Derek kafasını çevirdiğinde bir anlığına Mark ile göz göze geldi. Mark'ın bunca zamandır kendisini izlediğini fark etmemişti. Mark'ın bu sessiz ve sinsi hareketleri onu daha çekici kılıyordu. Hem bu hareketleri gittikçe artıyordu.
"Bir şey mi oldu?" Derek tamamen Mark'a dönüp sordu. Elleri de Mark'ın belinde yer edinmişti. Mark bir ona, bir de yanındaki tabloya baktı.
"Günün birinde onlar gibi bir sonumuz mu olacak? Yoksa biz daha fazla devam edebilecek miyiz?" Mark düşüncelerini aktardı. Derek gülümseyerek alınlarını yasladı. Yanlarındaki tabloda eski Lider Delta ve Vita, Mougen ve Lenny vardı.
"Biz devam edeceğiz. Onlardan daha güçlü olup tüm sürüleri tek çatı altında toplayacağız. Biz Derek ve Mark'ız. Biz tarihteki en büyük liderleriz." Derek kendinden emin bir şekilde düşüncelerini aktardı. Mark hafifçe güldü ve Derek'in dudaklarına kısa bir öpücük kondurup uzaklaştı. Eş zamanlı olarak da odaya Albatros girdi. Derek burnundan sert bir nefes verip sert bir yüzle pencerenin önüne geçti. Mark yavaşça onu takip ederken gözlerini Albatros'un üzerinden ayırmadı.
"Nasılsınız gençler?" Albatros sahte olduğunu belli eden bir gülümsemeyle sordu. Derek pencereden dışarı bakan yüzünü ona çevirip göz devirdi.
"Sadede gel, Albatros!" Derek Delta sesini kullanarak konuştu. Mark içi titreyerek derin bir nefes aldı. Albatros ise arkasındaki koltuğa düştü. Derek Mark'ın beline elini koyarken gülerek Albatros'a baktı.
"Yakında liderliği devretme seremonisi yapmamız gerekiyor. Lisenizin bitmesine birkaç gün kaldı. Konsey artık eğitiminizin tamamlandığına ve liderliği alabileceğinize karar verdi." Albatros titrek bir sesle cevap verdi. Derek gülerek Mark'ın beline elini daha çok sardı.
"Senin bir planın var mı? Açıkla." Derek özel yeteneğini kullanarak emretti. Albatros oturduğu koltuktan da düşerek dizleri üzerine düştü. Elleriyle yerden destek alırken dik durmaya çalıştı. Bu duruşuyla itaatkâr bir köpeğe benziyordu.
"Hadi Albatros, açıkla." Mark yumuşak bir sesle Derek'in yeteneğini kullanarak konuştu. Albatros daha fazla titreyerek kafasını kaldırmadan yalnızca gözleriyle Mark'a baktı. Mark küçük bir gülümsemeyle tıpkı bir ebeveyn gibi bakıyordu ama bu bakışının ardındaki öfke ve sinsilik hissediliyordu.
"Be-ben size karşı kötü bir plan hazırladım. Tö-tören sırasında Ma-mark'a Rick'in feremonları ile oluşturulmuş bir ilaç enjekte edecektim. A-asla kurtulamayacaktı. He-her zaman bu ilacın etkisini hissedecekti." Albatros gözleri Derek'e kaydıktan sonra korkak bir şekilde titrek bir sesle açıkladı. Derek'in yüzündeki otoriter ifade onu oldukça korkutmuştu. Derek ve Mark bu etkiyi yeni fark etmişlerdi ama kullanmasını da iyi biliyorlardı. Şu anlık tek düşmanları Albatros'tu ve öldürmediklerine göre biraz oyun oynamaktan zarar gelmezdi.
"Aferin." Mark yanına yaklaşıp hafifçe başını okşayarak konuştu. Yüzünde hafif bir gülümseme vardı. Bu gülümseme Albatros'u her şeyden daha çok korkutuyordu. Bu gülümsemenin ardındaki anlamı yalnızca Derek ve Mark bilebilirdi.
"Seremoni sorunsuz bir şekilde tamamlanacak ve sen hiçbir aksilik çıkmaması için çabalayacaksın." Derek yeniden yeteneğini kullanarak emretti. Albatros titreyerek kafasını sallayıp onayladı. Mark ve Derek gülüşerek odadan çıkıp gittiler. Arkalarında da sarsılmış bir Alfa bırakmışlardı.
***
Kısa ama efsane bir bölüm oldu bence.
Şu sıralar çok uzun bölümler yazmıyorum ve affınıza sığınıyorum.
Bir de düşündüğümden daha hızlı tamamlayıp yayımlıyorum.
Dilek ve şikayet bölümü.☞
Seveyrum sizi sağlıcakla kalın ❤️❤️
***
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dēlita ina Vīta (ዴልታ እና ቪታ) {Omegaverse} / {BXB}
WerewolfDerek, yüzyılda bir gelen Delta liderdi. Mark ise onun Vita'sı, Lider Vita'ydı. Önlerinde uzun bir yol ve yeni maceralar vardı. Gelin ikisinin kendi kaderlerini nasıl yönlendirdiklerini ve birbirlerine nasıl bağlandıklarını birlikte okuyalım. ~~~~~...