Yeni Öğrenci

423 12 1
                                    

Alarmı yere fırlattım. Kulaklarımı sağır edeceğine,Kadıköy'de yol kenarında saat alan amcadan bir saat daha alırdım değil mi? "Uyanamadın mı gözü kör olmayasıca?" Annem. Her zaman çemkiren. Gülümsedim. "Uyandım torunlarının torunlarını sevesice." Yeni okulumda ilk günümdü. Sevgilimden ayrıldıktan sonra eski okulum bana dar geliyordu. Geride bıraktığım arkadaşlarıma rağmen,kaybedemeyeceğim bir üniversite maratonu vardı önümde. Bacaklarıma aceleyle dizleri yırtık boyfriend jeanimi geçirip üstüme beyaz bir tshirt geçirdim. Henüz havalar göt donduracak kadar soğuk değildi. Tshirtün üstüne pembe yeşil çizgili bir fular taktım,bej çantama ilk gün gerekebilecek her şeyi yani telefon,şarj,kulaklık ve Yusuf Atılgan'ın Anayurt Oteli'ni tıktıktan sonra odamdan çıktım.

Annem çay koyuyor,babam gazetesini okuyordu. Abim ise kafasını gömdüğü telefonunda Kelimelik oynuyordu. Gülümseyip telefonu abimin elinden çektim. Bana pis pis bakış attığında omzumu silktim ve tabağımı doldurdum. "Çabuk ye dağ kaplanı. Okula seni ben bırakacağım." Abime kafamı salladım. Çatalıma dizdiğim hüzünlü yeşil zeytinleri tek seferde mideme indirdim. Zeytinlerin yanında neşeyle gülümseyen beyaz peynire kaydı gözüm. Buharı üstünde ekmekten bir dilime çatalımla ezdiğim peyniri sürdüm ve ağzıma tıkıştırdım.

"Biz çıkıyoruz." Abim bir yandan homurdanıyor bir yandan da beni çekiştiriyordu. "Karışma benim kızıma!" Babam abime takılıyordu. Annem mutfaktan sarı kafasını uzattı. "Asıl sen benim oğluma karışma!" Babam gülerek kafasını salladı. "Hep sen şımarttın bunları Suzan Hanım!" Annemle babam tatlı tatlı atışırken biz abimin siyah Mini Cooper'ınıa binmiştik. Birden aklıma abimin telefonun hala cebimde olduğu geldi. Kıçımı koltukta yavaşça kaldırdım ve arka cebimden abimin telefonunu çıkarttım. "Al bakalım Cem Sultan." Abim çenesiyle el freninin altındaki boşluğu gösterdi. Telefonu oraya koydum.

"Eee Mizgin Hanım,heyecanlı mısınız bakalım?" Kafamı salladım. Elimde değildi. Son sene her şeyi geride bırakmıştm. En yakın arkadaşımı bile. Bana küs olan arkadaşım.

"Heyecanlı olmamak elde değil ki. Sıfırdan bir okul. Hem de son sene." Geldiğim okul İstanbul'un ilk beşinde bir okuldu,fakat kaçmam gerekmişti. Abim torpido gözünü açtı içinden bir paket Marlboro çıkardı. "İçiyor musun?" Kafamı salladım. Abim durduğu kırmızı ışıkta önce camı açtı sonra ikimizin sigaralarını yaktı. "Heyecanlanma. Okul çok güzel. Geldiğin okul gibi adı yok belki,fakat öğretmenlerin hepsi çok genç. Hatta çok yakışıklılarmış." Şakadan koluna vurdum. Abim gülerken kırmızı ışık sarıya dönmüştü. Abim bitmeyen sigarasını camdan dışarı fırlattı ve gazı kökledi. Ben ise hala içiyordum. Sonuç olarak dal başına 50 kuruş. Çöpe atacak değilim. Bitince izmariti camdan dışarı salladım. Abim ani bir frenle dönerek arabayı durdurdu. Benimle birlikte arabadan o da indi. "Neden indin?"

