1.BÖLÜM

2.7K 72 7
                                    

Günlerdir uykusuzluktan morarmış gözlerimi ovuşturarak adımlarımı henüz alışamadığım balkonuma yönelttim. İzmir havası yaz geldikçe daha bir çekilmez oluyor. Köşede duran küçük koltuğa oturdum ve gözlerimi kapatarak derin bir nefes aldım.

Ben Bulut Acar. 23 yaşındayım. Henüz İzmir'e taşınalı 2 hafta oldu ama hala tüm gün evde işsiz işsiz oturuyorum. Buraya planlı bir şekilde gelmedim sonuçta.

Daha 1 ay önce annemi 4 yıl süren zorlu savaşının sona ermesiyle kaybettim. Henüz evimizin içinde yoğun bir yas olmasına rağmen babam annemi umursamamış, ilk haftadan başka bir kadınla evlenmiş ve hatta karşı eve taşınmıştı. Zaten ne beni severdi ne de annem i. Tek derdi paraydı. Bu iğrenç duruma  dayanamayıp, annemin doğum günümde sanki zor durumda kalacağımı hissetmiş gibi hediye ettiği evimizi satmak zorunda kaldım. Babamla uğraşmamak için gizlice işlerimi halledip 23 yıldır yaşadığım şehri Ankara'yı terk ettim. Elime geçen tüm parayı genel ihtiyaçlara, ev ihtiyaçlarına harcadım. Şuan ise günlerimi iş aramakla geçiriyorum. Her ne kadar 4 yıl mimarlık okusam da hala iş bulamadım.

Ben öyle düşüncelere dalmış giderken içeriden gelen telefonumun sesiyle kendime gelip geri içeri girdim. Ekranda gördüğüm isim ile telefonumu bekletmeden açtım.
"Bulut'cum umarım akşama müsaitsindir sana ihtiyacım var." Demesiyle kaşlarımı çatarak Selin'i dinlemeye devam ettim. "Bu akşam çok yakın bir arkadaşımın önemli bir kutlaması var ama tek başıma gitmek istemiyorum sende gelsen benimle." Hiç itiraz etmedim zaten evde yeterince bunalmıştım. "Olur çıkmadan haber ver hazırlanayım hemen" dedim. Selin sevinçle beni onaylayarak telefonu kapattı. Akşam için giysi dolabıma ilerleyek ne giyeceğime karar vermeye çalıştım.

Saat nerdeyse dokuza geliyordu ve Selin beni bir saat öncesinden aramış, hazırlanmamı istemişti. Şuan hazır bir şekilde Selin'in gelmesini bekliyorum. Koridordaki boy aynasına ilerleyip kendimi süzmeye başladım. Beyaz tenimi kaplayan
Siyah dar elbisem, siyah stilettolarım, olabildiğince sade bir şekilde yapmaya çalıştığım makyajım ve  dalgalı,  belime kadar uzanan açık kahve saçlarımla oldukça şık duruyordum.

( Bulut'un giydiği elbise)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

( Bulut'un giydiği elbise)

Sonunda Selin'in aramasıyla siyah zencirli çantamıda alarak evden çıktım ve aşağı indim. Karşımda kocaman gülümsemesiyle kollarını açan tatlı arkadaşıma yaklaşarak sıkıca sarıldım. Selin'i yalnızca 1 haftadan beri tanıyorum ama aşırı samimi bir kız.

"Bulut hanım bu ne güzellik gecemi aydınlattınız." İltifatına tebessüm ederek "Teşekkür ederim Selin hanım sizde fazlasıyla şıksınız" dedim.

Gülüşerek kol kola girerek bizi bekleyen taksiye bindik. Yarım saatlik sessiz bir yolcuğun ardından sonunda gelmiştik.
Karşımda  koca VIP BAR yazısı parıldarken kapıya doğru ilerleyerek içeri girdik. Kalabalığın arasından sıyrılarak bir grup arkadaşın bulunduğu masaya adımlarımızı yönelttik. Masadakilerin bakışları bize döndüğünde Selin'in Kolundan çıktım. Masadakilerle kısa bir tanışma fastından sonra yerlerimize oturarak içecek birşeyler sipariş ettik. Selin masadaki kıvırcık saçlı kızla sohbet etmeye başladığında etrafa kısa bir göz gezdirdim. Gözlerim sağımdaki adının Furkan olduğunu öğrendiğim çocuğun gülümsemesinde takılı kaldığında bende gülümseyerek önümdeki votkamdan içmeye başladım. Furkan yanıma daha çok yaklaştığında yüksek sesteki müziğin etkisiyle kulağıma yaklaştı. "Nedense şuan sıkıldığını veya utandığını hissediyorum güzel hanımefendi" dediğinde sesimi biraz yükselterek ona cevap vermeye çalıştım. "Tanımadığım bir ortama girdiğim için gerginim biraz sadece" dedim. Gülümsemesini daha çok genişletti ve benimle sohbet etmeye başladı.

İki saatten beri aynı yerimde oturmuş ortamdaki sohbete dahil olmaya çalışıyordum. Bilmediğim konular konuşulduğu için çokta katılamıyordum. Furkan'la aramızda kısa bir sohbet geçti ve daha sonra başka bir arkadaşını görerek yanımızdan ayrıldı. Kafamı tekrardan  dans eden insanların olduğu tarafa çevirdiğimde, geldiğimden beri defalarca göz göze geldiğimiz ve artık beni rahatsız etmeye başlayan çocuğa baktım. Bana o kadar dikkatli bakıyor ki artık bu duruma tahammül edemeyecektim. Selin'in kulağına lavaboya gitmem gerektiğini söyleyerek duyup duymamasını umursamadan masadan kalktım.

Koridordan dengesiz adımlarla ilerleyerek  lavaboyu bulmaya çalıştım. Kontrolsüzce içtiğim alkol beynimi fazlasıyla zorluyordu. Sonunda lavaboya ulaştığımda içeri girerek ellerimi yıkadım ve boynuma biraz soğuk su değdirdim. Biraz daha kendime geldikten  sonra çıktım. Koridorda ilerlediğim sırada sert bir şekilde kolumdan çekildim ve dengemi kaybedip yere düştüm. Şuan gerçekten çok rezil bir haldeyim. Kendimden utanıyorum. Gözümün önüne gelen saçları geriye iterek bileğimi tutan kişiye baktım. Yabancı sima bulanıklaşırken bir anda beni kaldırarak kollarını belime doladı. İçinde olduğum durumu hemen fark ederek karşımdaki pislik adamı ittim ve kendimden uzaklaştırdım. Adımlarımı hızlandırarak orayı terk etmeyi planlarken saçlarıma asılan parmaklar buna engel oldu. Başım zaten çatlıyordu birde çekilmenin etkisiyle saç diplerimde tarifsiz bir acı hissettim. Canımın yanmasıyla büyük bir çığlık attım. Kafasını kulağıma yaklaştırarak bir şeyler söylemeye başladı. Saçlarım o kadar acıyordu ki ne dediğini dahi anlayamıyorum. "Seni küçük fahişe ben izin vermeden gidebileceğinimi sandın hee" bağırmasıyla daha çok korkarak çığlık atmaya devam ettim. Parmakları hala saçlarımda beni sürüklemeye başladığında çoktan hıçkırıklara boğulmuştum. Tüm gücümle parmaklarına tırnaklarımı geçirdim ama hiçbir etkisi olmadı, hala yoluna devam ediyordu. Bir anda saçlarımdaki parmaklar yok olduğunda yine yere düşmüştüm.

Kafamı kaldırarak ne olduğuna baktığımda daha birkaç saat önce tanıştığım Furkan, beni sürükleyen adamın üstüne çıkmış hiç acımadan yüzüne yumruklar indiriyordu. Telaşla yerimden kalkarak Furkan'ın kolundan tutup adamdan ayırmaya çalıştım. Uzun uğraşlarımın sonucunda başardığımda dikkatini bana verdi ve nazikçe omuzlarımdan tutarak meraklı gözlerini korku dolu gözlerime çevirdi. "İyi misin, o orospu çocuğu sana birşey yaptı mı ?" Dediğinde titrek bir nefes vererek kafamla onayladım. "Selin seni içeride aradı bulamayıncada eve gittiğini düşündü ve çıktı." Şuan konuşacak durumda değildim. Yorgun bir şekilde "beni eve götürebilir misin?" Dediğimde omzumdaki ellerini belime indirerek beni çıkışa doğru yönlendirdi.

Arabaya biner binmez kafamı cama yaslayıp gözlerimi kapadım. Canım şuan eve gitmek istemiyordu ve hava almaya ihtiyacım vardı. Gözlerimi birkaç kez kıpraştırdıktan sonra kafamı araba kullanan Furkan'a çevirdim. Alnına dökülen uzun kumral saçları, uzun kirpikleri, dümdüz inen kusursuz burnu ve keskin yüz hatlarıyla her kızın kolaylıkla etkilenebileceği bir adamdı.

Ani bir şekilde kafasını bana çevirmesiyle panik yaparak yüzümü kucağımdaki parmaklarıma çevirdim. Ne zaman telaş yapsam, heyecanlansam istemsizce parmaklarımla oynamaya başlarım hatta bazen fazla gergin olduğumda oynarken ufak yaraların oluşmasına sebep oluyordum. Onu incelerken bir anda dönmesi beni utandırmıştı. Durumu toparlamak için tekrar yüzüne baktım ve "eve gitmeden önce bir hava alsam tabi senin içinde sorun olmayacaksa" Hiç tereddüt etmeden" sorun değil hem biraz sohbet etmiş oluruz" Dedi.

Oturabileceğimiz uygun bir yer bulduğunda, arabayı park ederek indik ve bir banka oturup, hiç bilemediğim İzmir manzaralarından birini izlemeye başladık. "Ee anlat bakalım Bulut hanım neler yapıyorsun veya nasıl bir anda Ankara'dan İzmir'e geçiş yaptın." Sorduğu sorularla biraz afallayarak yüzüne baktım. Beni anlamaya çalışıyormuş gibi görünüyordu ama daha bugün tanıştığım biriyle hayatım hakkında konuşmayı düşünmüyordum o yüzden geçiştirmeli bir cevap verdim.
"Biraz değişiklik yapmak istedim ve İzmir'in bunun için uygun bir yer olduğunu düşündüm." Kafasını anlıyorum dercesine salladı. "Ayrıca ben iş arıyorum biraz acil 4 yıl mimarlık okudum." Diyerek bana yardımcı olabilmesini umdum." Ve sanırım mimarlık olması şart değil, iş olsun yeter". 4 yıl boyunca büyük hayallerle mimarlık okuyup, şuan bu cümleyi kurmak bile kalbimi fazlasıyla incitmişti. Birkaç dakika düşündükten sonra gülümseyerek bana döndü. "Aslında bir iş biliyorum, ben bir şirkette çalışıyorum ve patronum oldukça kuralcı ve işkolik bir adam, o yüzden sürekli asistan değiştirmek zorunda kalıyor. Yani onunla çalışmak çok zor eğer sana da uyarsa seni yönlendirebilirim." Hayır deme gibi bir şansım yoktu o yüzden düşünmeden onayladım.

Furkan'la sohbetimizin ardından 2 saat geçti ve ben şuan evde yatağımdayım. Yarın benim için bir görüşme ayarlayacağını söyleyip gitti. Ne kadar sevinip rahatlasam da, asistan olarak çalışmak benim için sindirilmesi zor bir olaydı. Eve gelir gelmez beni yolda defalarca arayan Selin'e geri dönüş yaparak sağ sağlim eve geldiğimi söyledim. Bana mahcup bir şekilde olayı izah ettiğinde sorun olmadığını söyleyerek telefonu kapattım ve Sabaha dinç kalkmak umuduyla yorgun bedenimi zorlamadan uykuya teslim ettim.

KELEBEĞİN CEHENNEMİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin