3.BÖLÜM

311 15 3
                                    

Pencereden içeri süzülen serin rüzgar, Kuron' un tenini okşuyordu. Rüzgarın tiz ıslığı ise, insana nadir bulunan bir huzur hissi veriyordu. Fakat Kuron, bu sessiz gecede rüzgarın ıslığına karışan bir ses daha duydu. Bir kişinin derin nefes sesleri... Odada yalnız olmadığını farkettiğinde hafifçe gözlerini araladı ve karanlık yerde parlayan bir çift sarı göz gördü. Ancak yılanların sahip olabileceği türden bir çift parlak sarı göz... Elini yavaşa yastığının altındaki hançere götürdü. Hançerin kabzasını sıkıca kavrayıp, birkaç defa derin nefes aldı. Adrenalin, adeta özgürlüğü için savaşan kana susamış bir canavar gibi vücudunu ele geçirmişti. Herşey bir anda olup bitti...

Kuron, üzerindeki örtüyü fırlatıp karşı duvarın önündeki sarı gözlere saldırdı. Hançerini soldan sağa doğru hızlıca savurdu. Ancak adam geriye doğru sıçradı, ayağı ile duvardan destek alarak Kuron' un arkasına doğru atladı ve sol elini ensesine koyup yere indi.

Kuron, ensesinde dayanılmaz bir acı hissetti. Acı, o kadar şiddetliydi ki onu sol dizinin üzerine çöktürmüştü. Karşısındaki kişiyi görmeye çalışırken, hırıltılı bir şekilde "Kimsin sen?" diye sordu. Adam, bakışlarını daha da delici yapabilmek istermişcesine kukuletasını yüzüne iyice çekti ve yüzünü daha da karanlığa gömdü. "Senin kim olduğunu biliyoruz ve bu, yapacağımız son şey olmayacak."

Kuron, bedeninden çekilen güce rağmen ayağa kalkmaya çalıştı ama dengesini kaybedip yüzüstü yere yapıştı. Esrarengiz adam, Kuron' a yaklaştı ve elini kendi beline doğru götürdü. Kuron, az sonra olacaklara karşı göz kapaklarını kenetledi. Aniden arkasindaki kapının kırılmasıyla içeriye sarı bir ışık süzüldü. Ses tonundan Kalsten olduğu anlaşılan biri beraberinde birkaç kişiyle içeriye daldı. Kuron, hafifçe gözlerini araladı. Başını kaldırdığında ona saldıran adamın artık odada olmadığını farketti. Sanki hiç orada olmamış gibi... Fakat onun varlığına en büyük kanıt, Kuron' un ensesindeki siyah daire seklindeki dövmeydi...

Kalsten "Neler oldu burada?" diye bağırdı. Kapının çevresinde toplanan kalabalığı yararak içeri giren doktorlar Kuron' un etrafında toplandı. Hızlıca onu bir sedyeye yatırıp odadan çıkardılar. Bütün herkes onlara bakıyordu. Lanet olsun diye düşündü içinden Kuron. İstediği son şey dikkat çekmekti ve onu da becermişti.
Doktorlar, onu Pandemonium Yüksek Tapınağı' nın yanındaki hastaneye götürdüler. Kuron görüş yetisini yitirmişti fakat karanlıktan bazı sesler duyuyordu. "Vücudundaki bu durum, fiziksel değil." "İçindeki Eter hasar almış olabilir. Acilen Eter testi yapmalıyız."

Eter testi, Asmodiyer Devalarının bedenlerindeki Eter seviyesini kontrol etmek için yapılan bir işlemdi. Bu test Asmodiyer Devalarının sırtından çıkan kuyruğun üst kısmına bir iğne yapılmasıyla oluyordu.

Kuron bilincini yeniden kazandığında beyaz bir tavanla karşılaştı. Odaya giren rüzgar, pencerenin önündeki perdeleri dalgalandırıyordu. Görevli hemşire elindeki kâğıtlarla birlikte dışarı çıktı. Kuron kendini çok bitkin hissediyordu.

Bir süre sonra içeriye dördü kız altı kişi girdi. Gelenlerden sadece Thrym' i tanıyordu. "Hala yaşıyor musun, Kuron." dedi Thrym hafifçe gülümseyerek. "Thrym ve Resriam dün gece Kalsten ile birlikte seni kurtarmaya gelmişlerdi." dedi bir kız ve diğerleriyle birlikte geçmiş olsun dileklerini iletti. "Dün gece olanlar için üzgünüm ancak bir an önce iyileşsen iyi olur. Normalde sabah olması gereken tören, senin durumunda öğleden sonraya ertelendi. Ayrıca iyileşmene Sleria' nın çok büyük katkısı var. O olmasaydı şuan uyanamayabilirdin." dedi Resriam. Sleria; sarışın, yeşil tenli ve oldukça kısa bir kızdı. O kadar kısaydı ki boyu Kuron' un ancak göğsüne geliyordu. "Hepinize minnettarım." dedi Kuron. Kendini değerli hissetmişti. Arkadaşlık duygusunu tatmıştı. Basfelt' teyken kendi yaşıtları ile yaşamıyordu. Oradakiler ya kendinden büyük avcılar ya da devamlı oyunlar oynayan çocuklardı.

Sleria hariç herkes gitmişti. Kız, beyaz yatağın yanındaki sandalyeye oturdu. Boyundan olmalı ki, oturup oturmadığı belli değildi. Kuron, yataktan kalktı ve kenarda komodinin üzerinde duran giysiyi aldı. Ayağa kalkınca Sleria, Kuron' un sağ kürek kemiğinin üzerindeki dövmeyi gördü. Dövme, iki kanatın ortasında bir kılıç şeklindeydi. "Tekrar teşekkür ederim Sleria." dedi Kuron. Ancak Sleria hipnotize olmuşçasına Kuron'un dövmesine bakıyordu. "So... Sorun değil." diye kekeledi.

Kuron, Sleria ile birlikte kaldıkları hana gitti. Sleria "Törende görüşürüz, Kuron." dedikten sonra kendi odasına çıktı. Kuron da odasına gidip dolabına özenle yerleştirilen kıyafetlerinden en iyilerini seçti. Birazdan seramoni başlayacaktı ve iyi görünmeliydi. Bacaklarına kadar uzanan siyah ceketi, lacivert gömleği ve kahverengi pantalonunu siyah çizmeleri tamamlıyordu. Aynada kendi görüntüsünü izledi. Uzun saçlarını eliyle tararken zihnini son on iki saattir olanlar işgal ediyordu. Neden ona saldırılmıştı? "Kim olduğunu biliyoruz." daha kendisi bile kim olduğunu tam olarak bilmezken onlar nasıl bilebilirdi ki? Eter testinin sonuçlarını merak etti. Hastaneden taburcu olmadan önce testin sonuçlarını aksam saatlerinde öğrenebileceğini söylemişlerdi. Zihninde bunlara benzer bir sürü düşünceyle odasından çıktı ve Tapınak' a doğru yürümeye başladı.

Tapınak' ta Thrym ve Sleria onu karşıladı. Thrym saçlarıyla uyumlu bordo renkli bir takım elbise giymişti. Sleria ise şuana kadar Kuron' un gördüğü en güzel - ama en kısa - kıza dönüşmüştü. Hafif yeşilimsi teni ile siyah renkli elbisesi sarı saçlarıyla birleşince Sleria, çok güzel olmuştu.

Tapınak Yüksek Papazı, gelince öğrenciler etrafına yarım daire şeklinde dizildiler. Kuron' un tam karşısında Resriam duruyordu. Başlarıyla hafifçe selamlaştılar. Resriam, sarı uzun saçları ve siyah elbisesiyle Asmodiyer asilerine benzemişti.

"Hoşgeldiniz gençler! Azfel sizi kutsasın! Bugün buraya onurlu bir iş için geldiniz. Bugünden sonra belirli bir eğitim döneminden geçecek ve Asmodea için savaşacaksınız. Geçmişte yaşadıklarımızın intikamını alacak ve Elysea' yı yokedeceksiniz." dedi Papaz.
Elindeki listeden sırayla isimleri okudu. Sleria birinci sıradaydı. Papaz' ın yanina giderken hafifçe Kuron' a gülümsedi. Papaz "Hayatını ve gücünü Asmodea' nın refahı için harcayacağına ve ne olursa olsun ona ihanet etmeyeceğine yemin eder misin?" diye sordu.
"Evet."
"O zaman bende seni Asmodea' nın bir Devası ve Pandemonium'un koruyucusu ilan ediyorum."
Bunun üzerine Sleria sırtına iyice kamburlaştırdı ve sırtından bir çift siyah tüylü kanat çıktı. Ancak terden sırılsıklam olmuştu. Bunun onu yorduğu çok belli oluyordu. "Bu ilk kanat açışın o yüzden bu kadar yoruldun. Kanatlarını kullandıkça alışacaksın." dedi Papaz.

Sleria' dan sonra adını bilmediği birkaç kişi ve Resriam da Deva ilan edildi. Sıra Kuron' a gelince bir anlığına afalladı. Ancak hemen kendini toparlayıp Papaz' ın yanına gitti ve önünde diz çöktü. Diğerlerine sorduğu aynı soruyu Kuron' a da sordu. "Evet." dedi kararlı bir sesle Kuron. " O zaman bende seni Asmodea' nın bir Devası ve Pandemonium'un koruyucusu ilan ediyorum."
Kuron, sevinerek sırtını kamburlaştırdı ancak hiçbirşey olmadı... Bu nasıl mümkün olabilirdi? Tüm gücüyle odaklandı fakat hiçbir şey olmuyordu. Herkeste gerçekleşen şey neden kendisinde işe yaramıyordu... Şaşkınlık, bir hastalık gibi diğerlerini de ele geçirmişti. Thrym "Hey, sen iyi misin dostum?" diye sordu. Kuron tam ona cevap verecekti ki kapı sertçe sarsılarak açıldı ve içeriye Kuron' a Eter Testi' ni yapan doktor girdi. Nefes nefese "Bu çocuk... Kuron onun içinde Deva olabilmesi için gereken miktarda Eter yok!" dedi...

AION: Siyah ve BeyazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin