10-ilk buluşma

410 36 41
                                    

tüm çalışmalar artık bitmiş, haftanın sonuna gelmişlerdi. salı günü ilk sahnelerini alacaklardı askerler ve herkes, gelecek yorumları sabırsızlıkla ve heyecanla bekliyordu.

chanyeol, baekhyun'a söylediği saati geçirmemek için erkenden kalkıp duşunu aldı, saçlarını düzeltip sivil kıyafetlerini giydi. en sevdiği saatini taktıktan sonra nadiren kullandığı parfümünden birkaç fıs sıktı. hazır olduğuna kanaat getirdiğinde kışlanın kapısına doğru ilerlemeye başladı.

baekhyun ise, normalden daha erken bir saatte uyanıp sabah sporunu yaptı, biraz kendine gelmesi gerekiyordu. duşunu alıp hazırlandıktan sonra bir iki lokma bir şey yemeye zorladı kendini. heyecandan midesi bulansın istemiyordu. son kez aynada kendine baktıktan sonra evden çıkarak kışlaya sürmeye başladı arabasını.

yaklaştığında chanyeol'e "günaydın, beş dakikaya oradayım" diye mesaj attı.

chanyeol aldığı mesajla kışladan çıktıktan yarım dakika sonra baekhyun geldi, arabasından inerek chanyeol ile tokalaştı.
bu ellerinin, ikisinin de isteğiyle, ilk temasıydı.

birlikte arabaya bindiklerinde ikisi de emniyet kemerlerini taktı, radyoda kısık sesle çalan şarkılar ise ikisinin de kulağına erişmiyordu heyecanlarından.

chanyeol sessiz kalmaması gerektiğini düşündüğünden,
araban güzelmiş
gibi saçma bir cümle kurdu, ardından söylediği saçmalığı farkederek dişlerini sıkıp başını cama çevirdi. kendini aptal gibi hissediyordu.

baekhyun ise, chanyeol'un söylediğine gülümseyerek,
sana bahsettiğim oyundan kazandığım para duruyordu, onunla almıştım.

chanyeol yalnızca başını sallamakla yetindiğinde baekhyun sordu,
ne kadar uzaklaşabiliriz askeriyeden

bu ilçenin sınırını geçemeyiz

hımmm, pekiii. burada bildiğin güzel bir yer var mı yani gitmek istediğin

senin aklında bir yer yoksa, sahilde bulunan kafeye gidebiliriz. bugün hava güzel hem.

baekhyun onaylayan mırıltılar çıkardıktan sonra kafeye sürdü, çok geçmeden varmışlardı.

park ettikten sonra birlikte kafeye geçtiler, henüz saat erken olduğu için sahile bakan masalar boştu, birine oturdular.

garsonun getirdiği menüde baekhyun kahve kısmına bakarken chanyeol baekhyun'un menüsünü elinden aldı,
önce kahvaltı yapalım mı, ben biraz acıktım

görüşme sebepleri yalnızca kahve içmek olduğundan baekhyun şaşırdı bu isteğe fakat karşı çıkmayarak onayladı.

chanyeol ikisi için yiyecek sipariş verdikten sonra arkasına yaslandı, baekhyun dışarıyı seyrediyordu, chanyeol de baekhyun'u izlemeye başladı.

özel bir kalemle çizilmiş gibi duran kusursuz yüz hatları, masada birleştirdiği elleri ve kendine özgü dağınıklığı olan saçları ile bu çocuk gerçekten güzeldi.

nasıl böyle güzel olabiliyorsun

chanyeol, içinden düşündüğü şeyi farkında olmadan sesli ifade ettiğinde baekhyun direkt bakışlarını ona yönlendirdi. şaşırmıştı doğrusu, iki aydan fazladır chanyeol ona aptal beceriksiz bücür velet falan demekten başka bir şey demiyor asla ona saygı duymuyordu.

chanyeol boğazını temizleyerek konuştu,

aslında... öyle kaba biri değilimdir ben. ya da kırıcı. eğer sevdiğim bir eşyamı kaybetmediysem hiç sinirlenmem hatta. ama sen geldiğinden beri, hayatımda bir sürü şey kayıpmış ve yeni farketmişim gibi sinirlendim. senin suçun olduğundan değil, benim aptallığımdandı. özür dilerim.

soldier of heaven | chanbaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin