İlk Gün-4: Akşam

152 12 3
                                    

"İki parça eşyaya mı üşendin?"

Özgür beyefendi sırtında son koltukla kapıda karizmatik karizmatik dikiliyordu. Kasıntı.

"Evet." Umarsızca bir elma alıp kendimi yeni koltukların birine attım. Üşenmiştim. Yorgunum. Canım da kelime oyunu yapmak istemiyor.

"Pekala o zaman." Koltuğu devirip ayırdığım yere çektikten sonra oturdu. Daha değişik cevap bekliyordu herhalde.

"Yemek hazır mı velet?"

"Neredeyse."

"Çok kurutma."

Biftek. Herkesin sevmek zorunda olduğu yegane yiyecek. Basit ama etkili.

"Seninki hazır zaten. Çiğ yeseydin keşke, en azından beni uğraştırmazdın."

"Çok konuşuyorsun."

Elmayı kızın kafasına attım. Havada yakaladı.

"Yemekten önce mideni doldurma."

Özgür gevrek gevrek güldü. Ufaktan sinir olsam da karşılık vermeye beynim yoktu.

"Tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş."

"Ne demezsin."

"Çok komik."

Gözlerimi kapattım. Başım ciddi ciddi çatlayacak gibiydi. Neden bilmiyorum. Olmazdı böyle ya.

"Masaj yapmamı ister misin?"

"Kesinlikle hayır."

Mutfaktan kızın sesi duyuldu. "Et pişti gelin."

Ayağa kalktım ve dolaptan ağrı kesici alıp döndüm. Minoset. Parasetamol. Tanrıların ilacı.

Masaya ulaştığımda deveyle cüce çatal bıçak girişmişlerdi. Su bardağına kenardaki kırmızı şarap şişesinden bolca koydum ve hapla beraber kafama diktim. Sonra da oturdum ve çatal bıçağa sarıldım.

"İğrençsin. Belgesel izliyor gibiyim."

"Daha hiçbirşey görmedin velet."

Çatalla bıçağı kenara bırakıp ellerimle yemeye başladım. Et gayet az pişmişti o yüzden kanın çenemden aşağı damladığını hissedebiliyordum.

"Şimdi tam belgesel oldu işte."

Gereksiz kas yığını konuşmuştu işte. Bravo. Şak şak şak.

"Anne aslan avını parçalıyor."

İkisi de her ne kadar espri yapsa da benden gözlerini kaçırıyorlardı. Benim sorunum değil.

Kanı masanın ortasına sıçratacak şekilde hedef aldıktan sonra tam gücümle bir daha ısırdım.

"Benden bu kadar, balkondayım."

"Ben de. Adios."

Tabaklarını alıp kalktılar.

"Beni de buraya zincire vurmadılar ya."

Tabağımı alıp peşlerinden gittim.

"Sence biz neden buraya geldik prenses?"

"Beğenmediysen kapı ardına kadar açık." Kapıyı işaret ettim.

"Senin için değil et için kalıyorum." Kenardan bir sandalye çekti.

Aylin iki gayet eğleniyormuş gibi görünüyordu. Ben olsaydım ben de eğlenirdim.

"Şimdi bu mantar seninle mi kalacak?"

"Ben man-"

"Öylesin."Lafı ağzına tıktıktan sonra kas yığınına geri döndüm. "Evet mantar benimle. Kamilinatör karabüyü yaparak vesayetini üstüme yaptırmış."

AnarşiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin