Tinah, Sanktum' un asil mavi parke taşlı caddelerinden geçip Elyo Meydanı' na gidiyordu. Zihninde binbir çeşit düşünce yankılanırken az sonra gireceği Gardiyan Sınavı'nı hayal etti. Gardiyan Sınavı, sadece asil bir aileden gelen Elyoların katılma yetisine sahip oldukları önemli bir sınavdı. Tinah' ın babası Lord Deltras, Abyss' te kendi lejyonu Fırtına ile kaybolmuş ve birlikte Asmodea' ya gitmişlerdi. Birsüre sonra acımasız Asmodiyerler tarafından katledildikleri öğrenilmişti. En azından Tinah' a söylenen buydu... Yine de Deltras, Elyoların kahramanı sayılıyodu. Tinah o gün bir yemin etti. Kendisine ve ailesine bu affedilemez acıları yaşatan Asmodiyerleri, yokedecekti...
Elyo Meydanı' na geldiğinde, bir el omzundan tuttu. Yavaşça arkasını döndüğünde en yakın arkadaşını gördü. Loria, beyaz tenine zıt, kısa mor saçları olan çok sevimli bir kızdı. Saçlarına benzer mor gözleri ise sevgi parıltıları saçıyordu. Birbirlerine sıkıca sarıldılar. "Tinah! Aion adına, ne kadar da güzel olmuşsun." dedi Loria ve onun kan kırmızısı saçlarıyla oynamaya başladı. Tinah utançla hafifçe başını eğdi ve teşekkür etti. Bugün; normalde toplamadığı uzun kızıl saçlarını, iki yanda bukleler örüp arkasında birleştirmişti. Üzerinde beyaz, asillere yakışır bir kıyafet vardı. Ayrıca boynunda annesinin ona vermiş olduğu kolye bulunuyordu. Bu kolye her zaman annesini hatırlatırdı. O, Tinah doğarken ölmüştü. Kolye, bir kılıç çevresinde sağ ve sol olmak üzere iki kanatdan oluşuyordu.
Tinah, Loria ile uğraşırken arkasında duran Ariyonar' ı farketti. Beyaz kısa saçı, esmer teni ve uzun boyu ile oldukça dikkat çeken biriydi. "Her zamanki gibi çok güzelsin, Tinah." dedi Ariyonar. Tinah çekimser bir tavırla "Teşekkür ederim." dedi. "Sana güveniyorum. Bunu başaracağından eminim." Tinah tekrar teşekkür etti. Ariyonar' ı hep iyi bir dost olarak düşünmüştü fakat delici mavi gözleri onu her gördüğünde ürpertirdi. Birlikte konuşarak Sanktum Açık Hava Tiyatrosu' na gittiler. Arenanın girişine geldiklerinde arena görevlisi Epeios karşıladı onları. Epeios, kahverengi uzun saçlarını geriye doğru atmış, sandalyesinde oturuyordu. Onları gördüğünde gülümseyerek konuştu. "Sonunda geldin Tinah. Simdi gireceğin sınav, daha önce birçok Elyo' nun mezarı oldu. Dikkatli ol."
Bu tarz konuşmalar Tinah' ı korkutmuyordu ama yine de dikkatli olmakta fayda vardı. "Seni trübinden izliyor olacağız Tinah, başarılar!" dedi Loria. Ariyonar da Tinah' a başarılar dileyip Loria ile birlikte trübine çıktı. Simdi Epeios ile yalnız kalmıştı. Epeios arenanın metal kapısını açarken "Son bir tavsiye Tinah, ölmemeye çalış." dedi.Tinah, kapıdan geçip arenaya adımını attı. Arena, iki yandaki tribünlerin ve karşısındaki iki katlı gözetmen binasının ortasında kalan genişçe bir düzlüktü. Alanı tribünlerden ayıran duvarlara silahlar dizilmişti. Silahların bulunduğu duvara gidip çift elli kullanılan bir mızrak seçti. Gözetmen öğretmenler, binanın terasındaki yerlerini alırken o da arenanın tam ortasındaki yuvarlak mavi platforma gitti. Uzun mor saçlarıyla çilli bir öğretmen "Bu sınava girmeye hak kazanmış Deltras' ın asil kızı Tinah, bizi selamla ve sınavını onayla." dedi .
"Ariel sizi kutsasın! Sınavımı onaylıyorum."
"O zaman gözetmenin olarak ben Friah, sınavını başlatıyorum."Aniden arenanın altındaki makaralardan korkutucu sesler gelmeye başladı. Bu lanet sesler birazdan olacak katliamın habercisiydi sanki. Sesler bir süre daha devam edip yerin derinliklerindeki bir odada bitti.
Tinah' ın elleri terlemişti. Fakat bu, korkudan çok heyecandandı. Bir karar vermişti ve bunu gerçekleştirecekti. Küçüklüğünden beri bunun eğitimini alıyordu ve en az on kere ölüm tehlikesi geçirmişti. Ama artık bu tehlikeyi yaşayan değil, yaşatandı.
Bir süre sonra makaraların rahatsız edici sesleri tüm alanda yankılanmaya başladı. "Bunu basarabilirsin Tinah!" diye bağırdı Loria trübinlerden. Sesler kesilip platformlar yüzeye çıkınca Tinah öfkeyle parlayan gece mavisi gözlerini platformdakilere dikti. Onlar, beş tane zırhlı Asmodiyer hayaletiydi. Tinah' ın arkasında da bir platform vardı ve orda da beş tane hayalet olacağını tahmin ediyordu. Kolay bir savaş olmayacaktı. Tinah, mızrağını sıkıca kavradı ve içindeki Eterin silaha geçmesine izin verdi. Beyaz gövdeli mızrağın demir ucu tehditkâr kırmızı bir renkle parlamaya başladı. Parlaklık giderek arttı ve sonunda demir ucun etrafında dönen kırmızı bir aleve dönüştü.
Asmodiyer hayaletlerinden bir tanesi böğürerek Tinah' a saldırdı. Tinah, korkunun kendisini ele geçirmesine izin vermeden mızrağıyla birlikte kendi çevresinde döndü ve mızrağın alevli ucunu hayaletin boğazının içinden geçirdi. Hayalet, yaşadığı acıyla çığlık atarak mavi bir dumana dönüştü. Göz ucuyla hayaletlere bakınca bir süreliğine de olsa duraksadıklarını farketti. Kısa süreli duraksamadan sonra hayaletler, Tinah' a doğru koşmaya başladılar. Tinah, iki ateş arasında kalmamak için geriye doğru sıçradı. Artık hayaletler sağdan ve soldan yaklaşıyorlardı. Onlar, çevresini sarmadan bir büyü mırıldanmaya başladı. Tinah, elinde bir ateş topu oluşturdu ve sol taraftaki beş kişilik hayalet grubunun merkezine fırlattı. Hayaletlerden ikisi yakıcı ateş ve yapmış olduğu büyünün oluşturduğu basınçtan etkilenip arkalarında mavimsi bir duman bırakarak yok oldular. Tinah, sol tarafında bulunan hayaletlere doğru koşup kendisine en yakın olana saldırdı. Hayalet, kılıcını kaldırıp kendini savundu ancak geç kalmıştı. Tinah, eğilip hızlı bir şekilde mızrağını hayaletin bacaklarına doğru savurdu. Bacakları kesilen hayalet yıkılırken bir diğeri Tinah' a saldırdı. Gelen tahmin edilebilir darbeyi geri çekilerek karşılayan Tinah, karşı bir saldırıyla hayaletin karnını deşti. Yere yığılan hayaletin işini bitirmek üzere mızrağını kalbine saplayacakken sağ omzunda keskin bir acı hissetti. Üçüncü bir hayalet kılıcı ile omzunu yaralamıştı. Tinah, arkasını dönünce diğer gruptaki hayaletlerin de savaşa katıldığını ve kendisinin etrafında bir çember oluşturduklarını farketti. Hızlıca savunma pozisyonuna geçip bir ateş büyüsü mırıldanmaya başladı. Büyüyü tekrar elinde oluşturmuş, düşmanlarına fırlatıyordu ki sol baldırındaki acıyı hissetti. Bacaklarını kestiği hayalet, sürünerek kendisine doğru gelmiş ve hançerini onun bacağına saplamıştı. Dikkati dağıldığında yapmakta olduğu büyü bozuldu, geri tepti. Ortaya çıkan basınç dalgası ile Tinah arkasında kalan duvara doğru havalandığını farketti.
Ayağa kalkmaya çalıştı ancak bacağındaki ve omzundaki zaman geçtikçe derinleşen yaralar onun kalkmasını engelliyordu. Bütün bunlar yetmezmiş gibi kaburgalarına da bir acı saplanmıştı. Birkaç kaburgası kırılmış olmalıydı.
Hayaletler, kendisine doğru yaklaşıyordu. Eğer bir şey yapmazsa muhtemelen ölecekti. Epeios' un dediklerini hatırladı: "Ölmemeye çalış." Hayaletler artık iyice yaklaşmıştı. Gölgeleri, Tinah'ın üzerine düşüyordu. Muhtemelen en dayanıklıları olan, kalan tüm gücüyle
her şeye son vermek istercesine silahını kaldırdı. Ve silah hızlıca Tinah' ın üzerine indi..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AION: Siyah ve Beyaz
FantasyAtreya...Eter adı verilen büyü ile sarmalanmış esrarengiz bir dünya... Zıt kutuplar...kuzey ve güney, iki düşman ırk, Asmodiyerler kuzeyde.. Elyolar ise güneyde.. Atreya'da efsanevi bir savaş sürdürüyorlar.. Her iki ırk için tehdit oluşturan dehşet...