Abim sırttı. "İşte sana bahsedip durduğum süpriz bu. Senin yeni müzik hocan ben olacağım!" Gülsem mi ağlasam mı bilemedim. "Tebrik ederim,sanırım?" Abim sesimdeki çaresizliğe güldü. "Git artık Mizgin,tören başlayacak." Abime bakan hayran gözler önlerinden geçerken bana pis bakışlar atmayı da ihmal etmediler. Ayaklarımı sürüyerek sırama geçtim. Müdür ilk gün zırvalıklarını anlattıktan sonra İstiklal Marşı'nı coşkulu bir şekilde okuduk. Sonunda sınıflara çıkmamıza izin verdiklerinde turuncu kafalı bir kız omzuma dokundu. Gülümseyerek bana bakıyordu. "Merhaba ben Selin," Gülümsedim. "Mizgin ben de memnun oldum." Turuncu kafa adımlarını hızlandırıp bana yetişti. "Okulumuza hoşgeldin. Özel okul. Sana birşeyler diyenlere aldırma. Cevap vermeyi düşünme,harcadığjn enerjiye yazık. Çünkü taş beyinliler. Onlara 'Saçların'ın dibi gelmiş' desen,uzadı dediğini zannedip sana teşekkür ederler." Kızın bu açık sözlülüğünden sonra kahkaha attım. Yavaş adımlarla sınıfa giderken gördüğüm manzara karşısında kanım dondu. İlk aşkım Miran,çocukluk aşkım Miran,çocukluk arkadaşım Miran kanlı canlı burada. Ve abimle konuşuyor! Kendimi çimdikledim. "O burada olamaz. O yurtdışında. O nişanlı." Hızlı adımlarla sınıfa girdim, Miran'a bakacağım derken o kalabalıkta Selin'i gözden kaybetmiştim. Bıkkın ayaklarım beni sırama götürürken hala Miran vardı gözümün önünde.

"Dünya'dan Mizgin'e. Dünya'dan Mizgin'e. Kendine gel kızım 15 dakikadır dudaklarını dişliyorsun." Selin'e dil çıkarttım. Birden içeri abim girdi. Sınıf onun girişiyle birden ayaklandı. "Günaydın kelebeklerim." Abim alenen bizimle dalga geçiyordu. "Size de hocam." Abim oturmamızı söyledi. Öncelikle abim kendini tanıttı.

"Cem Katiboğlu. 24.Sizin müzik öğretmeninizim. Evet,Katiboğlu holding ile ilgim var. Ve hayır kızlar,sevgilim yok." Bundan sonra tüm kızların sırıtşları,mümkünse tabi,iyice büyüdü. E haklılar. Hem zengin,hem yakışıklı,hem zeki. abim bana çekmiş. Sırıttım. "Evet,Mizgin Katiboğlu. Kendini tanıt," tüm sınıf tanıtmıştj ve sıra bana gelmişti. "Mizgin. 19 ysşındayım." Yandan bir çakma sarışın atladı. Bir yandan saçıyla oynuyor,bir yandan da dikkat çekmemek için(!) tshirtünün yakasını çekiştiriyordu. "Seğn nedaaağn ondokoooz yaşındasıaaaağn?" Güldüm. "Sanırım neden 19 yaşı da olduğumu sordu. Türkiye'nin en iyi liselerinden birinden nakil geldim. Hazırlık okudum Barbie'cik." Kös kös önüne döndü. Bu sefer lafımı Selin böldü. "Neden hocayla soyadınız aynı?" Sesinde kıskançlık sezinlemiştim. "E abim?" Güldüm. Selin rahatlamış duruyordu. Bu sefer arka sıradan mavi gözlü,kumral bir çocuk kaldırdı kafayı. "Neden öyle bir okulu bırakıp buraya geldin. Sonuçta geldiğin okul bir ekoldü?" Gülümsedim. "Sevgilimden ayrıldım. Üç sene çıkmıştık,gördükçe kötü olmayayım diye. Sonuç olarak üniversite sınavı neredeyse kapıda." Kafasını salladı. "Müsadenizle oturabilir miyim hocam?" Hayvanat bahçesi kaçkını abim kafasıyla onay verdi. Üç beş kişi sonra tanışma faslı ve ders bitmişti. Bir sürü soru sorulmuştu bana. Kendimi bahçeye attığımda adının Togay olduğunu öğrendiğim sınıf arkadaşım beni peşinden sürükledi. Sigara içmeye gidiyorduk.
Zil çalıpta sınıfa döndüğümüzde hoca çoktan sınıfa girmişti. "Şimdi sıçtık!"
"Neden,ne oldu?" Meraklanmıştım.
"Ders yeni biyolojicinin. Genç olmasına rağmen ruhu 50 yaşında falan." Gülüştük.
"Korkunun ecele faydası yok sanırım." Kapıyı tıklatttım. İçeriden gelen tok sesarkama bakmadan kaçma isteği oluşturdu. Sınıfa girdiğimde dumura uğradım. Sabah Miran sandığım gerçekten Miran'mış.

Bir Küçük Ders MeselesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin