soldier of heaven | chanbaek

01-park chanyeol

doğduğum günden beri ailemin bana öğrettiği yegane kavramlardan biri, ülkeme olan sevgi ve bağlılıktı.
hâl böyle olunca, üniversiteden mezun olduktan ve bilgisayar mühendisliğinde yüksek lisansımı tamamladıktan sonra nihayet 30 yaşımda askerlik görevimi yapmak için askeriyeye başvurmuştum.

çok beklemeden askerlik başvurum sonuçlandı ve gerekli eğitimleri aldıktan sonra beyaz at birliğine katıldım.

ama size askerlik anılarımdan önce biraz kendimden bahsetmeliyim sanırım.

ah, neredeyse unutuyordum. ben chanyeol, park muhteşem chanyeol.

ilkokula başlayıncaya kadar ailemi, dışarıda bulduğum her canlıyı eve getirerek küçük sınavlara tabii tutmuş biraz fazla sevgi dolu bir çocuktum.

benden üç yaş büyük bir ablam var, yoora. onunla oldukça iyi anlaşıyoruz, bu daima böyleydi.

okula başladığım zaman biraz kilolu bir çocuk olduğum için herkes yanaklarımı sürekli sıkardı ve bundan inanılmaz derecede nefret ederdim. ortaokula geçtiğim zamanlarda nihayet ergenliğin başlangıcı ile birlikte boyum uzamaya ve kilom azalmaya başlamıştı.

liseye geçtiğimde cidden havalı bir öğrenciydim, karma okula gittiğim için kızlar arasında da erkekler arasında da bir hayli popülerdim.

küçükken hayvanlara merakım olduğunu söylemiştim, ortaokulda bu merakım yerini müziğe bıraktı.

lisedeyken birçok müzik aletini çalabiliyordum; bateri, klasik gitar, elektrogitar, piyano.

sesimin de güzel olduğunu söyleyenler vardı bu sebeple idol olmam gerektiğini söyleyen kişiler çıkıyordu. bir ara bunu ben de düşündüm, insanların ilgisini ve sevgisini hissetmeyi seviyordum.

hatta bu sebeple lise ikinci sınıftayken sm entertainment'in seçmelerine katılmıştım fakat elenince bir daha ısrar etmedim, sonuçta ben değil onlar beni kaybetmişti.

yine de müzikten vazgeçmeyip okulda kendi çapımda bir müzik grubu kurmaya karar verdiğimde lise ikinin bitmesine iki ay kalmıştı.

gruba başvuranlardan biri benimle yaşıt olan jongdae iken, diğer iki başvuru bir alt dönemimden sehun ve jongin'di.

grup olarak kimyamız uyduğu için dönem bitimine kadar sahnelenecek iki şarkı hazırlamıştık bile.

ilk sahnemizden sonra okulda popülerliğimiz artmıştı ve herkes bizi konuşuyordu.

öğretmenlerimiz ve müdür de performansımızdan oldukça memnun kaldıklarından her özel günde sahne almamızı ister olmuşlardı.

yaz tatili boyunca bilgisayar oyunları ile vakit geçirince bu sefer yazılım konusuna merak saldım ve kendi çabalarımla öğrenmeye çalıştım, tanrım bu yazılım dünyası ne geniş, uçsuz bucaksız bir mecraydı böyle.

kendi kendime öğrenemeyeceğimi anladığımda üniversitede okumak istediğim bölümü nihayet bulmuştum, bilgisayar mühendisliği.

evet yazılım mühendisliği istemedim çünkü öğrendikten sonra belki de heyecanım kalmayacaktı.
bilgisayar mühendisliği daha çok ilgimi çekmişti.

yaz döneminde birkaç flörtüm ve okul başladıktan sonra da birkaç kız arkadaşım olmuştu.
biseksüel olduğumu biliyordum fakat o zamanlar ilgimi çeken bir erkek olmadığı için teklif eden kızları değerlendiriyor iyi anlaştığım ile sevgili oluyordum.
tabii ki bunlar ciddi ilişkiler değildi, tanrım kim henüz 17 yaşında evlenmeyi düşünürdü ki.

her zaman aşka inanan biri olmama rağmen bu dönemlerde vakit geçirdiğim kişilere aşık olmadığımı biliyordum. nereden biliyordun diyebilirsiniz ama inanın bana, hissediyorsunuz.