8.BÖLÜM

9.8K 331 107
                                    

Selamünaleyküm biricik okuyucularım, sizleri çok beklettim farkındayım ama elimde olmayan sebeplerden dolayı bölüm yazamadım.
Her şey tamam derken bu sefer bölümün devamını yazmaya zihnim yetmedi.
Yazdım yazdım sildim. Hiçbiri içime sinmiyordu.
Hayal edemiyor, cümleleri toparlayamıyordum.
Adanadan Ankaraya gelince kafam biraz olsun dağıldı ve ilhamcıklarım geldi. Hemen yazmaya başladım.
Şimdi çok çok iyiyim ve her geçen gün okuyucu sayımız artıyor bunu gördükçe çok mutlu oluyorum😍

Sizi içime sinen bir bölümle yalnız bırakıyorum. Umarım okurken keyif alırsınız. Hoşçakalın...

------

Kapının tam önünde eli kapı kulpunda duran bir adet kocam vardı ve yaptığı tek şey yutkunmak ve sürekli bana ve vücuduma bakmaktı. Tüm işlevimi kaybetmiş gibi karşısında duruyor hiçbir şey yapamıyordum. Beni bu şekilde görmesine mi yanayım hazırlıksız yakalandığıma mı yanayım bilemiyordum. Şu an en büyük sorunum
çıplak olmamdı.

Yavaşça kapıyı kapatıp kilidi çevirdiğini duydum. Kalbim hızlı hızlı atıyor ne yapacağımı bilemiyordum. Heyecanlanmıştım. Arkasını dönüp bana doğru yavaş adımlarla gelmeye başladı.

''Alvina''

Sesi, çok farklı çıkıyordu.
Boğuk, kısık ve arzulu. Bu ses tonu tüylerimi kaldırmıştı. Hızlı hızlı nefes alıp veriyor, sakinleşmeye çalışıyordum.
''Ben kapıyı kitlemeliydim ö-özür dilerim.'' dedim. Bir iki adım da yanıma geldi. Kafasını sağa sola salladı, önemi yok der gibi. Elinin birini yanağıma koydu. Kulağıma yaklaşıp
''Sen benim sınavım mısın?''

O kadar yakındık ki kokusunu çok net soluyor ve göz bebeklerinin titrediğini görebiliyordum. Ellerimi aramıza koyup sallamaya başladım. Bu benim savunma mekanizmamdı sanırsam.
''Ben bir şey yapmıyorum ki'' dedim.

Diğer elini de diğer yanağıma koyup yüzünü yüzüme daha da yakınlaştırdı.
Şu an dudaklarım büzük çok komik durduğumu düşünsemde buna kafa yorabileceğimi sanmıyordum.
Alev alevdim...

''Yapıyorsun Alvina beni yakıyorsun ve ben daha fazla dayanamıyorum.'' deyip dolgun dudaklarını dudaklarıma bastırdı. Beni öpüyordu hem de hiç yumuşak olmayacak bir şekilde.
İçimdeki aleve dur diyemedim. Hislerime, arzuma rest çekemedim.
Yanalım istedim, tek bir bedende bütünleşelim istedim.
Kollarımı Baranın boynuna dolayıp karşılık vermeye çalıştım. O çok hızlı ve sert öpüyor, dudaklarımı acıtıyordu ama bu bana acıdan çok zevk veriyordu. Zevkle acı bütünleşebilir miydi? Bütünleşirdi.
Dudaklarını dudaklarımdan ayırıp gözlerime baktı. Parmakları yanaklarımı okşuyordu.
"Dudakların kalemle çizilmiş gibiler, her gün su niyetine kana kana içmek istiyorum."
Baş parmağı dudağımı okşuyordu.

Bu sefer dudaklarına ben yöneldim. Onu öpmek istiyordum, içimdeki yangın sönsün istiyordum. Nerede ne koşulda nasıl bir halde olduğum umrumda değildi.

Bir Arzu seline kapılıp gidiyordum.

Elini belime atıp dudaklarımdan bir saniye ayrılmadan beni yatağa yatırdı. Üzerimde duruyor ve deli gibi beni öpüyordu.
Dudaklarımın şiştiğine adım gibi emindim ama hiç şikayetçi değildim.
Son defa dudaklarımı dudaklarına kattıktan sonra çenemi öptü.
Islak öpücükleri beni benden alıyor içimden bir şeyler akıtıyordu.

''Baran'' dedim kendime engel olamadan. Sesim günaha davet eder gibi çıkıyordu.

Dudakları boynumdan gerdanıma oradan sütyenimden taşan göğsüme gelmişti. Gözleri gözlerime değdi.
Daha fazlasını istiyordu bunu görebiliyor, hissedebiliyordum. Bacağıma değen o şey, sertliği bunu apaçık belli ediyordu.
Elleri arka kopçama gitti.
Bir erkek kaşısında ilk defa bu kadar çıplaktım ama bu kişi benim kocamdı ve bu beni korkutmuyordu sadece bu duyguyu ilk defa yaşadığım için heyecanlandırıyordu.
Sütyenimi de üzerimden çekip bir köşeye attı. Şimdi gözleri sadece göğüslerimdeydi.

İSLAM USULÜ AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin