15. Bölüm- Koşucular

998 47 21
                                    

Dışarı adımı attığım an buradan gitmek istedim. Bunlarla değil bir daha alışverişe gitmek birlikte mezara bile gitmem. Dışarıya çıktığımda karşımdaki küçük kızın yürürken durması ve bana dik dik bakmasıyla ne olduğunu sorgulamadım desem yalan olur.

Hayır açıkta bir yer mi gördün anlamadım ki. Kafamı çok azıcık aşağıya eğdiğimde tipim aklıma geldi. Ayağımda ayakkabı yok üzerimde abiye yüzüm desen zaten sinirden kıpkırmızı bir hal almış durumda. Tamam kız bakmakta haklıymış.

Ani bir hareketle arkamı döndüğümde mağaza çalışanlarının dibimde olduğunu fark ettim. Abilerin olduğu yerde ne olduğunu hala anlamaya çalışır gibi olduklarını fark ettiğimde onları kızgın yağ tenceresine atmak çok mantıklı gelmişti.

Hızlı hareketlerle içeriye girip üstümü değiştirdim ve elbiseyi yerine bıraktım. Sizinle hiçbir şey almıyorum ulan.  Atlas'ın elinden çantamı alıp dışarıya çıktığımızda onlar arabaya doğru ilerlerken bende yavaş yavaş yürüyordum. Aramızdaki mesafe açılınca hemen geriye doğru koşmaya başladım.

Şimdi bunlar beni bırakmazdı bu yüzden tek çareyi koşmakta buldum ama onların 16 kişi olduğunu bir anlık gafletle unuttum. Efe'nin "Ablam kaçıyor." diye bağırmasıyla arkamda yerle bir olmak ister gibi ayağını yere vurarak koşan ayakkabı sesleri duydum. Kaçmak ne demek ablacım dalga mı geçiyorsunuz benimle? 

İlerdeki asansörün oraya geldiğimde aradaki fark azalmıştı. Asansörün bu katta olması için dua ederken asansörün kapandığını gördüm. Hızımı sanki daha fazla arttırabilirmişim gibi biraz daha arttırarak kendimi o dar yerden asansöre atmıştım.

O anki hızla karşımdaki kişiye çarptığımda birkaç saniye soluklandım ve ardından kafamı kaldırdım. Bana tuhafça bakan aşağı yukarı benim yaşlarımda olan esmer bir çocuktu.

"Galiba hızımı ayarlayamadım kusura bakmayın" dediğimde hala çocuğa yapışık olduğumu fark edince kendimi geriye çektim.

"İki saniye daha asansör beklememek için kapının arasında lavaş gibi dümdüz oluyordun farkında mısın?" dediğinde abimleri hatırladım ve sanki kapalı kapıdan onları görebilecekmişim gibi oraya baktım.

"Normalde beklememek için yapardım kabul ama bu sefer o yüzden değil biraz karışık." dedim ve ikinci kata gelen asansörden indim. Hemen karşımda olan abiye mağazasına girerken Efe'ye mesaj atıyordum. Elbise bakacağımı ve eğer onlar yanıma gelirse yarın panda şeklinde olan bir tulumla oraya geleceğimi yazdıktan sonra telefonu sessize aldım.

Abiyelere sırasıyla bakarken aklımda nasıl bir şey istediğimi düşünüyordum. Kızıl saçlarımla çok hoş bir ahenk sağlayacağını düşündüğümden beyaz bir elbise bakmaya başladım.

Çalışanlardan bir tanesi bana beğenebileceğim bazı modelleri getirmişti. Sırasıyla bakarken içlerinden bir tanesi o kadar güzeldi ki. Kruvaze yakası, yanında olan yırtmacı ile hem çok sade hemde çok şık gözüküyordu. (Medya)

Kızın elinden alıp kabine gittim. Elbiseye dikkat ederek giydiğimde gerçekten çok güzel bir duruşu vardı üzerimde. Biraz daha elbiseyi inceledikten sonra almaya karar verdim.

Üstümdekileri giyip elbiseyi aldım ve kasaya gittim. Babamın verdiği kredi kartıyla ödemeyi yaptığımda sonunda elbise bulabildiğim için içim çok rahattı. Üst üste iki poşete koydurttum ve çıkmadan önce açılamayacak gibi kördüğüm attım.

Ayakkabı ve çantamın da olmadığını hatırladığımda karşıdan gelen sürüyü gördüm. Elbiseyi sıkı sıkı tutarken Aras abi yanıma geldi ve sakin olmaya çalıştığını ama olamadığını anlayabileceğim bir ses tonuyla "Ne demek bizden kaçmak Yazgı? Ya başına bir şey gelseydi asansörün kapısı kapanmıştı neredeyse ya sana zarar gelseydi fıstığım. Amacım senin iyiliğin bazen sıkıyoruz farkındayım ama elimizde olan bir şey değil." dedi.

Büyük İntikamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin