25-final

360 28 30
                                    

chanyeol'un, birlikte yaşamamız için gösterdiği evi hızla dekore etmiş ve yerleşmiştik.
-tik diyorum çünkü chanyeol de kendi eşyalarını buraya getirmişti ve şimdi, üzerinden iki yıl geçmişken, çocuklarımız toben, zzar ve mongryong ile birlikte mutlu mesut yaşıyorduk.

bugün, chanyeol ile tanışma yıl dönümümüz vesilesi ile junmyeon hoca, kyungsoo, yixing, daehyun, taehyung, myungsoo hyung, minseok hyung, jinki hyung, minki ve ailelerimiz yemeğe geleceği için chanyeol mutfakta canla başla çalışıyordu. ben de yavrularımızla vakit geçiriyordum çünkü dünden tüm tatlıları yapmıştım.

chanyeol yemekler ile ilgilenirken ben size bu iki yılın nasıl geçtiğini anlatayım. ehe.

hımmmm... jejudan geldikten sonra evi görünce nasıl da aşık olduğumu tahmin edersiniz. o gün ve diğer üç gün boyunca alışveriş yorgunluğu ile geçmişti. chanyeol'un bir ara benden ayrılacağını bile düşünmüştüm açıkçası. çünkü alışveriş konusunda fazla titizdim, araştırmadan ve gerçekten içime sinmeden bir şey almıyordum. dolayısıyla sabahın erken saatlerinden geç vakitlere kadar koşturmamız gerekmişti ve evet... doğru bildiniz... chanyeol neredeyse delirecek seviyeye gelmişti. yine de ağzından tek bir olumsuz söz ya da bir offlama yakınma sözcüğü çıkmamıştı.

işte o gün dedim, ben doğru adamı seviyorum.

evin eşyaları geldiğinde ve yerleştirdiğimizde her şey tamamdı, fakat asıl olayı unutmuştuk. biz bu konuyu ailelerimizle konuşmamıştık.
hemen chanyeol ile bir yemek organize ederek ailelerimize konuyu açtık tabii zorluk çıkarmaları durumunda bize destek olsunlar diye önce baekboom ve yoora ile de konuşmuştuk. şükürler olsun ki ailelerimiz karşı çıkmamıştı ve sorunsuzca bu kısmı da atlatmıştık.
eşyalarımızı da yerleştirdiğimizde evimiz, gerçekten evimiz olmuştu. duvarlara birlikte çekildiğimiz fotoğrafları asmıştık ve tabii bir de chanyeol'un bana aldığı çiçekler, hâlâ vazoda ve evimizin en güzel köşesinde duruyordu. o çiçeğin yanına çok çiçek geldi bu iki sene içerisinde. chanyeol gerçekten çok romantik bir adamdı.

ah konu dağılmasın.
evimize de yerleştikten sonra artık işlerimize geri dönmemiz gerekiyordu. ben junmyeon hoca ile birlikte öğretim görevlisi olarak işime devam ediyordum. chanyeol ise babamın ortağı olduğu şirkette işe başlamıştı. zaten daha önce orada çalıştığından chanyeol'u ayıla bayıla kabul etmişlerdi bünyelerine. chanyeol ilk başta mırın kırın edip kabul etmek istemese de o ortamı ve olanakları özlediğinden fazla direnmemişti -neyse ki-

hımm.... bu iki yıl içerisinde hiç chanyeol ile kavga etmedik mi peki...
fazlasıyla ettik. ama her tartışmamızın sonunda o gün yine aynı yatağa yatmak gibi bir huyumuz vardı. hâlâ da öyle.

a-aa bunu uygulamadığımız zaman da olmuştu sahi!
bir gün chanyeol okula gelmişti ziyarete. sürpriz yapmış. bunda şaşılacak bir şey yoktu çünkü ben de iş aralığım olduğunda ofise gider ona sürpriz yapardım. fakat bu sefer geldiğinde gördüğü manzara onu çıldırtmıştı.

bir lisans öğrencim vardı, adını anmayacağım zira adını söylediğim saniye chanyeol öfkeyle burada bitebilirdi.
her neyse...

o ismini vermeyeceğim x öğrencim, beni bir hayli zorlamıştı. yani mesleki açıdan değil. bana ciddi anlamda kafayı taktı ve sürekli pahalı hediyeler ile gözümü boyamaya çalıştı. tabii ki böyle ucuz numaralara kanmadım. benim park chanyeol gibi ultra mükemmel bir sevgilim varken, bir lisans öğrencisine mi bakacaktım? peh.

ama bu x şahsı asla bunu kabul etmedi. hediyelerle kandıramayacağını anlayınca bu sefer şiirler, mektuplar ve şarkılar yazmaya başladı.
tamam kabul, çok güzel şarkılar yazmıştı. ama bizim işimiz bu. bana yazdığı şarkıları, bana yazmamış gibi düşünerek bestelemesine yardımcı olmuştum.

soldier of heaven | chanbaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin