--
"Min!"
Min arkasını döndüğünde Chris koşarak sevgilisine sarıldı. Zayıf bedeni kolları arasında kaybolurken papatya kokusunu ciğerlerine çekip boynuna küçük bir öpücük bıraktı.
Bu Chris'in en çok sevdiği şeydi. Güzel sevgilisini kolları arasına alıp eşsiz papatya kokusunu içine çekip boynunu öpmek.. Bu muhteşem bir şey!
"Chris seni çok özledim."
Min geri çekilip Chris'in dudaklarına uzun bir öpücük bırakıp gülümsedi.
"Bende seni çok özledim sevgilim. Çıkarken çok zorlandın mı?"
Min kafasını iki yana salladı. "Sam yardım etti. O olmasaydı çıkamazdım."
Chris sevgilisinin elini tutup yürümeye başladı. "Sam'e gerçekten borçluyum. Onunla bir gün tanışmayı çok istiyorum"
Min kıkırdadı. "O da seninle tanışmayı çok istiyor. Chris? Nereye gidiyoruz?"
Chris sıkıca tuttuğu eli hiç bırakmadan yürümeye devam ediyordu. Min ile buluştuklarında genelde manzarası olan bir yerleri vardı oraya giderler saatlerce oturur sohbet ederlerdi ama bu sefer Chris farklı bir yola sapmıştı..
"Bekle güzelim az kaldı"
Min sessizce sevgilisine güvenerek yürümeye devam etti. Bir mağaraya geldiklerinde Min anlamsız bakışlarını Chris'e çevirdiğinde Chris gülümsedi.
"Hadi gel"
Mağaranın içine girdiklerinde karanlık olmasından dolayı Min birazcık korkarak sevgilisinin koluna sarıldı.
Chris'in yönlendirmesiyle mağaranın içine doğru ilerlediklerinde mumları aydınlattığı odaya girmişlerdi.
Min gözlerini odanın güzelliğinden alamazken Chris de sevgilisinin beğeniden parlayan gözlerine bakıyordu.
"Chris burayı nasıl buldun?"
"Bir ay önce buldum. Havalar soğumaya başlıyor ve ormanda saatlerce oturmak bizi hasta edebilir diye böyle kapalı bir yer arıyordum. Sonra burayı buldum. Birkaç ufak tefek şeyler ekledim ve bugün tamamlandı. Nasıl? Güzel mi?"
Min tahtadan yapılmış koltuğa ilerledi. Üzerine koyulan minderlere dokundu. Yumuşacıktı..
Gözleri dolu dolu olmuştu Min'in. Yine tahtadan yapılan masa ve sandalyeler ilerledi. Birkaç adım sonra da mutfak tezgahı diye düşündüğü yere..
"Chris tüm bunları sen mi yaptın?"
Chris sevgilisinin arkasından sarılıp kafasını boynuna yerleştirdi. "Evet. Evimiz güzel olmuş mu?"
Min gözünden akan bir damlayla derin bir nefes alıp arkasını dönerek kollarını Chris'in beline doladı. "Evimiz... Çok güzel Chris. Çok teşekkür ederim"
"Chan! Chan hey!"
Chan bir anda uyanıp aptal bakışlarıyla Hyunjine bakıyordu. "Ne? Ne oldu?"
"Konferans varmış hadi gidiyoruz"
Chan gözlerini ovaladı. "Ne konferansı?"
Hyunjin telefonuna gelen mesaja cevap verip kolunu Chanın omzuna attı. "Bilmiyorum birinci sınıflarla birlikte katılacağımız bir konferansmış"
"Birinci sınıflarla mı? Seungminlerle"
Hyunjin kafasını aşağı yukarı salladı. "Aynen Seungminlerle."
Chan yutkundu. Az önce gördüğü rüyayı net bir şekilde hatırlıyordu ve Seungmini neden rüyasına bu şekilde gördüğüne anlam veremiyordu.
Seungmin onun sevgilisiydi..
Ama neden böyle bir rüya gördü? Çok mu Seungmini düşünüyordu? Fazla kafayı taktı sanırım..
"Gidelim bakalım"
---------------------------------------------------------
Aa Chan rüyasını net hatırlıyor!
Ay ne olacak şimdi ya
ŞİMDİ OKUDUĞUN
History of Love | Chanmin ✓
Fanfic1900'lü yıllarda sırf eşcinsel oldukları için idam edilen aşıklar, reenkarnasyonla tekrardan modern dünyada karşılaşırlar... |ChanMin|