Mavi Saçlı Kız

276 12 0
                                    

"Umarım geç kalmanızın mantıklı bir açıklaması vardır." Miran'ın sert sesi sırtımdan aşağı ürpertiler gönderirken gözleri ikimizin üzerinde geziniyordu. Gözleri bedenimde biraz fazla oyalanınca ürperdim. Üç buçuk sene sonra üzerimde aynı etkiyi bırakması hiç normal değildi. "Eeee hocam,şey." Togay kekelerken Miran'ın sabrının taştığını hissediyordum. "Hocam biz revirdeydik. Birazcık tansiyonum düştü de." Hayatımda ikinci kez gözlerine baka baka yalan söylüyordum. Miran kafasını salladı. Çenesiyle sıralarımızı gösterdi. Tam kıçım sandalyeye değmişti ki,Miran bana seslendi. "Mavi kafa!Kendini tanıt!" Gözüyle beni süzdükten sonra Togay'a döndü. "Ve sonra sen de dağınık gömlek." Togay'a attığı bakışlarda bir gariplik vardı. Miran sabırsızca ayağını yere vurdu. "Tüm gün seni bekleyemem mavi kafa. Bana taktığı lakabın anıları çağrıştırmasıyla gülümsedim. Karnımdaki kelebekleri geldikleri yolladım.

"Ben Mizgin. 19 yaşındayım. Buraya bu sene nakil oldum." Kafasını yana yatırdı. Fazla tatlı görünüyordu. "Neden okulumuzu bıraktın?" Dediği şeyin tuhaflığıyla gözleri büyüdü. Benden başka kimse farketmemişti emindim. "Yani neden bizim okulumuzu seçtin demek istedim." İyi toparlamıştı. "3 senelik sevgilimden ayrıldım. Ondan önce hayatımda olan birisi de o okuldan mezundu. Anılar fazla geldi." Kafasını salladı. Gözüm istemsizce eline takıldı. Togay kendini tanıtırken elleri kumral saçlarında geziniyordu. Yüzüğü yoktu. Nişanı atmıştı. "Sevinme Mizgin,seni terk eden o." Dedi iç sesim. Ben Miran'ın varlığını unutmaya çalışırken hayatımda duyduğum en karizmatik ses "Bu sene sınıf öğretmeniniz ben olacağım. Mizgin,seni kendime asistan seçiyorum. İçlerinde en aklı başlarında olanı sensin." Nutkum tutulmuştu. Zilin çalmasıyla kendime geldim.

"İyi misin,kapıdan girdiğinde hayalet görmüş gibiydin." Dedi Selin endişeli gözlerle beni incelerken. "Öyle de sayılabilir. Ölen bir tanıdığıma fazla benziyor." Diye mırıldandım. "Benim gidip abimi bulmam lazım." Selin kafasını salladı. "Öğretmenler odası nerede?"

"Merdivenlerden aşağı inince sağdan üçüncü kapı." Bunu söyleyen Togay'dı. Minnettarlıkla kafamı salladım. Koşarak sınıftan çıktım. Merdivenleri inerken Miran'a azıcık omuz atmış olabilirim. Arkamı döndüğümde gözlerini kısmış,dilini dudaklarında gezdirerek beni izliyordu. Bu haline istemsizce gülümsedim. "Özür dilerim Hocam." Dedim,hocsm kısmında gülerek. Kafasını sallayıp sırıttı. "Önemli değil Mavi Kafa."

Sağa dönüp üçüncü kapıyı tıklattım. "Gel!" Bu abimdi. Güzel. En azından odadaydı. "Bana Miran'ın burada olduğunu söyleyebilirdin." Diye tısladım abime.Abim yanıma yaklaştı. Kollarımı tutup beni kendine yaklaştırdı. "O zaman eğlencesi nerede olurdu küçük cadı?" Kafamı salladım. Gözümde biriken yaşlara aldırmadan bir hışımla kapıyı açtım. Yine birine çarpmıştım. Ve bu yine Miran'dı. "Tekrar özür dilerim hocam." Diye mırıldandım yüzümü öne eğmişken. Ağladığımı üç saat sonra bile anlayabilen bir insanın ağlarken anlamaması için aptal olması lazımdı. "Önemli değil Yedivern'im." Yediverenim mi? O bana yediverenim mi dedi? Kafamı yerden kaldırdım. Alayla Miran'ın gözlerine baktım. "Senin yediverenin olmayı üç sene önce nişanlına devrettim ben Miran Abi." Abi kısmını özellikle bastırmıştım. Gözlerinde parlayan öfke kıvılcımlarını görmezden gelip yarım bıraktığım kapı çarpma işini tamamladım. Zil çalmıştı. Hocalar yavaşça sınıflara yönelirken ben adımlarımı ters istikamete doğru yönlendirmiştim. Bahçeye çıkıp sabah Togay ile sigara içtiğimiz yere geldim. Titrek ellerimle sütyenimin içinden çakmak ve tek bir dal çıkarttım. Etrafı kolaçan ettikten sonra.kocaman merdivenlerin altına girdim. Merdivenin tek tarafı duvara dayalı,ön kısmı ise tamamen kapalıydı. Yani yanına biri gelmediği takdirde patlamazdın. Sigarayı dudaklarıma götürdüğümde birden ağzımdan çekiliğini hissettim. Karşımda sinirli bir Miran duruyordu. "Disipline mi gitmek istiyorsun Süpürgesiz Cadı?" Kafamı salladım. Sigara içerken patlamakka disipline mi gidilirmiş? İstemsizce gülümsedim. "Beni disipline vermeyeceğini ikimiz de biliyoruz. Hocalardan sen de az kaçmamışsın. Sen gitmiştin ama namın oradaydı." Kafasını salladı. "Okul sınırlarında ben senin hocanım Mizgin,ne bu laubalilik senli benli?" İçi de oluşan dil çıkarma isteğini zor bastırdım.

Bir Küçük Ders MeselesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin