#9

19 3 0
                                    

Changbin 1 aydır bizimle. Temmuz ayına girmiştik. Havalar daha da sıcaklamıştı. Hepimiz kızarmıştık. Changbin kremi getirerek çimenlerin üzerinde ki çarşafa, yanıma oturdu. "Soyun." Yutkundum. "Ne?" Gözlerini devirerek kremi gösterdi. "Yanıklarına krem süreceğim dedim ya." Ah, doğru. Yanıklarıma krem sürecekti. Tişörtümün altlarından tutup başımdan çıkardım. "Fazlasından çok kızarmışsın, tişört canını acıtmıyor mu?" Başımla onayladım. "Uzan." Uzanırken vücudumda hissedeceğim ellerini düşündüm. İlk defa aramız da böyle bir temas olacaktı ve heyecanlıydım. Gergindim de. Sırtıma kremi sürerken acıtmamak için yavaşça sürüyordu. Ellerinin yumuşaklığını derim de hissedebiliyordum. Gerçekten çok güzeldi. Kremi bitirene kadar bana sürebilir ya da benim istediğim kadar dokunabilirdi. Sırtımı bitirdiğinde ona dönmemi söyledi. Sırtım da ki krem bulaşmasın diye oturuverdim. Eline sıktığı kreme bakarak sürmesini bekledim. Yavaşça yaklaştırak boynuma değdirdiğin de sızlandım. "Üzgünüm." Cevap vermeyerek gözlerimi kapattım. Yanaklarımın kızardığını hissedebiliyordum. Çok utanmıştım. Sevdiğim çocuğun elleri vücudumda geziyordu. Mutluydum da. Karnıma sürerken hafifçe güldüğümde o da güldü. "Gıdıklıyor mu?" Başımla onayladım. Bilerekle devam ederek daha fazla güldürdü. "T-tamam, yeter, l-lütfen!" Gülerek durdu. "Yüzüne bak nasıl kızardı!" Aslında gülmekten değildi. Onunla bu kadar yakın olduğumdandı. Kremi eline sürerek avuçların da sıvazladı. "Ne ya-" Hızla yüzümü ellerinin arasına alıp kremi yüzüme sürmeye başladı. Yanaklarımı sıvazlayıp duruyordu. "Changb-" Ona baktığım da cidden çok güzel görünüyordu. Gülümsüyordu. Mutluydu. Bana bu kadar dikkat etmesi, değer vermesi çok hoşuma gidiyordu. Sanki arkadaş değilmişiz de sevgiliymişiz gibiydi. Burnumada sürdükten sonra çekildi. "Biraz daha sürmemi ister misin?" Başımı iki yana sallayarak teşekkür ettim. Canım cidden güneş yanıklarından çok yanıyordu. Sürekli güneşin altın da kalmıştım ve yazın daha başındayken bu kadar yanmak beni biraz tedirgin ediyordu. Fakat Changbin'in kremi bizzat kendisi bana sürdüğü için vücudum biraz daha iyiydi. Kalktığım da bana bakmıştı. "Nereye gidiyorsun?" İşaret parmağımla evi gösterdim. Onayladığın da orada oturmaya devam etti. Ben ise ev'e ilerliyordum. Changbinle zaman geçirmeye devam ediyorduk. Gün geçtikçe daha da yakınlaştık. Akşam kasabaya inmek istediğini söylediği için saat on civarında onu çağırmak için kapısına yaklaştım. Kapıya vuracaktım ki durdum. Birisi ile konuşmak için telefonun tuşlarını çeviriyordu. "Alo, Sevgilim?" Yutkundum. "Ah, hayır, sadece nasıl olduğunu sormak için aradım, her hangi bir şey olmadı." Sevgilisine birkaç güzel söz söylemeye başladım. O kadar kıskanıyordum ki tırnaklarımı avcumun içine bastırıyodum. Bütün acıyı oraya vermeye çalışıyordum fakat yine de kalbim de acıyı hissedebiliyordum. "Şimdi gitmem gerekiyor, hoşça kal. Seni çok seviyorum." Beni de böyle seviyor musun Changbin? Onun kapıya doğru gelen adımlarını duyduğumda hızla odama kaçtım. Beni çağırmasını bekledim ama o çağırmamıştı. Çağırsaydı da gitmezdim zaten. Kalbim kırılmıştı, sevgilisini tamamen unutmuştum. O'nu sevdiğini söylediğin de tekrardan o kız olmak istedim. Ama ben o kız olamazdım.

im pretty when i cry // changlix (1970)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin