|1| İçimizdeki Karanlık

220 15 18
                                    


Selam! Güzel ve seveceğinizi düşündüğüm bir kurguyla geldim. Oy verip destek olursanız çok sevinirim.
--------------------

~İyi Okumalar

Savaşlar, onca acılar, kapanmayan yaralar, bitmeyen özlemler, dünyanın herhangi bir yerinde tam şuanda ölen insanlar...

Karanlık gidenleri değil, onun ardında kalan insanları ele geçirir derlerdi. Oysaki tam tersi. İnsanlar o savaşa girdiklerinde, acı çektiklerinde, özlemlerine söz geçiremediklerinde kimse yanlarında değilken, neden öldüklerinde kalanlara acı versin ki?

Hayat herkese karanlığını gösterirdi ama herkes o karanlığın altında kalmazdı. Hayatım boyunca karanlıkta oldum, hiçbir zaman iyi bir hayatım olmadı ya da mutlu olduğum zaman sayısı, hatırlamayacağım kadar azdı.

Belkide hayatımın böyle olma sebebi benimdir. Aile ilişkimde hiç bir zaman benden özür dilenmedi yada pişman olduklarını söylemediler, tam tersi hak ediyorsun dediler. Arkadaş ilişkilerimde her zaman satılan, umursanmayan taraf oldum yanımda kalan gerçek biri olmadı, sevdiğim insanla olan ilişkimde hiç bir zaman haklıydın, özür dilerim lafını işitmedim. "Her zaman sen haklısın zaten değil mi?" lafı daha baskın oldu. Belkide her şey benim yüzümdendir.

Annem ve babamla aramızda sürekli bir çatışma ve kavga olurdu. Bu yüzden belirli bir yaşıma kadar hep kendimi suçladım, her şeyin suçlusu olarak kendimi gördüm. Fakat ne zaman büyüdüm ve farkına vardım, ozaman fark ettim ki hiçbir şeyin suçlusu ben değilim. Ama suçlu olmadığım halde yapmadığım her şeyin cezasını çeken de benim. Bizi karanlığa sürükleyen bu hayat... Ne kadar da adaletli değil mi?

Ellerimi şakaklarıma koydum ve başımın ağrısının geçmesini diledim. Kapattım kadife dokulu günlüğümü ve kaldırdım çekmecemin en arka taraflarına. Yazmakta iyi gelmiyordu artık. Her şey anlamsızdı. İnsanlar da kelimelerde. Kelimeler gözlerinizde ki anlamı ifade edebilir miydi? Hayır. Kelimelerde yetersizdi.

Bazen insanlar kadar paragraflar da anlamsızlaşır. Hiçbir sözcük anlamaz, anlatamaz, yazdıramaz derdini. Çaresiz bırakırlar seni, suskunluğuna terk edersin kendini. Sonra biraz daha acı çekersin ve hiçbir kelime anlatamıyorsa derdimi insanlar anlasın halimden dersin. Kelimeler olmayınca konuşmak da anlamsızlaşır. Suskunlaşırsın. Suskunlaşınca ne paragraflar, ne kelimeler ne de insanlar... Kimse anlamaz derdinden. Birtek sen bilirsin içinde ki yangını.

Parmaklarım arasında döndürdüğüm kalemi yavaşça ahşap masama bıraktım ve kapıya doğru ilerledim. Aşağıda kırılan tabak seslerini ve annemin tiz çığlıklarını duyuyordum. Daha fazla dayanamayıp kapı kolunu kavradım ve hızlıca açıp koşarak merdivenleri geçtim. Baş ağrım yüzünden tökezlesemde merdivenlerinin sonuna gelene kadar durmadan devam ettim. Sıranın bana geleceğinin ve ne tür sonuçlarının olacağının farkındaydım bu yüzden duramazdım.

Nihayet son basamağıda atlayıp alt kata indiğimde ses çıkarmamaya çalışarak duvarın arkasına saklandım. Çığlıklar ve kırılma sesleri kesilmişti, şuan duyduğum tek şey nefes seslerimdi. Korkudan ellerim titriyor, kalbim yerinden çıkacakmış gibi atıyordu. Başımı hafifçe uzatıp neler olduğunu görmeye çalıştığım sırada omurgama sert bir darbe yedim ve öne doğru düştüm. Daha ne olduğunu bile anlayamadan ayağıyla aynı yere sayısız kez vurmaya devam etti.

"Her şeyini topla ve siktir git bu evden! Seni daha fazla görmek istemiyorum!"

Göz yaşlarım acıyla sızlanmalarıma dönüşürken ağladığım şey acıyan sırtım yahut kimsenin yanımda olmayışı değildi. Her gün yaşamak zorunda kaldığım bu hayattı beni ağlatan şey. Sertçe kolumdan tuttu ve inlemelerime önem vermeyip kapı dışarı etti beni.

Forget The Sun [Taekook]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin