|2| Affedilemeyecek Hatalar

96 12 4
                                    


Medya: 4ever Falling - Save My Love

~İyi Okumalar

Nyctophilia
Genellikle Doğu Afrika'da kullanılan Svahili diline ait bir kelime.
Geceye ve karanlığa duyulan sevgi anlamına gelir.

Bana kalırsa gece gündüzden her zaman çok daha güzel olmuştu. Karanlıktan küçükken çok korkardım. Okadar korkardım ki bu beni saatlerce uyutmaz, her an kapıdan biri girip beni öldürmeye çalışacak diye düşünürdüm. Gözümü kırpamazdım. Buyüzden her korktuğumda hızlı adımlarla koridordan geçip annemle babamın odasının kapısını açmaya çalışırdım. Fakat kapı hiçbir zaman açılmazdı. Bundan önceki her gecede de olduğu gibi girememem için kapıyı kilitlerlerdi.

Arkama bakmadan odama geri dönüp yorganın altına girerdim. 'Orada kimse yok sadece öyle olduğunu sanıyorsun' gibi şeyler söyleyip uykuya dalmaya çalışırdım. Her zaman kendimi sakinleştirmeye çalışan kişi ben olmuştum. Ne annem ne de babam, hiçbiri bir kere bile beni bıraktıkları o karanlık odaya gelmemişlerdi.

Peki sonra ne oldu?

Büyüdüm.

Artık eskisi gibi karanlıkdan korkmuyordum. Asıl karanlığın içimde olduğunu anladığımda karanlık okadar da korkunç gelmemeye başlamıştı. Gündüzleri insan yaşamın iğrenç baskısına ve getirdiği kötülüklere maruz kalır, bir sürü saçma sapan sorunlarla başa çıkmak zorunda kalırdı. Fakat gece olduğu zaman siz tek başınıza kalırdınız. Gündüz yanınızda olan kimse gece olunca yanınızda kalmazdı. Herkes giderdi. Kimileri gece olunca, kimileri ise henüz gündüz bitmeden.

Eve geldiğimde hemen odama çıkıp kendimi yatağıma attım. Dışarıdan süzülen ay ışığı penceremin önünde ki sandalyeye vuruyordu ve ben tekrar kendi karanlığımda tek başıma kalıyordum. Artık bundan rahatsız mı oluyordum emin değildim. Sadece herkes gibi olmak istiyordum. Küçümsenmemek ve ağır acılara maruz kalmamak.

Yatağa aniden yatmam yüzünden vücudumun hali canımı fazlasıyla yakmıştı. Her yerim kan ve morluk içerisindeydi. Duşa girmem gerekiyordu fakat duşa giremeyecek kadar yorgun hissediyordum kendimi. Çekmecemin üstündeki kulaklığa uzanıp şarkı listemden şarkı seçmeye başladım. Müzik sanki bu zamanlar için vardı. En dipte olduğunuzu hissettiğinizde müzik ruhunuza ilaç gibi geliyordu.

"Evet, evet hatırlıyorum.
Bıkmış ve kaybolmuştum.
Umutsuzluk çukuruna düşmüştüm.
Seni kendimden uzaklaştırmak istesem bile,
Seninle karşılaştığımda rahatsız olsam bile,
Sen sabırlı bir şekilde hep yanımda kaldın.
İstemediğim halde.
Bu yüzden elimi bırakma sonsuza dek,
Tekrar gitmene izin vermeyeceğim zaten.
Doğduğum günden hayatımın sonuna dek,
Sen her anımı kollamak için yanımda
olacaksın."

Yalandı, kimse çıkarı olmadığı sürece gönlü isteyerek birinin yanında olmazdı. Buna tüm kalbimle inanıyordum. Eğer öyleyse bugüne kadar neden kimse benim yanımda olmamıştı? Oysaki bileklerimden akan hüznüm ve mutsuzluğum belli olmuyor muydu? İnsanlar neyi göremiyordu? Anlayamadıkları, anlam veremedikleri şey neydi? Benim acımı göremeyecek kadar mı kördüler?

Yeterince yorgundum ve bunları düşünmek istemiyordum fakat zihnim susmuyordu. Gözümden bir damla yaş yanağıma düşüp orayı ıslattığında gözlerimi kapattım ve düşüncelerden uzaklaşıp kendimi uykuya verdim.

-------

Yüksek sesli müziği duymamla sıçrayarak uyanmam bir oldu.
Müzik dinlerken uyuya kalmıştım ve listenin sonundaki tempolu şarkı açılmıştı. Telefonumu ve kulaklığımı çekmecemin üstüne bırakıp lavaboya doğru ilerledim. Artık duş almam gerekiyordu. Yoksa biri beni bu halde görseydi mezardan çıktığımı düşünebilirdi.

Forget The Sun [Taekook]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin