0.3

256 35 42
                                    

(Jungkook)

Çarpmanın etkisiyle kafamı direksiyona vurmuş, üzerimize patlayan camların atar damarımı es geçerek bedenime saplanmasından ötürü giydiğim siyah tişört her ne kadar kan gölüne dönmüş olsa da hayatta kalmamı sağlayacak şekilde tampon uygulamaya çalışacaktım.

Tanrıya dua ederek yan tarafıma Liz'i kontrol etmek için baktığımda kafası camdan dışarıya sarkmış bir şekilde durduğunu farketmemle telaşlanıp hızlıca hareket ettiğim sırada boynuma saplanan ağrının beni yerime geri atmasıyla nefes alışverişim sıklaşmıştı.

Nefesimi düzene soktuktan sonra derince nefes alıp Liz'in boynuna zarar vermeyecek şekilde onu arabanın içine çektiğimde bilinci açık mı diye konuşmaya başladım.

"Liz! ses ver güzelim? İyi misin?"

Ses çıkartmasını en azından yaşadığını gösteren bir şey yapmasını bekliyordum.

"Bebeğim! Beni yalnız bırakamazsın biliyorsun değil mi? Hem gelinlik bakacağız daha..Liz! LIZ? TANRI AŞKINA SES VER!!"

Son kez olmadığını umarak ellerini sıkıca tuttum..

.....

(Danbi)

Soğuk kahvemi içerken, yağmurun hafiften çiselemeye başlaması ile toprak kokusunun her tarafa yayılması ister istemez mutlu etmişti..

Annemin aramasıyla çantamdan telefonumu çıkarıp konuşmaya başladım.

"Alo! Anne.."

"Danbi~ah gece kaçta gelirsin? Seni bekleyeyim mi?"

"Ohh~Anne bugün işten erken çıktım..Hem eve geldiğimde de akşam yemeğini ben hazırlarım."

"Pekâla..Bu karanlığa alışmış olsam da sana güzel yemekler yapamadığım için affet beni Danbi~ah"

Telefonu kulağımdan uzaklaştırıp, düğümlenen boğazımın konuşmama engel olacağını anladığımda lafı kısa kesmek zorunda kalmıştım.

"Anne! şimdi kapatmak zorundayım..görüşürüz."

Telefonu kapatıp çantama geri koyduktan sonra dolan gözlerimi de elimin tersiyle sildikten sonra kaldırımda usulca yürümeye devam ettim.

.....

İki yol ayrımına gelip, sağ yöne doğru döneceğim sırada sol tarafta bir topluluğun olduğunu görmemle oraya doğru adımlarımı sıklaştırarak geldiğimde trafik kazası olduğunu anlamam çokta uzun sürmemişti.

Arabanın etrafını saran topluluğun içinden geçerken, etraftaki insanlara emir vererek alanı genişletmeleri gerektiğini söyledim.

Arabanın içindeki genç adamın bilincinin açık olduğunu görmemle hemen onunla konuşmaya başladım.

"Bayım iyi misiniz?"

Sanırım fazlaca kan kaybettiğinden ötürü konuşamayacak konuma geldiğinden sadece kafasını sallayarak iyi olduğunu belirtircesine onaylamıştı.

"Sakın uyuma, benimle konuşmaya devam et tamam mı?"

Genç adamın yaralarını kontrol ederken yavaşça bileğimden tutup zorla konuşmuştu.

"O-o i-iyi mi?"

Onun ani tepki vermesi durumunu daha da kötüleştireceğinden ötürü yalan söylemek zorundaydım..

SILLAGE / JJKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin