içindeydi. Bedeni yaralanmış, yere akan kanlar minik göl oluşturmuştu. Ağzında ki bandı açtığımda haykırdı resmen.

"Git buradan!" O sırada içeri giren sayamadığım kadar çok adam ile Uraz'ın önüne geçtim. Belimde ki diğer silahı da elime aldım ve hepsine doğrulttum. Onlar da bana silah çekmekten çekinmiyorlardı. Şimdi saydım da... Yirmi kişiydiler. 

"Sizi buraya salan nerede?" dedim sert tutmaya çalıştığım sesim ile. Hiçbiri bir cevap vermedi. İçlerinde ikisine ateş ettim. "Cevap versenize!" Vurduğum iki adam yere düştüğünde diğerleri bana ateş etmek için hazırlanmıştı ki içeriye o girdi.

Murat Özdemir.

Her zamanki gibi sert ve kin dolu bakışları ile. Geri adımlamadım. Ellerini cebine koydu ve yere düşüp acı çeken iki adamına baktı. Bir elini cebinden çıkarıp belinde ki silahı aldı ve öldürmediğim o iki adamı kendi öldürdü. Ne yaptığını anlamaya çalışıyordum.

SİYAH 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin